Besmelenin Fazîleti
Yıllardır yürüte geldiği hayrî, sosyal ve kültürel faaliyetlerini geliştirerek gerçekleştirmenin gayreti içinde olan YOYAV, 2020 yılının ilk ayında planladığı etkinliklerin ilkini 8 Ocak 2020 Çarşamba günü düzenlediği “Kur’ânî Birliktelik ve Dua Günü” programlarının 33. sü ile başlattı.
Ayda bir defa düzenlenen ve ilgi ile izlenen bu programda ebediyete intikal eden büyükleri ile diğer yakınları için dua edilmesi dileğinde bulunan Vakıf mensupları ile dostlarının istekleri istikametinde okutulan 35 hatm-i şerîf, 931 Yâsîn-i şerîf, 737 Mülk-ü şerîf, 549 Nebe-i şerîf, 70 bin İhlâs-ı şerîf, 456 Feth-i şerîf, 48 bin 510 Fatiha-i şerîf, 11 bin 420 Ayet’el Kürsi, 1240 Felak, 1240 Nas, Cuma 30, 898 bin kelime-i tevhid ve 1 milyon 350 bin salavât-ı şerîfe, 4500 Esma’ül Hüsnâ, 70 bin İstiğfar, 200 bin besmelenin duasını yaparak sevabını dilek sahipleri ile toplantıya katılan tüm konukların yakınlarının ruhları ile ebediyete göçen din ve devlet büyüklerimizle şehitlerimizin ruhlarına armağan eden YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, dua öncesi yaptığı “Besmelenin Fazîleti” konulu sohbetinde yaptığı açıklamalarla davetlilere duygulu dakikalar yaşattı. Dr. Ateş, dikkatle dinlenen konuşmasında şu cümlelere yer verdi:
“Kıymetli konuklar, değerli dostlar, sevgili kardeşlerim!
Hayrî, sosyal ve kültürel faaliyetlerle dolu bir yılı daha geride bırakıp, 2020 yılının ilk ayının sekizinci gününde düzenlenen ilk toplantının “Kur’ânî Birliktelik ve Dua Günü” toplantısı olmasından duyduğum mutluluğu, siz kıymetli kardeşlerimizle paylaşmanın sevinç ve saadeti içinde güzîde heyetinizi gönülden ve samimî duygularımızla selamlıyor, bu ve benzeri birlikteliklerimizin ömür boyu devam etmesi ve rıza-i Rahmân’a yönelik olması temennisiyle sözlerime başlarken, yedi gün önce girdiğimiz yeni yılın hepimiz için hayırlara vesîle olmasını diliyorum.
Bugünkü birlikteliğimizde inşâllah, sizlere Besmele-i şerîfenin fazîleti ile sağladığı saadet hakkında bazı özet bilgiler sunarak konuyla ilgili yeni ve yararlı bilgilerle donanarak, her iş ve uğraşımızda besmeleyle başlayıp, davranışlarımızın dirâyetli ve adımlarımızın isâbetli olmasına katkıda bulunmanın gayreti içinde olacağım. Yüce Rabbimizden bana anlatıp aktarmada, sizlere de dikkatle dinleyip öğrendiklerinizi uygulamada tevfîkini refîk etmesini niyaz ediyorum.
Her iyi iş ve uğraşa besmeleyle başlamak Müslümanın ilkesi olmalıdır. Besmelesiz adım isabetsiz, beslemesiz atılım basîretsiz olur. Besmelesiz aş bereketsiz, besmelesiz iş hareketsiz olur.
Besmeleyle başlayan başarıyla bitirir. Besmelesiz başlayan bulduğunu yitirir. Bunun için ben, yıllar önce yazdığım bir şiirimde:
Besmeleyle çık yola.
Bakma hiç sağa sola.
Devam et doğru yola.
Başarı senin ola. demiştim.
Mevlid yazarı merhum Süleyman Çelebi de herkes tarafından zevkle okunan ve dinlenen meşhur “Vesîletü’n Necât” adlı Mevlid kitabının başında:
“Allah âdın zikredelim evvelâ,
Vâcib oldur cümle işde her kulâ.
