Baba-Oğul Timurtaşlar YOYAV’da Rahmetle Yâd Edildiler
Kilis’in yetiştirdiği değerli, dirâyetli ve duyarlı bilginlerden olup, 15 Mayıs 1964’te vefat eden Kilis Tarihçisi merhum Kadri Timurtaş ile oğlu ve 4 Temmuz 1982’de vefat eden merhum Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş’ın ruhlarına rahmet dilemek ve hâtıralarını hâfızalara nakşetmek amacıyla 4 Mayıs 2019 Cumartesi günü “Baba-Oğul Timurtaşlar” konulu bir panel düzenlendi. Bazı ilim ve fikir ehli vefakâr insanlarla, çok sayıda Kilislinin katılımıyla gerçekleştirilen panel, merhumların dostlarıyla, sevenlerinin memnuniyetini mucip olmanın yanında, minnet, mağfiret ve şükranla yâd edilerek ruhlarına rahmet niyazında bulunmaya vesîle oldu.
Panele katılanlar arasında 20. Dönem Adana Milletvekili Dr. İ. Ertan Yülek, 21 ve 22. Dönem Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal, MEB Emekli Özlük İşleri Genel Müdürü Sıtkı Dalkılıç, VGM Emekli Genel Müdür Yardımcısı Ruşen Balta, TC Merkez Bankası Emekli Genel Müdür Yardımcısı Adnan Şahin de vardı.
Panel dolayısıyla YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş’e TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop ile Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal birer başarı ve iyi dilek mesajı gönderdiler. TBMM Başkanı Prof. Dr. Sayın Mustafa Şentop mesajında şu cümlelere yer verdi:
“Dr. İbrahim Ateş
YOYAV Genel Başkanı
Kilis tarihçisi Kadri Timurtaş ile oğlu Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş’ı anmak amacıyla düzenlediğiniz panele nazik davetiniz için teşekkür ederim.
Daha önceden planlanmış programlarım nedeniyle aranızda olamıyorum.
Bu vesile ile merhumları rahmetle anıyor, panele katılan tüm misafirlere selam ve sevgilerimi iletiyorum.
Prof. Dr. Mustafa Şentop
TBMM Başkanı”
Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başlayıp, Emekli İl Müftüsü Muslihiddin Kartal’ın okuduğu Kur’ân-ı Kerîm tilâvetiyle devam eden panelde değerli düşünceler dile getirildi. TRT Program Yapımcısı ve Sunucusu Yasemin Aras’ın sunumuyla gerçekleştirilen panelin açış konuşmasını yapan YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş’ten sonra paneli yönetmek üzere kürsüye gelen MEB Emekli Müsteşar Yardımcısı Mehmet Temel merhumlara rahmet ve mağfiret dileğinde bulundu ve YOYAV’a şükranlarını ileterek din ve devlet büyükleriyle ebediyete intikal eden ilim ve irfan ehlini anma toplantılarını tertipleyerek, gösterdiği vefakâr yaklaşımları ile takdire şâyân olan hizmetlerinden övgü ile söz etti.
Panelde Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Ali Birinci “Kilis Tarihçisi Kadri Bey”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Emekli Dekanı Prof. Dr. Mustafa Özkan “Faruk Kadri Timurtaş ve Yaşayan Türkçe”, İnönü Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yalvaç “Hocam Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş” konulu birer bildiri sundular.
Panelin hitamında, merhumlara ithafen okunan hatm-i şerîflerin sevabını ruhlarına armağan eden YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, ruhlarının şâd, mekânlarının cennet ve makamlarının yüce olması niyazında bulundu. Panel sonrası konuşmacılarla panelistlere birer şükran belgesi ile YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş’in “Mikrofondan Müminlere” adlı üç ciltlik eserinden birer paket ile Prof. Dr. Mustafa Özkan’ın dört eserinden oluşan birer paket kitap takdim edildi.
Panel, davetlilere sunulan ikramın alınmasıyla noktalandı.
Panelin açış konuşmasını yapan YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş şunları söyledi:
Sayın milletvekillerim, sayın müşteşarım, değerli akademisyenler, kıymetli konuklar, sevgili kardeşlerim!
Kültür Kenti Kilis’in yetiştirdiği büyük bilginlerden tarihçi, avukat Kadri Timurtaş ile oğlu Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş’ı minnet, mağfiret ve şükranla anıp, anılarını anlatıp aktarmak amacıyla düzenlediğimiz “Baba-Oğul Timurtaşlar” paneline teşrif ederek bizimle birlikte olma incelik ve yüceliğini gösteren güzîde heyetinizi gönülden ve samîmî duygularımızla selamlıyor, andığınız gibi anılmanız temennisiyle sözlerime başlarken, uzaktan ve yakından buraya gelmek için attığınız adımların, Kâbe yolunda atılan adımlar gibi rıza-i ilahî ile ödüllendirilmesini niyaz ediyorum.
İlmî, idarî, iktisadî, içtimaî, askerî ve benzeri alanlarda ispat-ı vücut ederek yurdumuzun yücelmesine ve insanımızın ilerlemesine katkıda bulunan değerli ve duyarlı insanları, ebediyete intikallerinden sonra minnet, mağfiret ve şükranla anmayı, yerine getirilmesi gereken bir görev kabul eden YOYAV, bu güne kadar birçok mana büyüğü ile ilim ve irfan ehlini hürmet ve muhabbetle anarak, ruhlarına rahmet niyazında bulundu. Bu cümleden olarak bu gün siz kıymetli konuklarıyla birlikte iki değerli büyüğünü anmaktadır.
