Page 25 - 4322765931-tiras-ocak-2018.compressed
P. 25

tarihi  araştırmacıların  ittifakıyla  H.  827  /  M.  1423   Türkiye’de  ilan  edilmesi  en  zor  şey  ciddiyet
          yılıdır.  (Bk.  Abdullah  Bakır,  “Giriş”,    Yazıcızâde  ‘Ali,  Selçuk-  ama,  burada  çok  mühim  bir  hadise  var.  Merhum
          nâme: İndeksli Tıpkıbasım, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara   Kilisli  Rif’at’ın  mesleğini,  işini  ne  kadar  ciddiye
          2014, s. 5-6.)                                  aldığını   buradan   görüyoruz.   Eksik   sayfayı
             Burada  sözü  Kilisli  Rif’at  Bilge’ye  bırakalım   tamamlıyor.  Önce  istiyor,  sonra  nazik  bir  şekilde
          ve  onu  -eski  harfli  el  yazısıyla  kaleme  aldığı-   teşekkürünü ediyor.
          mektubuyla  konuşturalım.  Böylece  hem  yazma      Ben  bir  Devlet  adamına  doktora  tezimi
          eserlerimizin  tenkitli  istinsahlarını  hazırlayan  hem   imzalamıştım böyle birazda yağlayarak bir ithafla:
          de Türkiye’ye yurt dışındaki yazma kaynaklarımızın   İşte  “siyaset  tarihinin  genç  tarihçisinden  siyasetin
          bir kopyasının getirtilmesi için çaba harcayan Kilisli   icracısına,  teşekkürlerle”  filan  diye.  Bir  teşekkür
          Rif’at  Bilge’nin  bu  yoldaki  himmeti  görünür  hâle   gelmedi.  Halbuki  Osmanlılarda  Saraya  kitap
          gelsin.                                         takdim ettiğiniz zaman hiçbir şey gelmezse bazen
             Kilisli Rif’at Bilge’nin Mektubu             birkaç  bin  kuruş  geliyor.  Ev  parası  kadar.  Zaten
             “Taksim’de Alman Enstitüsü Direktörlüğüne,   ben böyle bir şey ümit etmiyorum bu zamanda. Bu
                                                          zamanda hiç olmadı, duymadık. Ama hiç olmazsa
             Pek muhterem efendim,                        padişahtan bir “mahzuziyet-i şâhâneyi mucip oldu”
             Benim gibi bir âcizin recâsı üzerine Berlin’deki   diye, yani padişahın duygulanmasını sağladı diye
          Selçuknâme’yi  getirtmenizden  dolayı  gerek  zât-ı   bir  teşekkür  mektubu  gelirdi.  Aynı  zamanda  bu
          âlînize,  gerek  Berlin  Kütüphanesi  direktörlüğüne   teşekkürü de ediyor Kilisli Rif’at hocamız. Hakikaten
          çok teşekkür eder ve büyüklüğü, iyiliği unutamam.  enteresan bir insan.
             Nüshanın  kıymetine  gelince;  sekāmeti  yüzde   Yücel Beyin tebliğine geçmeden önce bir şeyi
          üçü geçmez. Fakat büyük bir değeri var; o da Arap   arz  etmek  istiyorum.  Bendeniz  yakın  tarihle  40
          kef’i  [    ]  ile  “Türk  kef’i”  [    ]’nin  üç  nokta  ile  tefrik   sene kadar ilgilendim. 40’ıncı seneyi beklemeden
          edilmiş  olmasındadır.  Bizdeki  nüshalar  ise  daha   muallimlikten  yaş  haddinden  emekli  oldum,  ama
          sekāmetlidir.  1390  [nüshası]ndaki  sekāmet  yüzde   yakın tarihten de epey bir kişi tanırım. İnsan tanımak
          onu bulur. 1391’deki sekāmet ise yüzde onu geçer.   ilk vazifemiz, hele de iyileri tanımak. Çünkü onlarla
          1392  [nüshası]ndaki  sekāmet  ise  yüzde  beşe   beraber yaşıyoruz. Yahya Kemal’in dediği gibi hem
          yakındır. Şu kadar var ki bu kef’in tefriki cihetinde   rahmetli olanlari hem berhayat olanları.
          bazen hatalar da vardır.                            Fakat birçok insanın kötü günlerine dair bilgiler
             Nüshanın  sonunda  tarih  yoksa  da  herhâlde   de buldum. İsim vermeyeceğim. Birisi için öldükten
          yazılışı 900 senesini geçmez.                   sonra  Yahya  Kemal  diyor  ki,  “Dünya  büyük  bir
             Sözün  cereyanına  bakarak  mütalaa  ederken   namussuzdan  kurtuldu.”  Aman  üstat,  “üsküru
          yalnız  bir  yaprak  noksana  vâkıf  oldum  ve   mevtaküm bi’l-hayr” buyrulmuştur. “Geçin efendim.
          zannederim  ki  başka  yoktur.  O  da  129  ile  130   Sağlığında  söyleyemedik,  bari  öldükten  sonra
          arasındaki yapraktır.                           söyleyelim.” diyor.
             Bu  yaprağı  muhterem  Profesör  Houtsma’nın     Yaşayan  insanların  dostu  olur,  düşmanı  olur.
          bastırmış  olduğu  nüshadan  yazdım  ve  Saray   Ben,  Merhum  Kilisli  Rif’at  hakkında  aleyhte  tek
          nüshasıyla   da   mukabele   ederek   farklarını   bir kelimeye rastlamadım. Hakkında da çok güzel
          gösterdim.  Kabul  buyurulur  da  Mezkûr  yaprak   yazılar yazıldı.
          yerine  konulursa  bunu  kendim  için  bir  şeref
          addederim.
             Bâkî saygılarımı sunarım efendim.
             F3i 13 Mart, sene 1926.
             Edebiyat Fakültesi Arapça Muallimi
             Kilisli Muallim Rif’at
             Panel Yöneticisi: Aklıma eski öğretmenlerden
          birinin  bir  esprisi  geldi.  Öğretmenimiz  hiç  eser
          yazmamış  ama  bir  iki  esprisi  piyasada  geziyor.
          Bir  tanesi  şu,  demiş  ki  bir  gün:  “Tanzimat  ilan
          ettik  olmadı,  iki  defa  meşrutiyet  ilan  ettik  yine
          kurtulamadık.  Bir  defa  Cumhuriyet  ilan  ettik  yine
          şikâyetlerimiz  bitmedi,  bir  de  ciddiyet  ilan  etmeyi
          denesek.”
                                                             Dr. İbrahim Ateş, Yusuf Turan Günaydın’a bir buket takdim etti.

 22                                                                                                  23
   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30