Âşûrâ Gününün Düşündürdükleri
Âşûrâ Günü dolayısıyla 18 Ağustos 2021 Çar-şamba günü YOYAV Kültür Merkezinde maske, mesafe ve hijyen koşullarına uygun olarak az sayıda kişinin (31 kişi) katılımıyla bir mini program düzenlendi.
Katılanlara aşure ikramında bulunulan prog-ramın başında davetlilere hitaben bir konuşma yapan YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, duygu ve düşüncelerini şu cümlelerle dile getirdi.
“ Kıymetli kardeşlerim!
Arş-ı a’lânın gölgeleyeceği güzîde insanlardan olmamız temennisiyle âşûrâ gününüzü gönülden kutluyor, bu güzel günün ma’nâ, mahiyet ve muhtevasını müdrik olup, sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in tavsiye ve telkinlerine uygun duyarlı ve dirâyetli davranışlarla değerlendirmenizi diliyorum.
Malumunuz olduğu üzere Muharrem ayının 10. günü olan âşûrâ günü, bu yıl Ağustos ayının 18.nci (Çarşamba) gününe tevafuk etmektedir.
Âşûrâ geleneğinin tarihi çok eskidir. Hz. İbra-him (a.s.)’e Hz. Nuh (a.s.)’a hattâ Hz. Âdem (a.s.)’a kadar yükselir. Bu itibarla dinler tarihinin saygı duyduğu günler arasında âşûrâ kadar tarih boyunca uzanan ve milletler arası bir yeri bulunan hiçbir kutlu gün yoktur, denilebilir. Yani âşûrâ günü, tarih boyunca ve çeşitli milletlerce dinî yön-den kutlanagelmiş bir gündür.
Bugünün fazilet ve meziyetiyle ilgili bilgi biriki-mimizle duygu ve düşüncelerimizi, önceki yıllarda detaylı bir şekilde dile getirip açıklamalarımızı izleyen kardeşlerimizle paylaştığımız için, o hu-susları tekrar etmeyip, tarih boyunca önemli olay-larla uygulamalara sahne olan bu güzel günü bir kere daha idrâk etmenin haz ve huzuru içinde ibâdet ve tâ’atımızı arttırmanın yanında, yakın-larımız, dostlarımız ve dar gelirli kardeşlerimize ikram ve ihsanda bulunmanın toplumumuza kazandıracağı bazı güzellikleri arz ve ifade etmeye çalışacağım.
Âşûrâ günü yapılacak işin, aşure tatlısı yap-maktan ibaret olduğunu sanmak, yanlış olur. Bu-gün aşure veya herhangi bir tatlı yapıp, tanıdıklarımıza ziyafet ve fakirlere sadaka vermek de iyi olur.
Tatlı yiyip tatlı konuşmak, büyüklerimizden te-varüs ettiğimiz güzel geleneklerimizden biridir. Öte yandan insanlara iyilik ve ikramda bulunmak, insanî ilişkilerin iyileşmesinde, kardeşlik bağları-nın pekişmesinde ve dostluk duygularının derin-leşmesinde etken olan önemli unsurların önde gelenlerindendir. Zira kalplere giden yolun mide-den geçtiği malumunuzdur. Helal ve temiz kazan-cın kardeşler ve dostlarla paylaşılması kardeşliğin kıvamında ve dostluğun devamında müessir ola-cağı da bilinen bir gerçektir. Bu gerçeği bir dörtlü-ğünde dile getiren değerli düşünür, mutasavvıf ve şairimiz merhum Yunus Emre şöyle demiştir:
“Çalış, kazan, ye, yedir.
Bir gönül ele getir.
Yüz Kâbe’den yeğrektir.
Bir gönül ziyareti.”
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) âşûrâ günü ile ilgili hadîs-i şerîflerinden birinde: “Âşûrâ günü zerre kadar sadaka veren kimseye, Allah Teâlâ Uhud Dağı kadar sevap verir.” buyur-muştur.
Bu uyarıya uyan Vakfımız mensuplarıyla birlik-te 30 Eylül 2017 Cumartesi gününe tevafuk eden âşûrâ günü tertiplediğimiz toplantıda yaptığım konuşmada ifade ettiğim gibi, Müslümanların mutluluk günlerinden biri olan âşûrâ gününde üzülmelerine yol açacak hiçbir hâdisenin meyda-na gelmemesini, dünyanın dört bir yanındaki tüm Müslümanların akıllarını başlarına alıp birbirine kurşun atma cinnetinden kurtulup, bu güzel günü özlenen huzur havasının esmesine başlangıç edinme basîretini göstermelerini diliyoruz.
Buğday, bakla, nohut, fasulye, kayısı, üzüm, ceviz, fındık, fıstık, menengiç gibi farklı cins ve tattan gıda maddelerinin bir araya getirilip kayna-tılmasıyla, imrenilen ve iç açan leziz bir tatlı mey-dana getirildiği gibi, toplumdaki farklı görüş ve düşüncedeki insanların uyum ve ahenk içinde bir arada buluşup kaynaşmalarıyla huzurlu ve mutlu bir toplum oluşturulabilir. Kimse kimseye tahak-küm etmeye, tepeden bakmaya ve kendini başka-larından üstün görmeye tevessül etmez.
Bilgili ve becerikli bir şefin yönetimindeki çok sesli orkestranın çıkardığı ses gibi dinlemeye doyamayacağınız musikî nağmeler duyarsınız. Her biri kendi sesini çıkarır, başkasına başkaldır-maz.
Bunun gibi herkesin kendi işini yapıp, başkala-rına burun bükmeyen, yekdiğeri ile yardımlaşma ve dayanışma içinde olan bireylerden oluşan dost ve kardeş insanların tek yürek ve tek bilek hâline gelmeleri de, iştahla yenilen aşure tatlısının ve zevkle dinlenen orkestranın verdiği haz, huzur ve neşeyi verir.
Ancak bu tatlıyı yapacak usta bir aşçı ve bu orkestrayı yönetecek becerikli bir şef olması ge-rekir. Bu usta aşçı ile yetenekli şef bugün mevcut-tur. İnşaallah yakın bir gelecekte ikram edilecek bu aşureyi tadar ve bu orkestrayı birlikte dinleriz.
Milletçe mutlu olduğumuz böyle bir günde, 61 H. (680 M.) tarihinde Kerbela’da şehid edilen Hz. Hüseyin (r.a.)’in şehadetinin 1341. yıldönümü dolayısıyla da üzüntümüzü yineliyor, O’nu bir kere daha rahmet ve mağfiretle anarak ruhuna Fâtihalar yolluyor ve yüce Rabbimizden şefaatini niyaz ediyoruz.
Programdan Görüntüler