Page 12 - 4322765931-tiras-ocak-2018.compressed
P. 12
giler edinip, onları hayata geçirmeleri ve öğrendik- manevî imkân ve nimet verilenler de, onu muhtaç-
lerini insanlara öğretmeleridir. İkinci özellikleri de lara ulaştırmakla görevlendirilmiştir.
ilim ve hikmeti buldukları yerden almalarıdır. İlim ve Himmet, ilahî nurla temizlenmiş ve takvâ ile
hikmetin değerini bilen bu insanlar Hz. Peygamber yücelmiş ruhların Allah’ın izniyle muhtaç kullara
(s.a.v.)’in: “Hikmet müminin yitiğidir. Onu nerede yardım etmesidir. Bu yüce ruhlar zamana bağlı de-
bulursa alır.” mealindeki hadîs-i şerîfinde beyan ğildir, mekân ile sınırlanmazlar. Maddî şartlar engel
buyurulduğu üzere, şanı-şöhreti olmayan ve kendi- olmaz onlara. Himmet, kâmil velîlere emânet edil-
lerinden düşük düzeyde olanlardan bile bilgi edin- miş ilahî bir nurdur. O nur ile yol alır, hak yolcularını
meyi, fazilet kabul ederler. Yeni bilgilerle donanıp terbiye ve takviye ederler.
aydınlanma ve aydınlatmanın gayreti içinde olurlar. Himmet, Allah’ın bir rahmetidir. Himmet ehli,
Böbürlenmezler, edindikleri bilgi arttıkça başları bir rahmeti yerine ulaştırmakla görevli Allah’ın
eğik, gönülleri alçak ve halleri mütevâzi olurlar. Ha- dostudur. Kur’ân-ı Kerîm’in ifadesiyle onlara “cün-
yat boyu hikmetin peşinde koşar ve bilmediklerini dullah (Allah’ın askerleri)” denir. Sayılarını, yerlerini
öğrenmenin gayreti içinde olurlar. Dolayısıyla bu ve görevlerini ancak Allah bilir. Onlar, meleklerden
bilginlere “himmet ve hikmet ehli” denir. ve kâmil müminlerden oluşur. Allah Teâlâ, onlar
Bilgi ile beslenen ve hikmetle hislenen bu ilim vâsıtasıyla dilediklerine yardım edip, müşküllerini
ve irfan aşığı insanlardan biri olan Muallim Rif’at’ın çözer. Aslında kuluna destek veren ve müşkülünü
gitmediği kütüphane, taramadığı kitap, aramadığı çözen Allah’tır. Peygamber olsun, veli olsun, diğer
kitapçı kalmamıştı denilse abartılmış edilmiş ol- varlıklar vâsıtadan başka bir şey değildir. Bu haki-
maz. Zira O Arap, Acem, Frenk ayırımı yapmadan, kati Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle ifade buyu-
ilim ve hikmeti gördüğü her yerden, herkesten ve ruyor: “Asıl veren Allah’tır, ben ise verileni taksim
herkesimden alan, arı gibi her çiçeğe konup özünü edip yerine ulaştırmakla görevliyim.”
özümseyerek, bilgi balı üreten iyi bir üretici idi. Hikmet ise varlık ve olaylarla ilgili olarak insana
Kıymetli konuklar! huzur ve mutluluk veren, deruni bir seziş ve idrakin
Malumunuz olduğu üzere himmet kelimesinin adıdır. Hikmet, sıradan ilimden farklıdır. Hikmet,
gayret etmek, cehd göstermek, çalışıp didinmek, olayların arka planını kavramak için sebepler üze-
emek vermek ve bir işe dört elle sarılmak gibi rine kafa yormak, eşya ve olayları gönül gözüyle
manaları da vardır. “Dede himmet, oğul gayret” yorumlamaktır.
atasözü ancak fiilî bir duayla seslendirilen yardım İnsan hikmet ilişkisi, hikmeti aramakla başlar;
isteğinin kabul göreceğini vurguladığı gibi, himmet hikmeti görmek ve bulmak şeklinde devam eder.
bulmanın gayrete bağlı olduğunu da belirtmekte Hikmeti bulan hikmet konuşmaya, hikmetle bakma-
ve himmet ile gayret arasındaki alâkaya da dikkat ya ve hikmetle yaşamaya başlar. Hikmet müminin
çekmektedir. Bu zaviyeden himmet, kula nispetle, yitiğidir. Nitekim ilim, marifet ve hikmetle elde edile-
çalışma ve gayret gösterme; Cenâb-ı Hakk’a nispet cek özellikler şöyle anlatılır:
edildiğinde ise, kulun ortaya koyduğu faaliyetlere Gönül semâsına ilk doğan ışık, hikmet yıldı-
rahmet ve inâyetle mukabelede bulunma manası- zıdır.
na gelmektedir. Daha sonra ilim ayı ve mârifet güneşi doğar.
Her insanın azmettiği ve gayretini yönelttiği bir
hedefi vardır. İnsanların kimi sadece karnına, kimi Hikmet yıldızının ışığı ile eşyânın hakîkati mü-
de kalbine yöneliyor. Herkesin kıymeti de yöneldi- şâhede edilir.
ği şeye göre ölçülüyor. Buradan hareketle, derdi İlim ayının ziyâsı ile mânâ âlemi müşâhede
yalnızca dünya olanın Allah katında hiçbir kıymeti edilir.
olmaz. Hedefi Allah rızası olanın ise, kıymeti keli- Mârifet güneşinin ışığı ile Hz. Mevlâ müşâhede
melerle ölçülemez. edilir.
Bugün günlük hayatımızda himmet deyince Hikmeti bulamayan, aczini itiraf eder. Nitekim
akla, yardım ve destek geliyor. ‘Falanın himmetiyle Türkçede kullandığımız: “Hikmetinden sual olun-
müşkülüm çözüldü’ derken, bana sağladığı destek- maz” sözü, hikmet arayışında acze düştüğümüzde
le sıkıntıdan kurtuldum demeyi kastediyoruz. Böyle yapacağımız bir itiraftır. Çünkü insan olayların ve
bir himmeti inkâr eden yok. Çünkü bütün insanlık, varlık âleminin gidişatındaki hikmetler konusunda
birbirine muhtaç bir halde yaratılmıştır. Zayıflar verilecek cevap bulamazsa: “Hikmetinden sual
güçlülere, fakirler zenginlere, hastalar doktorlara, olunmaz.” diyerek küllî iradeye teslim olur ki, bu da
câhiller âlimlere muhtaç edilmiş; kendisine maddî- bir hikmettir.
10 11