YOYAV'IN 37.KURULUŞ YIL DÖNÜMÜ COŞKUYLA KUTLANDI
YOYAV'IN 37.Kuruluş Yıl Dönümü Dua ve Anma Programı YOYAV Genel Merkezinde Hak-İş Genel Başkanı Mahmut ARSLAN,Bakan Yardımcısı Mehmet ERSOY ,TRT Genel Başkan Yardımcısı Ömer Faruk TANRIVERDİ, Kurucu Genel Başkanımız Dr.İbrahim ATEŞ'in Ailesi, Tarihdaş Milletler ve Topluluklar Derneği Başkanı Ahmet Baba ,Manisalılar Derneği Başkanı Recep GEZİNTİ ,Prof.Dr. Cengiz ANIK, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Güray KIRPIK,Sanatçı Orhan ÇAKMAK,YOYAV Yönetim Kurulu Üyeleri, STK temsilcileri ve çok sayıda davetlinin katılımıyla coşkuyla kutlandı.Program saygı duruşu,istiklal marşı Kur-an'ı Kerim tilavetiyle ve YOYAV Genel Başkanımız Hüseyin TANRIVERDİ'nin günün mana ve önemine uygun açılış konuşmasıyla başladı.
Soldan sağa, S.Ali DOSDOĞRU, Abdullah GÜLER, Kurban KUMAŞ Kur-an'ı Kerim Tilavet eden hocalarımız.
YOYAV Genel Başkanı Hüseyin TANRIVERDİ
YOYAV'ın Değerli Dostları
Saygıdeğer Konuklar,
Değerli Hanımefendiler, Beyefendiler, Sevgili gençler.
Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla sevgiyle
Selamlıyorum . Hoş geldiniz, şeref verdiniz 12 Aralık 1988 Kuruluş tarihimiz.
Bu yıl YOYAV'ımızın kuruluşunun 37. Yılını hep birlikte coşkuyla, sevinçle ama biraz da hüzünle idrak ediyoruz.
Öncelikle yeni yaşımız; bütün üyelerimize, muntesiplerimize, öğrencilerimize,
hayirseverlerimize,kursiyerlerimize hayırlar getirsin.İNŞAALLAH
YOYAV ailesi her geçen gün büyüyen, gelişen ve her yıl bir birine daha da kenetlenen sıcak bir ailedir.
Burada her sey; ama, her sey paylaşılır.
Acılarımız paylaştıkça azalıyor, sevinçlerimiz de paylaştıkça büyüyor...
Bugün burada olan tüm dostlarımıza, vakıfseverlere,hayırseverlerimize, öğrencilerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Katkı ve katılımlarınız için.
Sizlerin varlığı ile güç buluyor, sizlerin desteği ile yoksul ailelerimize ulaşıyor ve onlara milletimizin şefkat elini uzatıyoruz.
Burada bugün toplanmamıza vesile olan ve bu güzide kuruluşun temelini 12 Aralık 1988 de atan merhum Dr. İbrahim ATEŞ Hocamızı da rahmetle şükranla yad ediyorum.
Mekanı cennet olsun.
Onun bizlere bıraktığı bu kutsal mirası inşaallah hep birlikte daha da ileriye taşıyacağız.
Çünkü onun mirası değerlidir, önemlidir. Onun mirası medeniyetimizin çizgisidir. Bu medeniyet insana, doğaya, canlıya uzanan şefkat elidir.
Değerli Konuklar,Kıymetli Gönüldaşlarımız.
Bugün artık, sınır tanımayan; Ülke, halk, coğrafya tanımayan yakıcı sorunlarımız var. Yoksulluk, terör, göç gibi sorunlar, sadece belli ülkeleri,belli bölgeleri değil, bölgemizi ve tüm küremizi tehdit etmektedir.
Dünyadaki Bütün Problemlerin 3 Temel Sebebi vardır... "Ayrımcılık, Fakirlik ve Cehalet'
BiZ YOYAV olarak Merhum Hocamızdan devraldığımız vakfı onunda işaret ettiği yolda AYRIMCILIK yapmadan, kimsenin diline, dinine,etnik kökenine bakmadan, Yoksul ailelerimize,ihtiyaç sahibi öğrencilerimize ulaşıyoruz.
Düzenlediğimiz kurs, seminer ve diğer etkinliklerle
CEHALETİN önüne geçmeye çalışıyoruz. Bu amaçla,gençlerimize sahip çıkıyoruz.
Kilis’te rahmetli bestekar Prof.Dr. Alaaddin YAVAŞÇA’nın bağışladığı arsa üzerine Hacı Mustafa TOPÇUOĞLU’nun inşaa ettiği ve vakfımıza bağışlanan binayı 221 kişilik kız öğrenci Yurdunu hizmete açtık.
