Yaradan'a Yaklaşma Vesilesidir Kurban
Kurban, neredeyse insanlık tarihiyle yaşıt olan bir ibâdettir. Kutsal Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in Hac Suresi’nin: “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.” mealindeki 34. ayet-i kerîmesi bu gerçeği dikkatimize getirmektedir. Kurban; Yüce Rabbimize yakınlaşmanın, verdiği nimetlere şükretmenin, Allah’ın emirlerine teslim olmanın bir göstergesidir. Kur’ân-ı Kerîm’in Hac Suresi’nin 37. ayetinde, kurbanın kanının ve etinin değil, teslimiyet ve sadakatimizin Allah’a ulaşacağı bildirilmiştir.
Peygamberimiz (s.a.v.): “Ademoğlu, kurban bayramı günlerinde Allah için kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmış olamaz.” buyruğu gereğince kurban kesen kişi, Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu ifade etmiştir. Dolayısıyla gerekli şartları taşıyanların kurban kesmeleri dinî bir vecîbedir. Binaenaleyh nisâba mâlik (malî imkânı) olan her Müslümanın kurban bayramında Allah rızası için, kurban edilmeye uygun ve elverişli olan bir hayvanı kurban etmesi dinimizin direktiflerindendir.
Kurban ibadeti, kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutarak aramızdaki sevgi ve dostluğun yaygınlaşıp pekişmesini sağlar. Gerektiğinde servetimizi paylaşabilme erdemini kazandırır. Müslümanı dünya malına tutkunluktan kurtarır.
Kurban, islamın sembollerinden ve Allah’a olan şükrün göstergelerindendir. Kurban, iki büyük peygamberle gönül bağı kurmamızı sağlayan bir vazifedir. Bu peygamberlerin ilki Hz. İbrahim (a.s.), diğeri Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir.
Kişi kurban kesmekle âdetâ, Hz. İbrahim (a.s.)’in sadakatini, samîmiyetini ve teslimiyetini hatırlayıp O’nun gibi olmaya söz vermektedir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bu önemli ibadeti hicri 2. yıldan (624) itibaren her yıl yerine getirmiş; biri ailesi, diğeri de ümmetinden kesemeyenler için olmak üzere iki kurbanı bizzat Kendisi kesmiş ve ümmetinden gücü yetenlerin de kurban kesmesini talep etmiştir. Ayrıca O, kurban keserken hayvanlara eziyet edilmemesini, kesme işinin keskin bıçakla ve hızlı yapılmasını, bıçağın hayvana gösterilmemesini istemiş, bir canın ancak Allah’ın izniyle alınabileceğinin göstergesi olarak O’nun adını anarak kurban kesilmesini tavsiye etmiştir.
Toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutan; komşuları, akrabaları, dostları birbirine kaynaştıran kurban, kişinin takvasının (samîmî dindarlığının) göstergesi olan bir ibâdettir. Yüce Allah’a karşı kulluk vazifemizi yerine getirirken insanlara ve çevreye karşı olan en temel vazifelerimizi de ihmal etmememiz gerekmektedir.
Kurbanların kesilmesi ve etlerinin pay edilmesi esnasında temizliğe son derece dikkat edilmelidir. Özellikle şehirlerde görüntü ve çevre kirliliğine sebep olunmamalı, kurbanlar, bu iş için tahsis edilen özel yerlerde kesilmelidir. Önemli bir ibâdeti yerine getirirken insanları İslam’dan ve Müslümanlardan uzaklaştıracak tutum ve davranışlardan uzak durulmalıdır.
Kurban derilerine millî bir servet nazarıyla bakılıp, onlar zayi edilmemeli ve ücretsiz olarak hayır kurumlarına veya vakıflara verilmelidir. Ayrıca kurban etlerinin tamamı bir yıllık et stoku olarak görülmemeli; misafirlere ve kesemeyen kimselere de ikram edilmelidir. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Hz. Aişe (r.anha) validemize buyurduğu üzere, evde bırakılan etlerin değil de dağıtılan etlerin kalıcı olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.
Bu inanç ve anlayışla yıllardır bazı mensuplarıyla dost ve kardeşlerinin kurbanlarını vekâleten kestirip etlerini paylaşmayı prensip edinen YOYAV, geçen yıllarda kestirdiği yüzlerce koyunu kurban ederek, önceden tespit ve davet ettiği yoksul aileleri sevindirerek birlikte bayram etmenin bahtiyarlığı içinde sevindirerek sevinmenin ve mutlu ederek mutlu olmanın huzurunu yaşamaktadır.
Böylece vekâlet vererek kurban kestirmek isteyen mensuplarıyla dostlarının kurban ibâdetini îfâ etmeye katkıda bulunmanın yanında, dağıttığı kurban etleriyle sevindirdiği dar gelirli kardeşlerine, kurban kestiren hayır hasenât sahibi insanları sevdirerek, onlar için dua edip iyi dileklerde bulunmalarına vesîle olmaktadır.
Yıl içinde yaptığı çok ve çeşitli yardım faaliyetleriyle yoksul ailelerle varlıklı aileler arasında bir hayır köprüsü olduğu gibi, farklı kesimlerden insanlara bayram sevincini paylaştırarak da kardeşlik bağlarını pekiştirme ve dostluk duygularını derinleştirme cihetine gitmektedir. Dolayısıyla kurbanı, kardeşçe kaynaşma, dostça dayanışma ve hakça paylaşma vesîlesi kılarak bireyler arasında doğacak birlik ve beraberlik duygusunun yoğunlaşmasına yardımcı olmaktadır.
Ancak bu yıl, Mart ayında başlayıp ülke genelinde yaygın hale gelen koronavirüsü (kovid-19) nedeniyle alınan önlemlerle yapılan kısıtlamalardan dolayı, geçen yıllardaki gibi Vakfın arka bahçesinde kurban kestirilememiştir. Geliştirilerek gerçekleştirilen vekâleten kurban kesme ve etlerini fakirlere dağıtma geleneğinin kesintiye uğramaması için, Vakfımızın desteğini devam ettirdiği dar gelirli ailelerden tespit ettiği en zor durumda olanlara birer canlı kurban vermeyi kararlaştırarak Arefe (30 Temmuz 2020 Perşembe) günü, bayramın 1. Günü, bağışlayanlar adına kesmeleri şartıyla 60 kişiye birer kurbanlık koyun vermiştir.
CANLI KURBAN DAĞITIMINDAN GÖRÜNTÜLER
11.08.2019 TARİHLİ KURBAN KESİM VE DAĞITIMINDAN GÖRÜNTÜLER