Allah âdın her kim ol evvel anâ,
Her işi âsân ider Allah anâ.
Allah âdı olsa her işin önü,
Hergiz ebter olmaya ânın sonu.
Her nefesde Allah âdın de müdâm.
Allah âdıyle olur her iş tamâm.
Bir kez Allah dese aşk ile lisân,
Dökülür cümle günah misl-i hazân.
İsm-i pâkin pâk olur zikr eyleyen,
Her murâda erişür Allah diyen.
Aşk ile gel imdi Allah diyelim.
Dert ile göz yaş ile âh îdelim.
Ola kim rahmet kıla ol pâdişah,
Ol kerîm-ü ol rahîm-ü ol ilâh.” demiştir.
Ruhu şâd, mekânı Cennet ve makamı yüce olsun merhum Süleyman Çelebi’nin. Ne güzel söylemiş, ne güzel anlatmış Besmeleyle başlamanın ve Allah’ı anmanın anlam ve önemini.
Bilindiği üzere isti’âze: Allah Teâlâ’ya sığınmak, Besmele ise Allah Teâla’nın adı ile başlamaktır.
İstiâze: “Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm.” “Kovulmuş Şeytan’ın şerrinden Allah’a sığınırım.” Besmele de: “Bismillâhirrahmânirrahîm” “Rahmân ve Rahîm Olan Allah’ın Adı ile.” demektir.
Besmele, Allah’ı anmaktır. O’nun ismi ile başlamaktır. Sözlük anlamında geçen “besmele çekmek” ise bir işe başlarken “Bismillâhirrahmânirrahîm” sözünü söylemek anlamına gelmektedir.
Kurân-ı Kerîm'de surelerin başında bulunan Besmele, aynı zamanda Neml Suresi’nin 30. ayetinde de şöyle geçmektedir: "İnnehû min Süleymâne ve innehû bismillâhir rahmânir rahîm(rahîmi)." "Kuşkusuz o Süleyman'dan ve kuşkusuz o Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla (başlamakta)dır."
Bazı görüşlere göre Fatiha Suresi’nin ilk ayetidir. Besmele Tevbe Suresi hariç bütün surelerin başlangıcında yer almaktadır. Günlük hayatta sıklıkla bazen de Bismillah (Allah’ın adıyla) şeklinde kısaltma olarak kullanılır.
Ebû Hüreyre (r.a.)’nin naklettiğine göre, Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah'ı anarak başlanmayan her anlamlı söz veya iş, bereketsizdir (sonuçsuzdur).”
İslâm’ın varlık, bilgi ve değere bakışını şekillendiren besmele, kulluk bilinciyle hayatı anlamlandırır. İster dünyevî, ister uhrevî olsun, bir Müslüman her meşru ve anlamlı işinin öncesinde besmeleyi okuyup Allah’ı anmakla, Allah Teâlâ’nın ilâhlığını (ulûhiyetini), kendisinin de kulluğunu (ubûdiyetini) ifade etmiş olur.
Müslüman besmele çekmekle, “Kendi adıma veya başka bir varlık adına değil, sadece Allah Teâlâ adına, O’nun rızasını kazanmak umuduyla ve O’nun izni çerçevesinde bu işi yapmaya başlıyorum.” demiş olur. Diğer yandan besmele için Yüce Allah’ın doksan dokuz ismi içinden özellikle “Rahmân” ve “Rahîm” isimlerinin seçilmiş olması son derece anlamlıdır. Besmele çeken bir mümin, Allah Teâlâ’nın engin rahmet ve merhametini ifade eden bu isimleri söylemekle, bütün söz ve davranışlarında rahmet ve merhameti prensip edineceğini ilân etmiş olur.
Hz. Âişe (r.anhâ)'nin rivayet ettiğine göre, Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Biriniz yemek yiyeceği zaman 'Bismillâh' (Allah'ın adıyla) desin. Eğer yemeğin başında besmele çekmeyi unutursa, 'Bismillâhi fî evvelihî ve âhirihî' (Başında da sonunda da Allah'ın adıyla) desin.”
