Page 9 - 4322765931-tiras-ocak-2018.compressed
P. 9

pantolonunun cebine soktu ve oradan aldığı parayı   kaydımı  yaptırabileceğimi;  Fransa’da  dil  öğrenmek
          bana verdi. Otuz lira idi bu. Teşekkür ettim, Allah’a   için en uygun yerin burası olduğunu beyan etti.
          ısmarladık deyip, kendisine iyi çalışmalar dileyerek   Denileni yaptık. Trenle bir bir buçuk saat sonra
          Harun’dan  ayrıldım.  Para  bana  biraz  az  gelmişti.   Tours’a indik. Orta Fransa’da, kralların yazlık me-
          Hem karnımı doyurmak hem de ikinci bir arkadaşla   kânlarının bulunduğu Loire vadisinin merkezidir To-
          karşılaşma  umuduyla  yurdun  kantinine  yöneldim.   urs. İki nehir arasına kurulmuştur. Şatolar diyarıdır.
          Orada da bizim Rizeli Şakir ile karşılaştım. Selam-  Alabildiğine yeşilliklerle ve bin bir türlü çiçekle dona-
          laştıktan sonra, Şakir’e de bana biraz borç verip ve-  tılmış bir şehirdir. Bu sebeple, Fransa’nın bahçesi
          remeyeceğini sordum. Hiç tereddüt etmeden “olur”   olarak anılır. Balzac burada doğmuştur. En aksan-
          dedi;    cebinden  çıkardığı  bir  miktar  parayı  bana   sız Fransızca’nın burada konuşulduğu söylenir. Bu
          uzattı.  Verdiği  parayı  kendisi  de  biraz  az  görmüş   açıdan bizim kültür ataşesi belki haklıydı. Elliye ya-
          olmalı  ki,  cümlesini  şöyle  tamamladı:  “Biraz  daha   kın Türk doktora öğrencisi buraya yönlendirilmişti.
          fazla  verebilirdim  ama  az  önce  Harun’a  otuz  lira   Birkaç ay içinde, bir taraftan Fransızcamızı geliştirir-
          verdim;  onun  için  ancak  bu  kadar  verebiliyorum,   ken bir taraftan da Fransa’yı, Fransız üniversitelerini
          bende  de  aybaşına  kadar  bana  yetecek  miktarda   ve bilim hayatını daha yakından tanımaya başladık.
          para kaldı”.                                    Doktora yapacak yer araştırırken, kültür ataşemizin
             Çok  duygulanmıştım.  Borç  aldığı  paranın   bizi Paris üniversitelerine değil de taşra üniversitele-
          tamamını,  kendisinden  borç  isteyen  başka  birine   rine yönlendirme gayret ve telkinleri, dil için Tours’a
          verebilmek… Her yiğidin harcı değildi… Benim vic-  gönderilmemizin gerçek sebebini ortaya koymuştu.
          danıma yer eden ve ömür boyu unutamayacağım     Türkiye’den gelen öğrenciler, Paris’ten, dolayısıyla
          asil bir davranıştı bu… Beni sarsmıştı… Kendime   kültür ataşeliğinden uzak olmalıydı. Böylece kendi-
          geldikten sonra, “Şakirciğim” dedim, “çok teşekkür   leri, sorunlardan uzak, daha rahat bir hayat sürme
          ederim; ben senden bu parayı almayayım; sen bun-  imkânı elde etmiş oluyorlardı. Türkiye yurt dışına,
          ları lütfen geri al ve git, Harun’a ver!”.      hem  de  burs  vererek  öğrenci  gönderiyordu  ama
             İşte  insanı  erdeme  ulaştıran  gerçek  yardım-  bu  konuda  belirlenmiş  bir  politikası  yoktu.  Yarım
          laşma  budur…  Harun’un  yaptığını  yapabilmektir,    asır  sonra  bugünde  hâlâ  –imkânların  artmasına,
          yardımlaşmada  yarışı  o  kazanmıştır.  Ve  eminim   bursların  çeşitlenmesine,  yurt  dışına  binlerce  kişi
          Harun bugün bu olayı hatırlamaz.  Çünkü o, yapılan   gönderilmesine  rağmen-  söz  konusu  politikasızlı-
          iyiliklerin unutulması gerektiğini bilen bir insandır!  ğın devam ettiğini biliyorum… Onun için Türkiye’yi,
                                *                         rahat  bilim  yapılabilir  ve  özgün  bilgi  üretilebilir  bir
             İkinci hikâye: 1968 yılında, Milli Eğitim Bakanlı-  ortam hâline getiremedik, getiremiyoruz…
          ğı’nın açtığı sınavlara girerek yurtdışı doktora bursu   Maksadım,  Fransa’daki  doktora  hayatımı
          kazanmıştım. Güneşli bir Mart günü eşimle birlikte   anlatmak değildir. Yardımlaşma ile ilgili ikinci hikâ-
          İstanbul’da  Sirkeci’den  Orient-Express’e  binerek   yemi anlatmak üzere bir girizgâh yapmak istedim.
