Bayramlaşmak, Basîret ve Bahtiyarlıktır
İnsanları yek diğerine yaklaştıran ve kardeşçe kucaklaştırıp kaynaştıran bayramlar, bireylerin birbirini anımsayıp, hâl-hatır sordukları ve sevgi duygularını paylaşıp, dostluk havasını doyasıya teneffüs ettikleri müstesnâ günlerdir. Muhabbet, meveddet ve merhamet hislerinin daha yoğun bir şekilde yaşandığı bu günler, Allah Teâlâ’nın insanlara ihsân ettiği mutluluk günleridir. Kardeşlerle kaynaşma, dostlarla dayanışma, sevinç ve saadet duygularını akraba, arkadaş, ahbap ve komşularla paylaşma günleridir.
İbâdetleri eksiksiz ve işleri kusursuz olarak yerine getirmenin haz ve huzuruyla estirilen sevinç ve saadet havasını birlikte teneffüs edip, yaşanan mutluluğu yakınlarımız, dostlarımız, arkadaşlarımız ve vatandaşlarımızla paylaşma anlamına gelen bu bahtiyarlık günlerinde dedelerimiz, ninelerimiz, ebeveynlerimiz, amcalarımız, dayılarımız, halalarımız, teyzelerimiz ve benzeri büyüklerimizin ellerini öpüp dualarını almamız, bulunduğumuz bölgelerde yalnız yaşayan yaşlıları ziyaret edip onlarla hemhâl olmamız, çevremizdeki ve yöremizdeki güçsüzlere gidip onları gözetecek girişimlerde bulunmamız, nâçâr olanlara çare, dar gelirlilere destek olmamız, yoksul ve yetimleri sevindirmemiz, bayramlarda göz önünde bulundurmamız gereken önemli islamî esaslardır.
Bu esaslara uymayı ilke edinmeli, bayramlaşmaktan maksadın çevremizdeki ve yöremizdeki insanlarla buluşup konuşmak ve paylaşmak olduğunu bilmeli, bize gelene de, gelmeyene de gitmeli ve bayram sevincini herkesle paylaşmayı prensip edinmeliyiz. Başkalarının bize gelmelerini beklememeli, biz onlara gitmeliyiz. ‘Biz onlardan büyüğüz, onlar bize gelmeli’ düşüncesine kapılmamalı, gidilenlerden değil, gidenlerden ve alanlardan değil, verenlerden olmayı düşünmeliyiz.
Unutulmamalıdır ki, sevinçler paylaşıldıkça çoğalır. Üzüntüler de paylaşıldıkça azalır. Sevinçleri paylaşmak, insanların sevinmesine katkıda bulunmak olur ki, o da Allah tarafından sevilmeye vesîle olur.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bu hususla ilgili hadîs-i şerîflerinden birinde: "Kim bir mümini sevindirirse beni sevindirmiştir ve beni sevindiren Allah’ı sevindirmiştir." buyurmuştur.
Bir diğer hadîs-i şerîfinde de: “Bir müslümanın içine sevinç sokmak, gamını gidermek, borcunu ödemek veya onu açlıktan doyurmak, Allah’a en sevgili amellerdendir.” buyurmuştur.
Başka bir hadîs-i şerîfinde ise: “Farz ibadetlerinden sonra Allah yanında amellerin en sevgilisi (rızâsına muvâfık olanı), Müslümanın kalbine sevinç koymaktır.” buyurmuştur.
Müslümanın kalbine sevinç koymanın sağlayacağı saadeti dile getiren hadîs-i şerîflerden ikisinin meali de şöyledir:
“Müslüman kardeşinin (gönlü) içine sevinç koyman, mağfiret-i ilahiyi gerektirir.”
"Bir müminin kalbine neşe ve sevinç sokmak, altmış sene nafile ibâdetten daha hayırlıdır."
Mealleri arz edilen bu hadîs-i şerîflerden de anlaşılacağı üzere müminleri sevindirmek güzeldir, güzel olmasından daha çok, haz veren ve Hakk’a yaklaştıran bir ibâdettir.
Bu güzelliği yaşamak, yalnız bayram günlerinde bayramlaşmakla kalmamalı, hayat boyu insanî ilişkilerimizin tamamında yansıtılmalıdır.
Hayat boyu yaşadığınız her günün bayram sevinci içinde geçmesi temennisiyle sözlerimi noktalarken, bayramınızı kutluyor, bayram sevincini yakınlarınız, komşularınız, dostlarınız, arkadaşlarınız ve yalnız yaşayan kimsesizlerle paylaşan bilinçli ve basiretli insanlardan olmanızı niyaz ediyorum.
