YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş’in ÜÇ AYLARLA İLGİLİ MESAJI
Kıymetli kardeşlerim!
Bizleri bir kere daha ‘Üç Aylar’ denilen maneviyat mevsimine erdiren ve nuranî iklimine girdiren yüce Rabbimize sonsuz hamd-ü senâlar ve bu aylarda daha fazla ibâdet ve tâ’atta bulunmamızı tavsiye ve teşvik eden sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’e sayısız salât ve selam ediyor, siz sevgili kardeşlerimi de hürmet ve muhabbetle selamlayarak sağlık ve saadette dâim olmanızı diliyorum.
Malumunuz olduğu üzere koronavirüs (kovid-19) dolayısıyla alınan kısıtlama kararlarından önceki zamanlarda, salonumuzda düzenlediğimiz sohbet toplantılarıyla, gerçekleştirdiğimiz konferans programlarında, etkinliklerimize katılan kardeşlerimize millî ve manevî konularda açıklamalarda bulunarak duygu ve düşüncelerimizi kendileriyle paylaşmakta idik.
Dolayısıyla 2020 yılının Mart ayından itibaren belirtilen türden toplantıları tertipleyemediğimizden bazı önemli hususları WhatsApp hattımızda özet olarak duyurmaya ya da aylık dergimizde yazı olarak yayınlamaya çalıştık.
Söz konusu kısıtlamalar devam ettiğinden toplantı yapamadığımız için, eşiğine geldiğimiz üç aylarla ilgili özet bilgileri de mesaj olarak siz kıymetli kardeşlerimizle paylaşmak istedik.
Allah Teâlâ, bazı zaman dilimlerini seçmiş, onlara özel değer vermiştir. Günlerden Cuma’yı, gecelerden de Kadir Gecesi’ni seçtiği gibi, aylar arasında da ‘üç aylar’ diye bilinen Recep, Şaban ve Ramazan aylarını mübârek kılmıştır. Recep ayı girdiğinde, Resûlullah (s.a.v.), üç ayları sevinçle karşılamış, “Allah’ım! Recep ve Şâban’ı bize mübârek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” diye dua etmiştir.
Bu aylarda, farz olan ibâdetler yanında, fırsat buldukça ve gücü yettikçe nâfile ibâdetlerle meşgul olmak Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetlerindendir. Ramazan haricindeki hiçbir ayı tamamen oruçlu geçirmemiş olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Recep ve Şâban aylarının bir kısmında, nâfile oruç tutmaya büyük önem vermiştir. Bu aylarda kılınacak nâfile namazlar ve Ramazan gecelerinin sünneti olan teravih, üç aylara özel nâfile ibâdetlerdendir. Ayrıca bu mübârek aylar, Müslümanların; sadaka vermek, Kur’ân-ı Kerîm okumak, dua etmek, zikretmek, salevât getirmek gibi nâfile ibâdetlere sarılarak daha çok sevap kazanmaları için bulunmaz fırsatlardır.
Recep ve Şaban ayları, içinde Müslümanların hayat kılavuzu olan Kur’ân-ı Kerîm’in indiği Ramazan ayının habercisidir.
Farz namazlar öncesinde kılınan ve kişiyi hem ruh, hem de beden olarak Allah’ın emrettiği büyük buluşmaya, yani farz namaza hazırlayan revâtib sünnetler gibi, bu iki mübârek ay da Müslümanı Ramazan ayına hazırlamaktadır.
Bu nedenle on bir ayın sultanı Ramazana hazırlanmak için bu iki ayda nâfile ya da varsa kaza oruçları tutulması, tevbe ve zikirle ruhun beslenmesi önemlidir. Bu aylarda ibâdeti ve tefekkürü, hayır ve hasenâtı artırarak Ramazân-ı şerîfte zirveye ulaşmak, Rabbimizin bizlere sunduğu bu bereketli zaman dilimini en güzel şekilde ihyâ etmek kadar güzel bir nimet olamaz.
Üç ayların fazîletine dair Hz. Peygamber (s.a.v.)’den nakledilen rivayetlerin yanı sıra dinî kültürde mübârek sayılıp kutlanan Regaib, Mi’rac, Berat ve Kadir gecelerinin bu aylarda yer alması üç aylara ayrı bir önem verilmesine vesîle olmuştur. İbâdet, dua, zikir ve hayırlı işlerle daha fazla meşgul olunarak dinî duyarlılığın daha yoğun olarak yaşanmasına zemin hazırlamıştır.
Üç aylarda yerine getirilmesi gelenek hâlini almış nâfile ibâdetlerden biri oruçtur. Ramazan ayında kasten bozulan oruçtan dolayı yerine getirilmesi gereken iki aylık kefâret orucunun, ayrıca kaza ve nâfile oruçların Receb ve Şa’ban aylarında tutularak böylece üç ayların imkânlar çerçevesinde oruçlu geçirilmesi yaygın bir anlayış hâline gelmiştir.
Üç aylarda oruç tutmanın âdet hâline gelmesinde, bu ayların fazîletine dair Hz. Peygamber (s.a.v.)’den nakledilen rivayetlerin büyük katkısı vardır. Ayrıca milletimizin Ramazan ayını dinî duyarlılık ve ibâdet yoğunluğu içinde karşılama, bedenen ve ruhen bu mübârek aya hazır olma niyetinin bu yönde etkili olduğunu da söylemek mümkündür.
Bir kere daha idrâk etme bahtiyarlığına erdiğimiz mübârek üç ayların feyiz ve fazîletinden faydalanarak rıza-i Rahmân’a erdirecek, Cemâlullâh’ı gördürecek ve Cennet-i a’lâya girdirecek duyarlı ve dirâyetli davranışlarda bulunmamız dileğiyle sözlerimi noktalarken, sizleri bu vesîleyle kaleme almış olduğum altı dörtlükten oluşan ‘Üç Aylar’ başlıklı şiirimle selamlıyor, selamet sahiline eren mutlu, müstesnâ ve mümtâz Müslümanlardan olmanızı niyaz ediyorum.
Üç aylar denilen aylar,
Gıpta edilen zamanlar.
Her yerde bayanlar, baylar,
Ermek için gün sayarlar.
Biri Recep, biri Şa’bân,
Üçüncüsü de Ramazân.
Onda indirildi Kur’ân.
Nasıl sevmez O’nu insan?
Recep, Şa’bân ve Ramazân,
Ardarda gelir her zaman.
Kadrini bil, olma nâdân.
Gayret et, feyzini kazan.
Onda geldi bize Kur’ân.
Bunu bilir her Müslüman.
Okur Ramazânda Kur’ân
Ve devam eder her zaman.
Bir gece var adı Kadir.
Bin aydan da değerlidir.
Dersen bu değer nedendir?
Kur’ân’ın inzâlindendir.
Kıymet kattı ona Kur’ân.
Müştâk ona Mümin insan.
Gelişi verir heyecan,
Hayran ona her Müslüman.