Câbir b. Abdullah (r.a.)'ın rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “(Evine girdiğin zaman) besmele çekerek kapını kapa. Çünkü şeytan (besmeleyle) kapanan bir kapıyı açamaz. Besmele çekerek lambanı söndür. Besmele çekerek, (enine koyacağın) bir tahta parçası ile de olsa kabını(n ağzını) ört. Yine besmele çekerek su kabını(n ağzını da) ört.”
Berâ'dan nakledildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) yatağına yattığında, “Allâhümme bismike ahyâ ve bismike emût ” (Allah'ım! Senin isminle yaşar, senin isminle ölürüm.) buyurur; uykudan uyandığında da “Elhamdülillâhillezî ahyânâ ba'de mâ emâtenâ ve ileyhi'n-nüşûr.” (Canlarımızı aldıktan sonra bizi dirilten Allah'a hamdolsun; diriltmek yalnız O’na mahsustur.) buyururdu.
İbn Ömer'in naklettiğine göre, cenaze kabre konulurken Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle derdi: “Bismillâhi ve alâ milleti Resûlillâh ” [(Seni) Allah'ın adıyla ve Resûlullah'ın dini üzere (kabre koyuyoruz).]
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Bilcümle semâvî kitâpların anahtarı ‘Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adı ile’” dir; yani besmeledir.
“Meşrû işlerin hangisi olursa olsun, besmele-i şerîfe ile başlanmazsa, hayrına ve tamamına nâil olunamaz, bereketsiz kalır.”
“Bir vartaya (korku ve tehlikeli duruma) düştüğün vakit: ‘Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adı ile. Günahlardan korunmaya güç yetirmek ve ta’ate kuvvet bulmak, ancak yüce ve Azîm olan Allah’ın tevfik ve yardımıyladır.’ demeye devâm et. Zira Cenâb-ı Allah bunların hürmetine belâ ve musîbetlerin nicelerini def eder.”
İbn-i Mesʻûd (r.a) şöyle buyurur: “Cehennemin başlıca me’murları olan ondokuz zebânînin azâbından necât (kurtulmak) bulmak isteyen kimse Besmele’ye devam etsin.” Zira besmele ondokuz harftir.
“Sizden biriniz evine girmek istediği zaman şeytan onu takîp eder. O kimse evine girdiği zaman besmele ile girerse şeytan der ki: Bu evde bana girecek yer yok.”
“Her günün sabahında ve her gecenin akşamında: ‘Bismillâhi’l lezî lâ yedurru mea’s mihî şey’un fi’l ardı velâ fi’s semâi ve hüve’s semîu’l alîm.’ Yani ‘Allah’ın adıyla ki, O’nun adı sayesinde ne yeryüzünde, ne gökde, hiç bir şey zarar veremez. O her şeyi işiten, her şeyi hakkıyle bilendir’ diyen ve bunu üç defa tekrarlayan kimseye hiç bir şey zarar veremez.”
“Allah’ın adı anılmadan yenilen her yemek ancak hastalıktır, onda bereket yoktur. Bunun keffâreti, eğer sofra ortada ise Bismillâh diyerek devam etmektir. Eğer sofrayı kaldırdı isen yine Bismillâh deyip parmaklarını yalamandır.”
Kur’ân-ı Kerîm’de bir peygamberin bir kraliçeye yazdığı mektubu anlatan muhteşem bir kıssa vardır ve bu kıssada besmelenin kadîm tarihine dâir önemli bilgiler yer alır. Kıssa özetle şöyledir:
Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan muazzam bir ordu, büyük bir düzen ve disiplin içinde yola koyulmuşlardı. Karınca vâdîsini henüz geçmişlerdi ki, ordunun kudretli komutanı Hz. Süleyman, Hüdhüd isimli kuşun orada bulunmadığını fark etti. “Hüdhüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı? ” diye sordu etrafındakilere. Ancak kimse onun nerede olduğunu bilmiyordu. Kendisine haber vermeden uzaklaşan bu kuş, Hz. Süleyman’ı çok öfkelendirmişti. “Eğer bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirmezse, ya onu ağır bir şekilde cezalandıracağım ya da kafasını keseceğim.” dedi oradakilere.