Öğrencilerimize hayırlı olsun.
Orada huzur ve güven içinde sıcacık ortamda derslerine çalışacak,eğitimlerini alacaklar ve inşaallah Vatanına, Milletine hayırlı evlatlar olarak yetişecek ve hizmet edeceklerdir.
Ayrıca bu yıl burs verdiğimiz öğrencilerimizin hem sayısını artırdık hem de verdiğimiz burs miktarlarını günümüz şartlarında azımsanmayacak bir miktarda çoğalttık .
Bu eğitim ve öğretim dönemi için YOYAV olarak 373 öğrencimize burs veriyoruz.
Bunların hepsi şüphesiz hayırseverlerimizin ve siz kıymetli YOYAV dostlarının sayesinde oldu.
Allah hepinizden razı olsun.
Değerli Arkadaşlarım,
Sizlere yakıcı sorunlardan bahsetmiştim.
İşte bu sorunlardan bize en yakın olanı şüphesiz güney sınırımızda güney komşumuzda yaşanan gerilim ve karışıklıklar...
63 yıl süren BAAS rejimi 6 günde sona erdi.
Binlerce insanın ölümüne, katledilmesine neden olan cani Esat rejimi çok şükür çöktü. ŞAM ayağa kalktı özüne dönüyor.Sizlere ilginç,ilginç olduğu kadar da çarpıcı bir tarihi tespiti paylaşmak istiyorum;
Tarih Boyunca Şam Ne Zaman Alındıysa,Sonrasında Kudüs Feth Edilmiştir.
- Hz. Ömer Dönemi 635'de Şam fethedildikten hemen sonra,
637'de Kudüs fethedildi.
- Selahaddin Eyyubi 1174 Şam’ı ele geçirdi, ardından 1187 Kudüs’ü Haçlılardan kurtardı.
- Memlükler Şam'ı Moğollardan kurtardıktan sonra Kudüs üzerinde hakimiyet kurdu.
- Osmanli (1516-1517) Mercidabık Savaşı ile Şam fethedildi, ardından Kudüs Osmanlı toprağı oldu.
İnsaallah şimdi ŞAM yine fetholundu, Kudüs'ün fethide yakındır.
Ve insaallah o fetih bu millete nasip olur.
Gazze kurtulur, Mescid-i Aksa'nın gözyaşları diner, Kudüs ve Filistin özgür olur.
Değerli Dostlarım,
Baasçı rejimin yıkılmasının ardından yıllardır ülkelerinden, vatanlarından, evlerinden uzak olan Suriyeli kardeşlerimizde artık evlerine dönüyorlar.
Biz Türkiye olarak medeniyetimizden,inancımızdan ve İNSAN olmamızdan kaynaklanan sorumluluğumuzu yerine getirerek onlara kucak açtık.
Olumlu-olumsuz birçok değerlendirme yapıldı.
Siyasi mülahazalardan uzak olarak sunu açıkça ifade edeyim.
Biz kapımıza gelenden,AMAN dileyenden,yardım isteyenden yüz çevirmeyiz. Çevirmemeliyiz.
Çünkü bu bizim Alemlere Rahmet nişanı olarak gönderilen Peygamberi Zişan Efendimizin emri, sünneti gereğidir.(SAV)
Sadece Zalime karşi durmak yetmez,mazluma da sahip çıkmalıyız.
Soğukta karda, kışta kapımıza gelen ayağı ,yalın ayak çocuklara, harap ve bitap kadınlara, çaresiz masum insanlara sırt dönmek bize yakışmazdı.Kim ne derse desin. Allah kimseyi onların durumuna düşürmesin.
Bu ülke Allah'a hamdolsun Suriyeli mazlumlara da güvenli, korunaklı, müşfik bir liman oldu.Bu misafirperverlik insanlık tarihine altın harflerle yazılacaktır. Türk milleti kara günlerinde Suriyeli mazlumlara kucak açmasının izzetini şeref payesi olarak ebediyyen taşıyacaktır.
Onlar evlerinden yurtlarından edilen masumlardı. Onlar Muhacirdi. Biz de ensar olmak için hayırda yarıştık.Çok şükür o kara günler geride kaldı. İnşaallah şimdi eskisinden daha huzurlu, güvenli ve güzel bir Suriye inşa edilecektir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın geçen gün dediği gibi bu yolda onların en büyük destekçisi de biz olacağız.
Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır. Bu konuya hep vicdan penceresinden baktık, merhamet nazarından yaklaştık. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz. Suriye halkı bizim kardeşimizdir.
