Seyahat Edin Sağlık Bulun
YOYAV, 14 Ocak 2023 Cumartesi günü bursiyer öğrencilere Ocak ayı burslarının yanında 20. Dönem Hatay Milletvekili Dr. Mehmet Sılay’a bir konferans verdirerek öğrencilerin bilgilerine yeni bilgiler katma cihetine gitti.
Dr. Mehmet Sılay, “Seyahat Edin Sağlık Bulun” konulu konferansında kısaca şu cümlelere yer verdi:
“Herkes gezmeyi sever. Hiç görmediğimiz yeni ülkeleri keşfetmek, yeni insanlar tanımak insana heyecan verir.
Eğitim hayatım beni şehirden şehire, ülkeden ülkeye savurdu. Zorluklar ve yorgunluklar mutluluğu beraberinde getiriyordu.
Hocam Süheyl Ünver, Bir çocuğun okuyabilmesi için kitap, defter, yiyecek, giyecek, yatacak yer lazım, amma adam olabilmesi için mutlaka sıkıntı lazım derdi.
Suriye sınırına yakın küçük bir köyde doğdum. Kısa bir Medrese eğitiminden sonra ilkokula üçüncü sınıftan başladım. İskenderun lisesinden sonra İstanbul’a geldim.
İlk defa Boğazdan seyredilen minareli siluetiyle İstanbul Camilerine hayran oldum. İşte bu şehirde okunur bu şehirde yaşanır dedim. Cerrahpaşa Tıp fakültesini okurken Allah’ın lütfu olarak yaşayan fikir ve sanat adamlarından Nureddin Topçu, Cemil Meriç, Necip Fazıl, Muhammed Hamidullah, Ali Nihat Tarlan, tarih bilgini İsmail Hami Danışman ve Ali Fuat Başgil’i tanıdım. Kitaplarını okudum, konferanslarını-sohbetlerini dinledim ve onlara hizmet ettim elhamdülillah.
Emin Işık, Sıtkı Evren, Orhan Okay, Ezel Erverdi, Hüseyin ve Hüsrev Hatemi’ler bizlere ağabeylik yaptılar. Onların teşvikleriyle okumaya, yazmaya ve gezmeye başladım.
İhtisas için gittiğin Almanya’da yedi yıl yaşadım.
Essen Üniversitesine bağlı bir Araştırma Hastanesinde İhtisasa başladım. Önce Ruhr bölgesinden Berlin’e, Frankfurt’a sonra güneyde Bayerne, Münih ve Nürenberge ve uğur böceği Vosfogenimle günübirlik Brüksel ve Roterdama gidip gelebiliyorduk.
Sempozyum veya ziyaret için gittiğim Çevre ülkeler arasında neredeyse görmediğim kalmadı. Yılda bir kere de özel arabamızla çok özlediğimiz Türkiye’ye gidip-geldik. İçinden geçtiğimiz Avusturya, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan ve Bulgaristan’da acı-tatlı hatıralarımız oldu.
Artık Avrupa bizim için meçhul değildi. Hayranlık duyacağımız bir tarafı yoktu. Kendimizi yedi sene misafir gibi hissettik.
Yedi yıl sonra bir araba ve mesleki tıbbi aletlerle memlekete kesin dönüş yaptık.
Tuttuğum günlükleri bir yayınevine takdim ettim.
İlk gezi kitabı; “Avrupada Hilalin Çocukları” yayınlandı.
Toplam otuz beş yıl Muayenehane ve Hastanelerde hasta kabul ettik ve ameliyatlar yaptık.
Her aydın kendi yakın çevresini coğrafi ve sosyo-kültürel yapısıyla tanıması ve görme imkânı olmayanlara tanıtması şarttır.