Neyse ki, çok geçmeden Hüdhüd Hz. Süleyman’ın yanına çıkageldi. Üstelik kendisini affettirecek önemli bir haber getirmişti O’na. “Senin bilmediğin bir şey öğrendim. (Yemen taraflarındaki) Sebe’den Sana sağlam bir haber getirdim.” dedi ve şunları anlattı, Hz. Süleyman’a: “Ben, Sebe’ halkına hükümdarlık eden, kendisine her şeyden bolca verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadın gördüm. Onun ve halkının, Allah’ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm. Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.” Bunun üzerine Hz. Süleyman, Hüdhüd’e, “Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız.” dedi ve ona bir mektup vererek, “Benim şu mektubumu götür ve onlara ver, sonra da yanlarından ayrıl ve ne sonuca varacaklarına bak.” diye emretti.
Hüdhüd mektubu alıp vakit geçirmeden Sebe’ kraliçesi Belkıs’a ulaştırdı. Mektubu alan Belkıs, halkının ileri gelenlerini toplayarak onu okumaya başladı. Mektubun ilk cümlesi şöyleydi: “İnnehû min Süleymâne ve innehû bismillâhirrahmânirrahîm” ‘Mektup Süleyman’dandır ve Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla (başlamakta)dır.’
Kur’ân-ı Kerîm’de anlatılan bu çarpıcı hikâye, İslâm’ın en önemli sembollerinden olan besmelenin ne kadar uzun ve köklü bir tarihe sahip olduğunu gösterir bizlere.
Bu kutlu cümle, Hz. Süleyman’ın mektubundan önce, Hz. Nuh’un dilinde de görülür. Kendisine iman edenleri tufandan kurtarmak için onlara gemiye binmelerini söylediğinde, Hz. Nuh’un dudaklarından besmele dökülür: “Bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ-Geminin yüzüp gitmesi de, durması da Allah’ın adıyladır.”
Kur’ân-ı Kerîm’de ilk nâzil olan ve İslâm vahyinin başlangıcını teşkil eden “İkra’ bismi rabbike’llezî halak” (Yaratan Rabbinin adıyla oku!) âyeti de besmeleyi ihtiva eder. Ancak Müslümanların “Bismillâhirrahmânirrahîm” cümlesi ile ilk tanışmaları, Mekke’de nâzil olan ve yukarıda hikâyesi anlatılan Neml Sûresindeki söz konusu âyet-i kerîme ile olur. Böylece Resûl-i Ekrem (s.a.v.) de ilk defa mektuplarında “Bismillâhirrahmânirrahîm” metnini kullanmaya başlar.
Besmelenin hangi tür söz, hareket ve işlerde okunacağını öğrenebilmek için, hadîs-i şerîflerde yer alan ‘zî bâl” terkibi büyük önem arz eder. Buna göre anlamlı, önemli, bilinçli ve meşru bütün işler, başlangıcında besmele çekilmesi gereken işlerdendir. Yemek yemekten konuşmaya, abdest almaktan namaz kılmaya, hayvan kesmekten Allah yolunda savaşa gitmeye kadar anlamlı her davranış, bu hadîsin kapsamındadır. Diğer yandan suç ve günah sınıfına giren söz ve eylemlerden önce besmele çekilmesi ise, uygun ve doğru bir davranış değildir.
Müslümanlara her vesîleyle besmelenin önemini hatırlatan Allah Resûlü (s.a.v.), bizzat kendisi de tüm işlerinde besmele okurdu.