          Paris’e gitmek üzere yola çıktık. İki gün üç gece yol-  Ancak bir iki satırla belirtmek isterim ki, ben kültür
          culuktan sonra Paris’e ulaştık. Paris’te terzilik yapan   ataşesinin telkinlerine uymayarak Paris’e geldim ve
          Çarşambalı bir aile dostumuz Cemil Bey bizi karşı-  yerleştim. Geniş bir araştırmadan sonra uluslarara-
          ladı. Ve evine götürdü. Evi Paris’in banliyölerinden   sı  çapta  meşhur  bir  danışman  hoca  buldum.  Tez
          birindeydi. Eşiyle birlikte evinde hazır giyim işi yapı-  çalışmalarıma başladım. Bütün hedefim gerçekten
          yordu.  İki gün bizi misafir ettiler. Doktora öğrencisi   gerektiği gibi bilimsel bir çalışma yapmaktı. Bursu-
          olarak  Fransa’ya  gittim  ama  orada  ne  yapacağımı   muzun  süresi  beş  yıldı.  Bir  yıla  yakın  bir  zaman,
          bilmiyordum. Sadece sınav kazanmış ve buraya gel-  Tours’da  Fransızca  öğrenimi  için  geçti.  Bir  yıl  da
          miştim. Türkiye’de hiçbir yetkili burada nasıl bir yol   Arapçamı geliştirmek üzere Tunus’a gittim. Geriye
          izleyeceğimizi  bize  bildirmemişti.  Fransızca  bilgim   kaldı üç yıl… Zaman zaman arkadaşlarımızla yap-
          okullarda  öğrendiğim  seviyede  idi.  Epeyce  gramer   tığımız  sohbetlerde,  belirlenmiş  süreye  hapsolup
          bilgisi öğrenmiştik ama konuşma becerisi yok dene-  kalarak değil, araştırmanın gereklerine uyarak ça-
          cek kadar azdı. Üçüncü gün, kendime nasıl bir yol   lışmalarımı sürdüreceğimi söylüyordum. Çok yönlü
          çizeceğim  konusunda  danışmak  üzere,  Türk  Kon-  disiplinler arası bir çalışma içindeydim. Bir taraftan
          solosluğuna gittim ve Türkiye’nin Kültür Ataşesi ile   tez çalışmalarımı sürdürürken bir taraftan da sos-
          görüştüm. Ataşe kaydımı yaptırdıktan sonra, hemen   yal ve beşerî bilimlerin muhtelif alanlarında önemli
          Tours şehrine gitmemi, orada kıdemli öğrencilerimiz-  eserleri  okuyor,  çeşitli  ilmî  ve  kültürel  etkinliklere
          den  Oktay  Beyi  bulmamı,  onun  bana  her  konuda   katılıyordum.  Beş  yılın  sonuna  doğru,  tezi  yüzde
          yardımcı  olabileceğini  söyledi.  Bir  eve  yerleştikten   doksan  beş  seviyesine  kadar  yazmıştım.  Hocam
          sonra dilimi geliştirmek üzere Institut de Touraine’e   çalışmalarımdan  son  derece  memnundu…  Çalış-

 6                                                                                                    7
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14