Kardeşliğin Kıvamında ve Dostluğun Devamında Dua ve Duyarlılığın Yeri
27. Yoksullarla Dayanışma Haftası’nda gerçekleştirilen kültürel etkinliklerden biri de, Çubuk Dernekler Federasyonunca düzenlenen “Kardeşliğin Kıvamında ve Dostluğun Devamında Dua ve Duyarlılığın Yeri” konulu panel idi.
18 Aralık 2019 Çarşamba günü saat 14.00’de Mehmet Akif Kültür Merkezi’nde düzenlenen panelde A.Ü. İlahiyat Fakültesi Hadis Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Suat Koca ile AYBÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsrafil Babacan birer bildiri sundular.
Federasyon Başkanı Fuat Tuyan’ın açış konuşmasıyla başlayan panel, YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş’in moderatörlüğünde gerçekleştirildi. ÇUDEF Başkanı Tuyan, konukları selamlayarak başladığı konuşmasında konuşmacılara ve konuklara şükranlarını sundu. YOYAV’ın organizatörlüğünde düzenlenen Yoksullarla Dayanışma Haftası’nın etkinliklerine katılan kuruluşlardan biri olmanın bahtiyarlığı içinde, haftanın mimarı olan YOYAV Genel Başkanına minnettar olduğunu ifade etti.
Panelin moderatörü sıfatıyla kürsüye gelen YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş de yaptığı selamlama konuşmasında şunları söyledi:
“Kıymetli konuklar, değerli dostlar, sevgili kardeşlerim!
27. Yoksullarla Dayanışma Haftası’nın etkinliklerinden biri olan “Kardeşliğin Kıvamında ve Dostluğun Devamında Dua ve Duyarlılığın Yeri” konulu bu panelde sizlerle buluşmanın bahtiyarlığı içinde seçkin heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, Hakk’a hamdi ve halka hizmeti ilke edinen iyiliksever insanlardan olmamızı niyaz ediyorum. Paneli planlayıp programına alan Çubuk Dernekler Federasyonu ile gerçekleştirilmesine katkıda bulunan kıymetli konuşmacılarımızla siz saygıdeğer konuklarımıza takdir ve teşekkürlerimizi iletiyor, cümlemize Cennet ve Cemalullah’ı niyaz ediyorum.
Hayat boyu birbirimizin yanında, yakınında ve yardımında olmamız temennisiyle panelimizi başlatırken, kardeşliğimizin kıvamlı, dostluğumuzun devamlı, duamızın müstecap, ibâdetimizin makbul ve adımlarımızın Hakk’a götüren yol olmasını diliyorum.
Kardeşlik bağlarının pekişmesinde, dostluk duygularının derinleşmesinde ve insanî ilişkilerin iyileşmesinde etken olan unsurların önde gelenlerinden biri dua, diğeri de duyarlılıktır. Dostlukların devamında ve kardeşliklerin kıvamında dua ve duyarlılığın rolü büyüktür. Dolayısıyla Müslümanın Müslümanı duasına dâhil etmesi, kardeşliğin gereği ve dostluğun îcâbıdır.
Müslüman, kendisi için dua etmekle kalmaz, kendisiyle birlikte başkalarına da dua eder. Nefsi, nesli, milleti, memleketi, devleti ve bütün insanlık için iyi dilekler içeren hayırlı dualarda bulunur. Hayatta olanlar için de ebediyete göçenler için de dua eder.
Her gün beş vakit namaz ibâdetini îfâ eden her Müslüman, namazların nihayetinde selam vermeden önce yaptığı: “Rabbiğfirli ve li valideyye velil mü’minine yevme yekumü’l hisâb.” Yani: “Rabbim! Hesaba çekileceği gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla.” diye yaptığı duayı günde en az on üç defa tekrar eder. Selam verip namazdan çıkmadan önce yaptığı bu dua ile, tanıdığı tanımadığı bütün Müslümanlar için Allah’ın bağışını diler. Bu dilek, sadece hayatta olanlar için değil, ruhunu Rahmân’a imanla teslim ederek ebediyete göçenler için de yapılır. Dilerseniz Haşr Suresi’nin bu gerçeği dile getiren 10. ayetinin mealini buyurun birlikte okuyalım: “… Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma…”
Bu ayet-i kerîmelerin incelendiğinde de anlaşılacağı üzere Müslüman, yaşayan ve ölen Müslümanların tümüne dua eder ve onlar için hayır diler.
İstiğfarla (Allah'tan mağfiret dilemekle) ilgili hadîs-i şerîflerden birinin meali şöyledir: "Kim mümin erkekler ve kadınlar için istiğfarda bulunursa, Allah Teâlâ her bir mü’min ve mü’mine için kendine bir hasene (sevap) yazar."
