Kıyamete Kadar Var Olsun Vatan
Vatan sevgisi yüreğimizi sımsıcak saran, en temiz sevgilerdendir. Vatansız millet, milletsiz vatan düşünülemez. Bir milletin; doğup büyüdüğü, toprağından suyundan yiyip içtiği, ev-bark yapıp oturduğu, camii inşa edip ibâdet ettiği yurdunu sevmesi, onu imar etmesi, müdafaa ve muhafaza etmesi en tabii hakkı ve görevidir.
İstiklâl Marşımızda;
‘Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda.
Canı, cânânı, bütün vârımı alsın da Hüdâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.’ denilen, uğrunda binlerce şehit verilmiş, içinde binlerce masum yaşayan vatanımız, şüphesiz göz nurumuz, baş tacımızdır.
Vatan edinilmiş bir toprağa düşman gözünün yan bakması bile, o vatanda yaşayan herkese savunma hakkı verir. Dinimiz, bir Müslümanın vatanı için ölmesiyle, din için ölmesini bir saymış ve vatan için ölene, şehitlik rütbesi vermiştir. Vatan topraklarını düşman istilasına karşı savunmak, bunun için askerlik eğitimi almak, nöbet beklemek, iç ve dış barışı korumak için çalışmakla beraber, gerekirse vatanını savunmak yolunda ölmek, dinî ve millî bir terbiyenin getirdiği, üstün ahlakî faziletlerdendir.
Müslüman Türk varlığını Anadolu’dan silmek için sayısız girişimlerde bulunan Haçlı düşüncesi, en son girişimini Anadolu topraklarını işgal hareketi ile başlatmıştır. Münevverlerimizin ‘yedi düvel’, ‘tek dişi kalmış canavar’ olarak isimlendirdiği işgal orduları, köy ve şehirlerimizi yakıp yıkmış, kadim şehir İstanbul’u işgal etmiş ve başkent Ankara önlerine kadar ilerlemiştir.
Asırlardır büyük emeklerle imar ve ihya ettiği bu topraklardan koparılmak ve hayat hakkı elinden alınmak istenen Anadolu insanı, izzetini ve vatanını korumak için bütün varlığını ortaya koyarak Millî Mücadeleyi başlatmıştır. Milletimizin bütün fertleri Millî Mücadeleyi omuzlayarak tarihte eşi ve benzeri görülmeyen büyük bir kahramanlık destanı yazmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle aziz vatan evlatlarının 26 Ağustos 1922 tarihinde başlattığı Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlanmıştır. Bu tarihi gün, aziz Türk milletinin destanı ve Zafer Bayramı’dır.
15 Mayıs 1919 günü Yunanlıların İzmir’e çıkarak başlattıkları işgal hareketi Sakarya Zaferi’yle durdurulmuş, düşmanın topraklarımızdan tamamen temizlenmesinin zamanı gelmiştir. Bütün varını-yoğunu ortaya koyan milletimiz, uzun ve meşakkatli hazırlıkların ardından bir varlık ve beka mücadelesine girmiştir. 26 Ağustos 1922 günü başlayan Büyük Taarruzla Yunan birlikleri büyük oranda bertaraf edilmiş, başkomutanları dahi esir alınmış ve başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın ‘Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!’ emriyle düşman 9 Eylül’de İzmir’de denize dökülmüştür. Böylece uzun yıllardır devam eden düşman taarruzu durdurulmuş, yurdumuzu işgal girişimi sonlandırılmış ve milletimiz parlak bir zafer kazanmıştır. Bu şanlı zaferimiz her yıl coşkulu törenlerle kutlanmaktadır.
Bugün, kahraman ordumuzun gücünü ve zaferini tüm dünyaya duyurduğu Büyük Taaruz’la ulaştığı zaferin 100. yıldönümünü kutlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Genç-yaşlı, kadın-erkek demeden omuz omuza vererek bu toprakları bizlere vatan kılan bütün ecdadımızın ruhları şâd, mekânları Cennet ve makamları yüce olsun.
Ecdadımızı minnet, mağfiret ve şükranla anarak sözlerimi noktalarken, sizleri ‘Kıyamete Kadar Var Olsun Vatan’ başlıklı dörtlüğümle selamlıyor, bayramınızın kutlu, yaşantınızın mutlu ve geleceğinizin umutlu olmasını diliyorum.
Bizler için bu topraklarda yatan.
Atandı, düşmana ilk kurşun atan.
Onların mirası bu cennet vatan.
Kıyamete kadar var olsun vatan.
30 Ağustos 2022
Dr. İbrahim ATEŞ
YOYAV Genel Başkanı