Page 8 - 4322765931-tiras-ocak-2018.compressed
P. 8
“Hakk’a vuslat”a nâil olmasıdır. Zira kulu Allah’a ve Peygamber sevgisinin önünü geçmemelidir. Ne
muhabbet deryasına ulaştıracak olan yegâne mal-mülk, ne çoluk-çocuk, ne de can sevgisi.
rahmet ve muhabbet pınarı, Hz. Peygamber Unutmayalım ki, Hz. Peygamber (s.a.v.) bizim
(s.a.v.)’dir. Bu itibarla, beşerî muhabbet merhale- en büyük gönül servetimizdir. Bütün dünya nimet-
lerinde ulaşılabilecek zirve de Resûlullah (s.a.v.)’e leri bizim olsa, fakat Allah Resûlünü tanımamış
duyulan muhabbettir. O’na muhabbet ve hürmet olsaydık, bunun ne kıymeti olurdu? Zira bu dün-
göstermeden, Efendimiz (s.a.v.)’i gerçek manada yadaki ömrümüz de, dünya da fânîliğe mahkûm-
tanımak da, O’ndan layıkıyla istifade etmek de dur. Fakat Resûlullah (s.a.v.)’ı tanıyıp, O’na can-ı
mümkün değildir. Zira tanımak için yakınlaşmak, gönülden tabi’ olmanın getireceği huzur ve saadet
yakınlaşmak için de sevmek şarttır. ise ebedîdir.
Ayrıca muhabbetin şiddeti ölçüsünde âşık ile
İşte gönülleri bu şuur ve idrâk ile yoğrulmuş
mâşuk arasında bir hissiyat benzerliği yaşanır. “Kişi olan ashâb-ı kirâm, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in
sevdiğiyle beraberdir.” hadîs-i şerîfi de bu kalbî be-
raberliği ifade etmektedir. Yani seven, sevgisi nis- en ufak bir arzusunu yerine getirebilmek için büyük
petinde sevdiğine benzemeye, onun şahsiyetinden bir aşk ile dâima: “Canım, malım, her şeyim Sana
hisse almaya başlar. feda olsun yâ Resûlallah” demişlerdir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’e duyulan Şu bir gerçektir ki, müstesnâ bir yaratılış
muhabbet; ibâdetlere huşû, beşerî davranışlara harikası olan sevgili Peygamber (s.a.v.)’i beşerî
nezaket, ahlaka zerâfet, gönüllere rikkât, yüzlere tâkat dâhilinde bütünüyle idrâk edebilmek mümkün
nûrâniyet, lisanlara hikmet, bakışlara ibret olarak değildir. Bu âlemden alınan intibalar, O’nu idrâkte
yansır. yetersiz kalır. Zira sâhili olmayan bir denizi bir bar-
Hz. Peygamber (s.a.v.)’den elde etmemiz dağa sığdırmak imkânsızdır.
gereken en önemli manevî öğrenim, iç dünyamızı Hakikat-i Muhammediyye’nin azameti karşı-
O’nun gönül dokusundaki hissiyât ile müşterek hâle sında bizim idrâkimiz, yüksek metafizik hâdiseleri
getirebilmektir. Nitekim Allah Teâlâ, kendi muhab- kavramak hususunda bir çocuğun sahip olduğu
bet ve mağfiretini, Habîbine itaat şartına bağlamış idrâkten farksızdır. Zira Allah Teâlâ, sevgili Pey-
olduğunu Al-i İmrân Suresi’nin meali verilen 31. gamberine öyle muazzam bir mevki lütfetmiştir ki,
ayetinde şöyle beyan buyurmaktadır: “(Resûlüm!) insanlığın, o aziz Peygamberin fazl-u kemâline
De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyunuz ki, bütünüyle vâkıf olması da, O’nu kelimelerin sınırlı
Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın…” imkânlarıyla tam olarak îzâh edebilmesi de müm-
Ancak Allah Resûlüne olan kalbî yakınlığımız, kün değildir. O’nun bizim lisanımızdaki ifadesi de
O’nunla hissiyat, fikriyat, hâl ve fiil beraberliğimiz, ancak deryadan bir damla kabîlindendir.
hâsılı muhabbetimiz; azâb-ı ilâhîden de kurtuluş Çünkü O; öyle bir rahmettir ki, bütün varlıklar
vesîlemizdir. Zira Allah Teâlâ, Enfâl Suresi’nin 33. O’nun hürmetine yaratılmış ve O’na olan muhabbe-
ayetinde şöyle buyurmaktadır: ti nispetinde Hak katında kıymet bulmuştur.
“(Ey Resûlüm!) Sen onların içindeyken Allah, Öyle bir rahmettir ki, O, olmasa bütün âlemler
onlara azap edecek değildir!..” ıssız çöllere dönerdi.
Günümüzde merhamet, can evinden vurulmuş Öyle bir rahmettir ki, yaratılışın başlangıcı
kıvranırken, muhabbet süflî gayeler uğrunda per- O’nun nuru ile vücut bulmuş, bütün peygamberler,
vasızca harcanırken, şefkat, diğergamlık, îsâr ve O’nun nurunun feyiz ve bereketlerini taşımışlardır.
benzeri güzel hasletler unutulmaya yüz tutmuşken, Öyle bir rahmettir ki, nerede bir güzellik varsa,
güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş olan O O’ndan bir yansımadır. Âlemde bir çiçek açılmaz ki,
rahmet peygamberinin, hayat veren düsturlarına O’nun nurundan olmasın! O ki, solmayan, aksine
her zamankinden daha fazla muhtacız. Bilhassa gün geçtikçe tazeliği daha da artan bir gül, serapa
şu ahir zamanda her geçen gün, bir önceki günden nurdan bir gonca-i ilahîdir. Bundan dolayıdır ki, sa-
daha fazla muhtacız… hâbe-i kirâm, evliyâullah, ârifler ve sâlihler, gönül
Çünkü âlemlere rahmet olarak gönderilen sev- aynalarında en saf ve lâtif nakışlar görülebilsin diye
gili Peygamberimiz (s.a.v.) ile beraber olmayan her ruhlarını, dâima O’nun muhabbet nuruyla parlat-
devir, cahiliyedir. mışlardır.
O’nunla birlikte çarpmayan her yürek, derin bir Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi nokta-
gaflet karanlığındadır. larken, kalbinizin Allah ve Peygamber sevgisiyle
O’nu takdir etmeyen her vicdan, zavallıdır. dolmasını ve Onlar tarafından sevilmenizi diliyor,
Bu itibarla, gönlümüzdeki hiçbir sevgi, Allah hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.
6 7