Ayrıca Suriye'nin yeni yapısında terör ve teröristlere geçit verilmeyecektir.
Biz öyle bir medeniyetin mensuplarıyız ki “VEREN ELİN ALAN ELDEN ÜSTÜN” olduğunun bilincindeyiz.
Hatta biz iyi biliyoruz ki;
“İşini bilenler, asıl muhtaç oldukları zaman infak ederler. Vermek için zengin olmayı bekleyenler,hiç veremeyecekler demektir. Darlık sırasında veremeyenler varlıkta hiç veremezler.
Bunları yapmak ne Türkiye'nin elini zayıflattı ne de zor duruma soktu. Aksine Türkiye'nin büyüklüğünü, kadirşinaslığını ve ne kadar yardımsever bir millet olduğunu tüm dünyaya göstermiştir.
Sözlerimi burada tamamlarken kuruluşumuzun 37.Yılında bizleri yalnız bırakmayan siz değerli YOYAV dostlarına teşekkür ediyor, hepinizi Allah'a emanet ediyorum.
Sağolun var olun.
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut ARSLAN
Görevimiz Vakfımıza Destek Olmaktır”
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, 1988 yılında YOYAV’ın temelini atan başta merhum İbrahim Ateş olmak üzere emeği geçen herkesi rahmet ve saygıyla andıklarını belirterek, “Ülkemizde, yoksulluğun, ekonomik sıkıntıların had safhaya çıktığı bir dönemde vakfımızın manası çok kıymetli. Bunun farkındayız. Bizlere düşen merhum İbrahim Ateş’in, Hüseyin Tanrıverdi’ye devrettiği bayrağı daha ileriye taşıma konusunda vakfımıza destek olmaktır” diye konuştu.
“Bütün Mazlumlara Borcumuz Var”
HAK-İŞ Konfederasyonu’nun sivil toplum kuruluşu olmasının yanında, her zaman mağdur ve mazlumların yanında yer aldığını ifade eden Arslan, “Ülkemizin, bölgemizin, küremizin bütün mağdur ve mazlumlarına HAK-İŞ’in borcu vardır. Onun için bize düşen sorumlulukları, Genel Başkan'ın bize vereceği görevleri elimizden geldiği kadar, gücümüz nispetinde yerine getirmek için çaba sarf edeceğiz” dedi.
Mustafa Sema SÜRÜCÜ
Sanatçı Orhan ÇAKMAK
Musiki Sanatçısı Filistin ile ilgili ilahiler seslendirdi.
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Güray KIRPIK
Vakıf Kavramı ve Çeşitleri:
Vakıf: Belirli bir mal veya gelirin, sosyal veya dini bir amaç doğrultusunda kullanımını sağlamak için bağışlanmasıdır. İslam kültüründe "sadaka-yı cariye" olarak görülür.
Vakıf Türleri:
Hayri Vakıflar: Geliri hayır işlerine tahsis edilir (ör. cami, okul, medrese).
Zürri Vakıflar: Geliri, vakfedenin soyundan gelenlere ayrılmıştır.
Sahih Vakıflar: Tam mülkiyet haklarına sahiptir.
Sahih Olmayan Vakıflar: Devlet arazisi üzerinde kurulan ve kullanım hakkı tahsis edilen vakıflardır.
Vakıf Hukuku:
Vakıf kuralları İslam ve Osmanlı hukukunda detaylı olarak belirlenmiştir. Vakıf yapısı ve yönetimi sürekli denetlenmiştir.
Vakıf şartları arasında vakfedilen malın belirli ve vakfeden
kişiye ait olması, ibadet veya hayır amacı gütmesi gibi kurallar vardır.
Tarihsel Gelişim:
Osmanlı Dönemi: Vakıflar, sosyal ve dini hizmetlerin ana kaynaklarındandır. Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman gibi sultanlar, büyük vakıflar kurarak şehirleri imar etmişlerdir.
Cumhuriyet Dönemi: Türk Medeni Kanunu'na göre yeni vakıflar, noter onayıyla kurulur ve resmi bir senetle kayıt altına alınır.
Kudüs Vakıfları:
Kudüs’te vakıflar, İslam kültürü ve sosyal yaşamın temel taşıdır. Cami, medrese ve diğer kamu hizmetleri için ayrılmış çok sayıda vakıf bulunmaktadır.
Sunum, vakıf kültürünün tarihsel, dini ve hukuki boyutlarını kapsamlı bir şekilde ele alarak, bu sistemin toplum üzerindeki etkilerini vurgulamaktadır.
Program hediye takdimi ve ikram sunumuyla sona erdi.