Askerliğimi Tabip Asteğmen olarak Erzincan Ordu hastanesinde tamamladım. Erzincan’da Şarkta İslam ahlakının, İslam terbiyesinin yaşadığını gördüm. Kemah ve Eğin bizlere Allah’ın armağanıydı. Otlukbeli meydanında Fatih Sultan Mehmed’in önünden kaçarken Uzun Hasanın birlikte ricat ettiği refikine “Be hey Karamanoğlu, hanen harap ola! Benim Osmanoğluyla ne işim vardı?” dediğini duyar gibi oluyordum.
Yüreğimizi hoplatan 1983 depreminden sonra terhis olur-olmaz memleketimize döndüm.
Erzin Üzerinden İskenderun’a giderken bir çay molası verdiğimiz İssos’ta karşınıza Makedonyalı İskender’le pers Kralı Daryus çıkacaktır. Asırlardır yokluğa direnen su kemerleri sizi M.Ö. 333 ‘e taşıyacaktır.
Bir saat sonra Antakya’dayız.
Seyahatlerimizde Coğrafya dirilirken, karanlıklardan aydınlığa çıkıyoruz. Tarih de diriliyor.
711 Baharında, Cebeli Tarık’da boğazı geçen Tarık bin Ziyad’la birlikte Ceziretul Hadrayı-Her mevsim yeşil adayı gemileri yakarak seyrediyoruz.
Gaza ruhuyla çıkılan İber yarımadasından yaşadıkları Fitnetul Kübra ile sekiz asır sonra gözyaşlarıyla ayrılmak zorunda kaldılar. Tarih, zaferlerle övünmek veya mağlubiyetlerle dövünmek için değil, ders almak içindir. Bir sütun ormanı olan Kurtuba Ulu Camii bugün Katolikler eliyle Mekito-Katedral olmuş, Granada’da Elhamra müzeye dönüştürülmüş. İbret alarak geziyoruz.
Kültür ve Eğitimde nesiller mensubiyet bilinci aşılayarak yetiştirilirse aziz vatanımızı Türkendülüsya olmaktan kurtarabiliriz.
Endülüs, Sicilya ve Girit’te cami, kütüphane, medrese, Han, hamam ve vakıf eserleri yıkılmış kaybedilmiş.
İlgi alanımızı özellikle İslam Coğrafyasına teksif ediyoruz.
Sudan bizim bir parçamızmış meğer. Afrika’nın meyve sepeti Sudan, İngiliz, Amerika, İsrail ve Çin tarafından Darfurla birlikte üçe bölünüyor.
Arakan İslam Devletinin haritadaki yerini dahi bilmiyorduk.
Abdulkerim Satuk Buğra Hanın torunları üzerinde soykırım uygulanıyor.
Balkan ülkelerinde yaşayan Müslüman kardeşlerimiz için masalar oluşturuldu. Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Afganistan ve Tacikistan bizleri bekliyor.
Endülüse yaptığım gezilerin sayısını hatırlamıyorum. İki kitap çalışmam oldu. Bunlardan “Endülüs Çağırıyor” dört baskı yaptı. Ancak bir kere gidip gezdiğim Fas-Marok yahut El Memleketul Mağribiyye’de Marakeş, Fes ve Rabatı görünce “Vay dedim meğer Endülüsten önce Mağrib-i Aksa görülmeliymiş”
Ancak Buhara, Semerkant ve Hive’yi gördükten sonra sözlerimi ve düşüncelerimi bir kere daha düzeltmek zorunda kalıyordum.
Altın Silsilenin altı halkası, İmam Buhari, Maturidi, Muhammed Bahauddin Nakşibendi, siması Resûlullaha çok benzeyen yeğeni Sahabe Kusem bin Abbas ve Emir Timur ile Reğistan meydanındaki Medreseler ve firuze kubbeleriyle Semerkant bizleri bekliyor.”
Konferansın hitamında öğrenciler, sunulan ikramla birlikte burslarını alarak, yeni bilgilerle donanmış olarak salondan ayrıldılar.