Page 20 - 4322765931-tiras-ocak-2018.compressed
P. 20
Dündar, Kara Budak gibi) ve başlıklar fark edile- Kitabı Ziya beye verdik. Aldı, götürdü. Bir ay
3
2
cek biçimde kalın ve renkli yazı ile yazılmış olmakla kadar yanında kaldı. Bir ay sonra getirdi:
beraber, hem başlıklar hem de metnin manzum ve - Okudum fakat bir şeye benzetemedim, için-
mensur kısımları birbirinden ayrılmaksızın verilmiş- den çıkamadım. Bunu bir kere de Rifat okusun,
tir. Kelimelerin yazımı birçok yerde tutarsız, bazı dedi.
yerlerde de yanlıştır. (Gökyay 2000; Kaçalin 2006) Bu defa kitabı bana verdiler. Bir defa okudum,
Nüsha, bir giriş ve 12 “boy”u (destanî hikâye) ihtiva iki defa okudum, anlamadım. Elhasıl belki on beş
etmektedir: defa okudum. Anlar gibi oldum.
0. Mukaddime Sonra anlayışıma göre yeniden yazmak iste-
1. Dirse Han Oğlı Buğaç Han Boyı dim. Bir kere yazdım, beğenmedim, bozdum, bir
2. Salur Kazanun İvi Yağmalanduğı Boy kere daha bir kere daha. Hülasa belki on beş defa
3. Kam Pürenün Oğlı Bamsı Beyrek Boyı yazdım. Neticede anladım ki kitap bir mukaddime,
4. Kazan Big Oğlı Uruz Bigün Tutsak Olduğı Boy bir makale ile on iki hikâyeden ibarettir. Bir de kitap
5. Duha Koca Oğlı Delü Dumrul Boyı tamamen nesir değil, içinde nazımlar da vardır.
6. Kanlı Koca Oğlı Kan Turalı Boyı Binaenaleyh nazımları nazım şeklinde yazdım.
7. Kazılık Koca Oğlı Yigenek Boyı Şu kadar var ki nazım başlarına birçok kitaplarımız-
da görüldüğü veçhile nazım denilmemiş de soyla-
8. Basat Depegözü Öldürdügi Boy ma-söyleme denilmiş.
9. Begil Oğlı Emrenün Boyı Bu kelimenin kökü soydur. Ondan bir mastar
10. Uşun Koca Oğlı Segrek Boyı yapılarak soylamak tabiri eski kitaplarımızın bir
11. Salur Kazan Tutsak Olup Oğlı Uruz Çıkarduğı takımlarında görülmektedir.
Boy Bu kelime iki manada kullanılıyor.
12.İç Oğuza Taş Oğuz Âsi Olup Beyrek Öldügi
Boy mak. 1- Tavsif etmek, yani bir şeyi etrafı ile anlat-
Dedem Korkut Kitabının Dresden Nüshası-
nın Bulunuşu: 2- Aramak.
Dede Korkut çalışmalarının Türkiye’de baş- İşte nazım yerinde kullanılan soylama birinci
langıç noktası, Kilisli Muallim Rifat’ın basıma ha- manada alınmıştır.
zırladığı eserle gerçekleşir. İlim dünyası için Dede Bence bu kelime maksada nazım kelimesin-
Korkut araştırmaları bağlamında bir milat olarak den daha uygundur. Çünkü nazım kelimesinde dizi
kabul edilen bu aşamayı, yani eserin bulunuş ve fikri var, anlatma fikri yoktur.
yayınlanış hikâyesini Kilisli Muallim Rifat anılarında Ben bu soylama kelimesini eski kitapların bir
şu şekilde anlatır: kısmında gördüm. Eskiler şiir yerinde bunu kullan-
“Harb-i Umumi içinde, Cenap Şahabettin Bey mışlar; daha sonraları deyiş tabiri kullanılmıştır.
Berlin’e kadar bir seyahat yapmış, orada İmparator Ben bu kitabı kendi keyfimce yazdım, fakat
kütüphanesinde bu kitabı görmüş, fotoğrafını aldır- ne bir harf artırdım, ne bir harf eksilttim. Benim
mış, Maarif Nezaretine vermişti. Nezaret de, (Milli işim hikâye başlarını, söz başlarını bulmak, şiir ile
Tetebbular) Encümenine gönderdi. nesri ayırmak ve bazı kelimelerin yanına işaretler
Bir toplantıda bu kitabı okuduk, faydalı gördük, koymak oldu. Muvaffak oldum mu olmadım mı
neşredilmesine karar verdik. Fakat kitap biçimsiz bilmem.
bir yazı ile yazılmıştı. Anlaşılıyordu ki müsteşrik Beyaz ettiğim nüshayı Encümene takdim et-
yazısıdır. Fazla olarak kitapta söz başı görülmüyor, tim. Azalar tedkik ettiler.
sayfanın bir ucundan öbür ucuna kadar bitişik gidi- - İyi olmuş, işte bu kadar olur, pekâlâ, matba-
yordu. Sözler, eski olduğundan maksat kolaylıkla aya verilsin, basılsın, tashihine de Rifat baksın,
anlaşılamıyordu. dediler.
Bu sebeplerden dolayı: Yalnız Ziya Bey söz istedi:
- Bu kitabı Ziya Gökalp Bey’e verelim, okusun, - Müsaade buyurun da bir de ben Rifat ile bir-
biçim versin, ona göre bastıralım, denildi. Bu sözü likte okuyayım, düşüneyim, dedi.
Ziya Bey kabul etti. Azalar bu fikri de kabul ettiler.
18 19