Dünyada milyarlarca müslüman bulunduğu düşünülerek bu hadîs-i şerifte verilen müjdenin ne kadar büyük ve önemli olduğunu anlamaya çalışmak lazım. Dolayısıyla dua ve istiğfarlarımıza tüm Müslümanları dâhil etmemiz, hem kendimiz, hem de Müslümanların tamamı için ilahî rahmet ve mağfiret vesîlesidir. Bu gerçek göz ardı edilmemeli, dua ve istiğfara inanan insanların teşmili cihetine gidilmelidir.
Bunun için biz Müslümanlar, din kardeşlerimizi devamlı dualarımıza dâhil ederiz, onların da bize devamlı dua etmelerini dileriz. Kendimiz için yaptığımız dualardan çok, kardeşlerimizin bize yapacakları duaların kabule daha şâyân olacağına inanırız.
Bu gerçeğin bilincinde olan büyüklerimizin birbiriyle karşılaştıklarında dua talep ederek: “Dua buyurun” dediklerini duyarız.
26 Mart 2019 tarihinde İstanbul’da yaptığı bir konuşmada: “Biz duasını hiçbir zaman bizden esirgemeyen milletimize aşığız.” diyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu inanç ve bilinci dilegetirdiğini düşünüyoruz.
Kalbi imanlı ve dili dualı her Müslümanın kimseye kötülük dilemeyip herkesim ve her seviyedeki herkese iyi dilek ve duada bulunmasını diliyoruz.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in Taif’te kendisini taşlayıp, mübârek ayaklarını kanatanlar için beddua etmeyip: “Allahümmehdi kavmi fe innehum lâ yağlemûn.” Yani: “Allah’ım! Kavmimi hidayet et, zira onlar bilmiyorlar.” diye yaptığı duayı örnek alırız. Günahkârlara dahi beddua etmedense, düzelmeleri için dua ederiz.
İbrahim el-Atruş, mana büyüklerinden Maruf el-Kerhî ile birlikte yaşadıkları bir olayı şöyle anlatır: "Maruf el-Kerhî ile Dicle nehri üzerinde kayıkla geziyorduk. Bir grup insan, saz çalıp şarkı söyleyerek, içip eğlenerek geçti yanımızdan. Biz Maruf'a dedik ki: 'Şunlara bak Allah'a açıkça isyan içindeler. Onlara beddua edin.' dedik. Maruf el Kerhî ellerini açtı ve: 'Allah'ım! Onları, bu dünyada şen-şakrak kıldığın gibi ahirette de sevindir... ' diye niyaz etti. Biz bunu duyunca hayret içinde sorduk: 'Ama nasıl olur? Biz sizden onlar için beddua etmenizi istedik.' dediler. Maruf el Kerhî de onlara şu cevabı verdi: 'Allah onları ahirette sevindirmeye karar verirse, hepsine tevbe nasip eder, böylece hepsi iyi insan olur.'"
Dua, sırf nefsimiz için olmamalıdır. Yalnız kendimiz için dua, bir egoizmdir; yapılan duanın kabulünü engeller. Nefsimizle birlikte başkaları içinde dua ettiğimizde hayırlı bir iş yapmış, makbul bir dua etmiş olacağız. Hz. Peygamber (s.a.v.), başkaları için duayı, kendimiz için yaptığımız yakarışların Allah'a ulaşmasını gerçekleştiren unsurlar arasında saymıştır. "Hiç günah işlememiş dillerle dua edin." buyurmuştur. 'Ey Allah'ın Resûlü, hiç günah işlememiş dil olur mu?' diye sorulunca şu cevabı vermiştir: 'Birbirinize dua ederseniz şart gerçekleşir.' Sizin diliniz benim namıma yalvardığında ben günahsız bir dille dua etmiş olurum. Çünkü benim günahımdan siz sorumlu değilsiniz.'"
Kullukta kâim ve duada dâim olmanız dileğiyle sözlerimi noktalıyor, konuşmacılarımız Dr. Sayın Suat Koca ile Prof. Dr. Sayın İsrafil Babacan’ı bildirilerini sunmak üzere kürsüye davet ediyorum.”
Panel, konuşmacıların bildirilerini sunmalarıyla noktalandı.
PANELDEN GÖRÜNTÜLERPanel, saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başladı.
(Soldan sağa) Dr. Suat Koca, Dr. İbrahim Ateş ve Prof. Dr. İsrafil Babacan.
Dr. İbrahim Ateş, son yayınlanan Mikrofondan Müminlere -5-, Yaşayış (şiir) ve Toplumda Barış kitaplarını Recep Taş'a takdim etti. Dr. İbrahim Ateş, son yayınlanan Mikrofondan Müminlere -5-, Yaşayış (şiir) ve Toplumda Barış kitaplarını Fuat Tuyan'a takdim etti.
Çubuk Belediye Başkan Yardımcısı Harun Olmuş
Çubuk Müftüsü Tahsin Yazgan
Çubuk Eğitim Gönüllüleri Dernek Başkanı Hatice Erkan
Sunucu Mehtap Himmetoğlu
Protokol ve panelistler, panel sonu birarada.