Dr. İbrahim ATEŞ
YOYAV Genel Başkanı
İnsanları yek diğerine yaklaştıran ve kardeşçe kucaklaştırıp kaynaştıran bayramlar, bireylerin birbirini anımsayıp, hâl-hatır sordukları ve sevgi duygularını paylaşıp, dostluk havasını doyasıya teneffüs ettikleri müstesnâ günlerdir. Muhabbet, meveddet ve merhamet hislerinin daha yoğun bir şekilde yaşandığı bu günler, Allah Teâlâ’nın insanlara ihsân ettiği mutluluk günleridir. Kardeşlerle kaynaşma, dostlarla dayanışma, sevinç ve saadet duygularını akraba, arkadaş, ahbap ve komşularla paylaşma günleridir.
İbâdetleri eksiksiz ve işleri kusursuz olarak yerine getirmenin haz ve huzuruyla estirilen sevinç ve saadet havasını birlikte teneffüs edip, yaşanan mutluluğu yakınlarımız, dostlarımız, arkadaşlarımız ve vatandaşlarımızla paylaşma anlamına gelen bu bahtiyarlık günlerinde dedelerimiz, ninelerimiz, ebeveynlerimiz, amcalarımız, dayılarımız, halalarımız, teyzelerimiz ve benzeri büyüklerimizin ellerini öpüp dualarını almamız, bulunduğumuz bölgelerde yalnız yaşayan yaşlıları ziyaret edip onlarla hemhâl olmamız, çevremizdeki ve yöremizdeki güçsüzlere gidip onları gözetecek girişimlerde bulunmamız, nâçâr olanlara çare, dar gelirlilere destek olmamız, yoksul ve yetimleri sevindirmemiz, bayramlarda göz önünde bulundurmamız gereken önemli islamî esaslardır.
Bu esaslara uymayı ilke edinmeli, bayramlaşmaktan maksadın çevremizdeki ve yöremizdeki insanlarla buluşup konuşmak ve paylaşmak olduğunu bilmeli, bize gelene de, gelmeyene de gitmeli ve bayram sevincini herkesle paylaşmayı prensip edinmeliyiz. Başkalarının bize gelmelerini beklememeli, biz onlara gitmeliyiz. ‘Biz onlardan büyüğüz, onlar bize gelmeli’ düşüncesine kapılmamalı, gidilenlerden değil, gidenlerden ve alanlardan değil, verenlerden olmayı düşünmeliyiz.
Unutulmamalıdır ki, sevinçler paylaşıldıkça çoğalır. Üzüntüler de paylaşıldıkça azalır. Sevinçleri paylaşmak, insanların sevinmesine katkıda bulunmak olur ki, o da Allah tarafından sevilmeye vesîle olur.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bu hususla ilgili hadîs-i şerîflerinden birinde: "Kim bir mümini sevindirirse beni sevindirmiştir ve beni sevindiren Allah’ı sevindirmiştir." buyurmuştur.
Bir diğer hadîs-i şerîfinde de: “Bir müslümanın içine sevinç sokmak, gamını gidermek, borcunu ödemek veya onu açlıktan doyurmak, Allah’a en sevgili amellerdendir.” buyurmuştur.
Başka bir hadîs-i şerîfinde ise: “Farz ibadetlerinden sonra Allah yanında amellerin en sevgilisi (rızâsına muvâfık olanı), Müslümanın kalbine sevinç koymaktır.” buyurmuştur.
Müslümanın kalbine sevinç koymanın sağlayacağı saadeti dile getiren hadîs-i şerîflerden ikisinin meali de şöyledir:
“Müslüman kardeşinin (gönlü) içine sevinç koyman, mağfiret-i ilahiyi gerektirir.”
"Bir müminin kalbine neşe ve sevinç sokmak, altmış sene nafile ibâdetten daha hayırlıdır."
Mealleri arz edilen bu hadîs-i şerîflerden de anlaşılacağı üzere müminleri sevindirmek güzeldir, güzel olmasından daha çok, haz veren ve Hakk’a yaklaştıran bir ibâdettir.
Bu güzelliği yaşamak, yalnız bayram günlerinde bayramlaşmakla kalmamalı, hayat boyu insanî ilişkilerimizin tamamında yansıtılmalıdır.
Hayat boyu yaşadığınız her günün bayram sevinci içinde geçmesi temennisiyle sözlerimi noktalarken, bayramınızı kutluyor, bayram sevincini yakınlarınız, komşularınız, dostlarınız, arkadaşlarınız ve yalnız yaşayan kimsesizlerle paylaşan bilinçli ve basiretli insanlardan olmanızı niyaz ediyorum.
Dr. İbrahim ATEŞ
YOYAV Genel Başkanı