KURBAN YARADAN’A YAR VE YAKİN OLMA VESÎLESİDİR
Kutsal Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in müteaddid ayet-i kerîmeleriyle sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in muhtelif hadîs-i şerîflerinde beyan buyurulduğu üzere Müslümanı Yaradan’a yar ve yakin eden yollardan biri de kurban ibadetidir. Nisâba mâlik (malî miktara sahip) olan her Müslümanın îfâsı îcâb eden bu ibâdet, senede bir defa Bayram namazından sonra Kurban Bayramının ilk üç gününden birinde Allah rızası için samimiyetle usulüne uygun olarak gerçekleştirilen önemli bir ibâdet olup, sahibini saadet-i sermediyeye erdiren ve dar gelirli insanların yüzlerini güldüren islamî bir vecîbedir.
Kurban; Allah’a yakın olma, hakka, hakikate, doğruya, güzele, adalete, fazilete daima yakın olma, yakın durma ve yakın yaşamadır. Rabbimizin bize emrettiği bütün ibâdetlerin en büyük gayesi, bizi Kendisine yakın tutmak, O’na yakın yaşamak değil mi? O’nun insanlığı var kıldığı yüce gayelere yakın yaşamak da yeryüzünde varoluş gayemiz. Öyleyse kurbana yani yakınlaşmaya, Allah’ın yakınlığını idrâk etmeye ihtiyacımız var. Allah’a yakınlık; emek ister, çaba ister. Yakınlık ancak esiri olduklarımızı kurban etmekle mümkündür.
Kurban; O’nun rızasını, sevgisini kazanma, emrine uyma, O’na kul olmanın şuuruna erme, kulluk bilincini tazelemedir. İşte Kurban takvaya, takva da Allah’a ulaştırır.
Nitekim Yüce Rabbimiz hac kurbanlarından söz ederken, kurbanların aslında Allah’ı yüceltme ve O’na şükretme vesîlesi olduğunu belirttikten sonra şöyle buyurur:
“(O kurbanların) ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Fakat O’na sizin takvanız ulaşacaktır” (Hacc, 36-37).
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de… “…Öyleyse kurbanlarınızla arındırın nefislerinizi!” buyurur.
Demek ki etlerin ve akan kanın ötesinde bir şey var kurbanda. Etler ve kanlar gitmiyor yüceliklere, ‘Allah’a yönelik derin saygı ve O’na olan bağlılık, dinî duyarlılık’ idraki gidiyor. Aşkın ve ilâhî olanla yakınlıkta, şekilden ziyade öz ve niyet önemlidir.
Nitekim Allah Resulü (s.a.v.)’nün namazla, oruçla ilgili uyarılarına baktığımızda, o, ruhî derinliği kaybolmuş bir namazın zahmetten ve yorgunluktan, aynı nitelikteki bir orucun ise aç kalmaktan ibaret olduğunu bildirmektedir.
Kurban, Hz. İbrahim (a.s.) ve Hz. İsmail (a.s.)’in baba-oğul sevgisi ile Hakk’a bağlılık duygularının sınanıp kazandığı engin dünyayı yaşamadır. Öfke ile değil sevgiyle bıçağı tutmaktır, kurbanlıkla boğuşma yerine onu kutlu bir armağan gibi uğurlama, belki de kurbanlığa saygı duymadır. Yaratılana şefkat ve merhamet, temizlik, insana saygı, çevrenin korunması, israftan kaçınma bütün bu temel duyarlılıklara riayettir.
Kurban, İsmail olana sabır ve teslimiyet, İbrahim olana azim ve niyettir. Sonra da dua etmektir:
“Şüphesiz benim namazım da, diğer ibâdetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir” (En’am, 162).
Kurban, bir bayramdır aynı zamanda… Sevinçleri büyütme mevsimidir. Önce kendi kalplerimizi bir sevinç yumağı hâline getirip, sonra anne-babamızın gönüllerini alıp, çocuklarımızı, şefkat ve merhamete muhtaç öksüz ve yetimleri, yoksul ve kimsesizleri görmektir. Hasta yatağında ziyaretçi bekleyenleri sevindireceğimiz, insanî duyarlılıkları ve yardımlaşmayı öne çıkararak bütün insanlığın gözlerine sevinç taşıyacağımız müstesna zaman dilimidir.
Müslümanlar, yurt içinde ve dışında bu hayırlı hizmeti gerçekleştirmeye çalışan kuruluşlara bağışta bulunarak dünyanın dört bir yanında olan muhtaçları sevindirmeyi gelenek hâline getirmişlerdir. Bu güzel geleneği yurt içinde yaşatmaya ve yaymaya çalışan kuruluşlardan biri de kısa adı YOYAV olan Yoksullara Yardım ve Eğitim Vakfı olmuştur. Mensupları ve davasına destek veren hayırsever dostlarının kıymetli katkılarıyla devam ettirerek dar gelirli kardeşleriyle bayram sevincini paylaşan bu Vakıf, Hakk’ın rızasına ve halkın hayrına yönelik faaliyet ve hizmetleri geliştirerek gerçekleştirip, kendisi gibi hayrî hizmetlerde bulunan kuruluşlarla yarışarak geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da, Hakk’a kurbiyetle halka vuslatı hedeflemiştir. Bu yıl da himayesinde olan yoksul ailelerin en zor durumda olanlarından 62 kişiye Arefe günü birer canlı kurban vermiştir. Böylece vekâlet vererek kurban kestirmek isteyen mensuplarıyla dostlarının kurban ibâdetini îfâ etmeye katkıda bulunmanın yanında, dağıttığı kurbanlarla sevindirdiği dar gelirli kardeşlerini, kurban kestiren hayır hasenât sahibi insanlara dua edip iyi dileklerde bulunmalarına vesîle olmuştur.
Yıl içinde yaptığı çok ve çeşitli yardım faaliyetleriyle yoksul ailelerle varlıklı aileler arasında bir hayır köprüsü olduğu gibi, farklı kesimlerden insanlarla bayram sevincini paylaşarak da kardeşlik bağlarını pekiştirme ve dostluk duygularını derinleştirme cihetine gitmiştir.
Dolayısıyla kurbanı, kardeşçe kaynaşma, dostça dayanışma ve hakça paylaşma vesîlesi kılarak, bireyler arasında doğacak birlik ve beraberlik duygusunun yoğunlaşmasına yardımcı olmuştur.