İslâm tarihi boyunca Müslümanların kültür ve medeniyetlerini besmeleyle yoğurması ne kadar da heyecan vericidir! Bütün Müslümanların sofrasında eller yemeğe besmeleyle uzanır. Yemekler onun bereketiyle bollaşır. Gece onunla yatılır, güne onunla başlanır. Evden onunla çıkılır, eve onunla girilir. Vasıtaya onunla binilir. Hayırlı ve anlamlı işlere onunla başlanır. İbadetler onunla eda edilir. Duaya eller onunla kaldırılır. Bütün hatipler sözlerine, bütün yazarlar kitaplarına onunla başlar. Camilerin en müstesnâ yerlerini o süsler. Hat sanatının şaheserlerinde yine o vardır. Şiirlerin, nesirlerin, bütün edebiyatın vazgeçilmezi odur. Hastalar onunla şifa bulur. Konuşmaya başlayan çocuklara ilk o öğretilir. Kısacası o, her hayrın anahtarıdır.
Helâl ve hayırlı bir işe başlarken, Allah'ın adını anmak, her müslümanın üzerinde titizlikle durması gereken görevlerindendir. Kur'ân-ı Kerîm'de buna işaret eden pek çok emirler vardır.
"Atalarınızı andığınız gibi, hattâ daha çok Allah'ı anın. " (Bakara, 200).
"Namazlarınızı kıldıktan sonra, ayakta otururken ve yanlarınızın üzerinde iken Allah'ı anın.” (Nisa, 103).
"Rabbı'nın adını an. İhlâs ile O'na yönel. " (Müzzemmil, 8)
"Rabbı'nın adını sabah akşam an" (İnsan, 25)
İki tane şeytan yola çıkıp bir beldeye gelirler. Biri diğerine, ‘Sen şu eve, ben bu eve! Bir ay sonra burada görüşelim’ der. Diğeri de tamam diyerek, ayrılırlar. Bir ay sonra buluşurlar. Bir tanesi çok zayıflar, ip gibi olur, diğeri ise aşırı şişmanlar. Şişman olan, zayıf olana, bu ne hâl diye sorunca, o da, ‘Mahvoldum, ne yeseler, ne iş yapsalar Besmele çekiyorlar, bir yere giremedim, bir şey yapamadım. Açlıktan ölecek hâle geldim’ der. Şişman güler, ‘Benim gittiğim evdekilerin gâfilliklerinden dolayı, hiçbir işte Besmele hatırlarına gelmiyor’ der.
Yeni evlenen bir kadın, bir şey alırken, bir yere bir şey koyarken, her işinde hep Besmele çekermiş. Kocası, ‘bu kadarı da çok’ diye onun bu hâline kızarmış. Bir gün, ona bir oyun oynamak istemiş. Bir kese altın verip, ‘bunu sakla, ihtiyaç olunca senden alırım’ demiş. Hanımı keseyi alıp, Besmele çekerek sandığa koymuş. Kocası da gizliden onu takip etmiş. Bir gün hanımı yokken, keseyi oradan alıp bahçedeki kuyuya atmış. Sonra da, hanım, ihtiyaç oldu, keseyi getir demiş. Kadın, Besmeleyle sandığı açmış, Besmeleyle elini sandığa uzatıp, keseyi çıkarmış. Bir de bakmış, keseden sular damlıyor. Çok şaşırmış, ‘hayret, bu nasıl ıslandı?’ demiş. Bunu takip eden kocası ise, daha çok şaşırmış ve çok utanmış. Meğer Besmele’nin hürmetine, melekler oradan alıp getirmiş.
Kıssa’dan hisse kaparak besmelesiz adım atmamamız, yaptığımız her işe besmeleyle başlayıp hamdeleyle noktalamamız, şeytanın şerrinden korunup her zaman ve her yerde Hakk’ın himâyesinde, hidâyetinde ve inâyetinde olmamız temennisiyle sözlerimi noktalarken, dili dualı ve kalbi imanlı insanlardan olmamızı diliyor, okunan hatm-i şerîflerle süver-i şerifelerin duasına geçiyorum.
DUADAN GÖRÜNTÜLER
DUA SONU İKRAMDAN GÖRÜNTÜLER