Page 15 - 4322765931-tiras-ocak-2018.compressed
P. 15
Törene katılanlardan bir grup.
çerçevesinde, hayırda yarışmışlar, bu ulvî ve küllî * Ticaret ve sanatta işi bozulanlara yardım
yarışın bir sonucu olarak da, büyük hayır müesse- etmek,
seleri (vakıflar) vücuda getirmişlerdir. Osmanlılar * Tohumluk temin edemeyen fakir çiftçilere
vakıf müesseselerin bolluğu ve yaygınlığı “hayır”da tohumluk vermek,
yarışın ne denli büyük bir toplumsal heyecan dal- * Harp ve kıtlık hâlleri için ülkenin uygun yerle-
gası oluşturduğunu göstermektedir. rine yiyecek depolamak,
Rahatlıkla diyebiliriz ki, Osmanlı insanı, “İn- * Hizmetçilerin ve cariyelerin efendilerine
sanların en hayırlısı insanlara faydalı olan, malın verdikleri zararı tazmin etmek gibi akla-hayale gel-
en hayırlısı Allah yolunda harcanan, Allah yolunda meyen konularda birçok incelik ve yüceliği içeren
harcananın da en hayırlısı halkın en çok ihtiyaç vakıflar kurulmuştur.
duyduğu şeyi karşılayandır” anlayışı çerçevesinde, Bu vakıflar, aşsıza aş, iş arayana iş, evlenmek
hayatını yaradılış hikmetine hizmete vakfetmişti. isteyene mutluluk kaynağı oldular. İlim yolcularına
Devlet, insanının bu ulvî çabasından öylesine sınırsız bir imkân sundular. Hastalar için bir yardım
etkilenmiş ki, bizâtihî kendisi devasa bir vakfa dö- eli, yaşlılar için güzel bir dosttular.
nüşüp din, dil, renk, ırk, kılık, kıyafet, anlayış farkı Yuvasız kuşlar için mükemmel bir barınaktı
gözetmeksizin, tüm gücünü, yönettiği insanların onlar. Dağdaki yırtıcı hayvanlar bile unutulmadılar.
hizmetine sunmuştu. Muhtaç kimseler, bizzat zengin bir şahıstan minnet
Çok da iyi yapmıştı. Çünkü hayatın merkezi duyarak yardım almak yerine müesseseleşmiş
insandır: “Kâinat hayata, hayat insana bakar.” Vakıf kurumlardan gönül huzuru ile ihtiyaçlarını karşı-
müesseseleri ise insana (ve tabii ki hayata) duyu- layabiliyordu. Böylece zekât, sadaka veya diğer
lan sevgi ve saygının kurumlaşmış hâlidir. yardımların yanı sıra vakıf müessesesi sayesinde
Hemen her konuda vakıflar meydana getiren de zengin ve fakir arasındaki derin uçurumların
Vakıf Medeniyeti’nin ince çizgisine ve duyarlılığına oluşması engelleniyor, iki grup arasında kaynaşma
temin ediliyordu. Vakıflar, malın sadece zenginler
baktığımızda: arasında dolaşımını engelleyen, onlardan fakirlerin
* Kimsesiz çocuklara, öksüzlere, yetimlere de istifadesini sağlayan hayır işlerinin kurumsallaş-
meyve yedirmek, ması anlamını taşıyordu.
* Kimsesiz çocukları gezdirmek, Aslında bu, imkânlarını kullanarak zengin ol-
* Düşmana esir düşenlerin fidyelerini ödeyip duğu topluma karşı bir şahsın vefa borcuydu. Vakıf-
kurtarmak, lar, bu borcu ödemek isteyen ve toplumun gerçek
* Fakir ve kimsesizlerin cenazelerini kaldır- anlamdaki fakirlerine ulaşmaya çalışan zenginler
mak, için de gerçek bir köprüydü.
* Sakatlanan veya çalışamayacak kadar yaşla- Bu vakıflar o kadar yaygın ve çeşitlidir ki,
nan işçi ve esnafa yardım etmek, Avrupalı gezginleri hayretler içinde bırakmışlardır.
Bunlardan Corneille Le Bruyn şöyle diyor:
* Borç yüzünden hapse girenlerin borçlarını
“Türklerin hayrât ve hasenâta çok düşkün ol-
ödemek, duklarını ve hattâ Hıristiyanlardan çok fazla hayrât
* Öksüz kızlara çeyiz yardımı yapmak, vücuda getirdiklerini inkâra imkân yoktur. Türki-
* Hac yolunda parasız kalanlara yardım et- ye’de pek az dilenciye tesadüf edilmesinin başlıca
mek, sebeplerinden biri de işte budur.”
12 13