Bilgi ve bulgularıyla bizlere ışık tutan ve ufkumuzu aydınlatan bilginlerimizle, din ve devlet büyüklerimize hürmet, muhabbet ve vefa borçluyuz. Kaydettiğimiz gelişmelerle ulaştığımız seviyeye, onları izleyip açtıkları çığırdan giderek ulaştığımızın idraki içinde olan biz YOYAV’lılar, onlara medyûn-u şükrân olduğumuzun bilinciyle ruhlarına rahmet dilemekteyiz.
Malumunuz olduğu üzere ashâb-ı kirâmdan baba ve oğul ikisi de sahabî olanlar birlikte anıldığında veya yazıldığında, “radıyallâhu anhümâ” yani “Allah o ikisinden râzı olsun” denir. Tâbi’în ve daha sonraki dönemlerdeki baba oğul birlikte anılınca da “rahimehumallah” yani “Allah o ikisine rahmet etsin” denilerek ikisine birlikte dua edilir. Biz de Avukat Kadri Timurtaş ile oğlu Faruk Kadri Timurtaş da âlim, sâlih ve fâzıl kimseler oldukları için, ikisini birlikte anma programı düzenledik ve ikisine birlikte dua ederek “Allah onlara rahmet etsin” diyoruz.
Değerli konuklar!
İnsan için uğrunda yorulmaya değer en yüce uğraş, helâl rızık peşinde koşarak karnını doyurduğu gibi, doğru bilginin peşine düşerek de ruhunu doyurmaktır. İlim tahsil etmekten daha değerli bir çaba, âlim olmaktan daha şerefli bir makam düşünülebilir mi? Bilginin aydınlığına sırtını dönen insan, huzur bulabilir mi? Bu yüzden Hz. Peygamber (s.a.v.) bizleri şöyle uyarır: “Ya bilen, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da seven (ilmi destekleyen) ol. Beşincisi olma, helâk olursun!”
Malumunuz olduğu üzere Asr-ı Saadet’ten bu yana dünyanın dört bir köşesine adalet, merhamet, barış ve güven taşıyan İslam medeniyeti bir ilim medeniyetidir. Zira İslam, yeryüzünde emâneti yüklenen insanoğluna, düşünmeyi, bilgi üretmeyi, hakikati öğrenerek kendisini ve toplumunu geliştirmeyi emreder.
Böyle bir dinin mensupları olarak Müslümanlar, tarih boyunca “Bilenle bilmeyenin bir olmayacağını” açıkça belirten Kur’ân-ı Kerîm’den aldıkları ilhamla yaşadıkları bütün coğrafyalarda ilmin öncüsü olmuşlardır. Tefsir, hadis, fıkıh, kelam gibi ilimlerin yanı sıra başta fizik ve astronomi olmak üzere, tıp, cebir, kimya ve hendese gibi alanlarda çığır açan adımlar atmışlardır. İman ettikleri dinin sarsılmaz ilkeleri ile yaşadıkları kâinatın muhteşem kuralları arasında dâhîce bağ kurmuşlardır. Fizikle metafiziği, bilgiyle hikmeti buluşturarak insanı dünyada salâha, ahirette felâha sevk edecek bir yolun takipçileri olmuşlardır. Asırlara mührünü vuran nice şaheser kaleme almışlar, ürettikleri bilgi ve yaptıkları icatlarla hem kendi çağlarını, hem de sonraki yüzyılları aydınlatmışlardır.
Bugün oldukça zor dönemler yaşayan İslam dünyası, bilgiyi ihmal etmenin ve cehâlete râzı olmanın bedelini hepimizin yüreğini sızlatan acılar yaşayarak ödemektedir. Bu alandaki geç kalmışlığımızı sonlandırmak, huzurlu ve güvenli bir gelecek inşa etmek ancak bilgiye sahip olmakla mümkündür.
Bilgi öyle bir güçtür ki, ona sahip olan iyi niyetliyse insanlığın önünde şifa kapıları açarken, kötü niyetliyse milyonları yok eden öldürücü bir teknolojiye dönüşebilir. O halde, Müslümanlar olarak bize düşen vazife, ilmin değerini bilmek ve bilginin iyilik üretmesi için “ilim ahlakını” çağımıza anlatmaktır. İmanımızın ve tarihimizin bize yüklediği sorumluluğu idrâk etmeli, okuyan, tefekkür eden, araştıran, öğrenmek için sâhih kaynaklara müracaat eden bir toplum olmalıyız. Boş geçirilecek bir saniyemizin bile olmadığını görerek, yarınlarımızı maddî ve manevî her türlü yıkımdan korumak için bilgiye sarılmalıyız. Gözümüzün nuru yavrularımızı medeniyetimizin öncüleri ile tanıştırmalı, modern ilimlerin ve teknolojik buluşların temelini asırlar önce Müslüman ilim insanlarının attığını onlara öğretmeliyiz. Bilgi ve tecrübelerini, akıl ve emeklerini insanlığın hayrına kullanan bu öncü şahsiyetleri gençlerimize model olarak sunmalıyız.
Bunun için biz, ebediyete göçen bilginlerimizi anıp, anlatmaya özen gösteriyoruz. Böylece hâtıralarını yâd ve ruhlarını şâd etmenin yanında, yaptıklarını yansıtarak benzeri bilginlerin yetiştirilmesini teşvik ve temin etmeyi hedeflemekteyiz.
Bu hedefin gerçekleştirilmesine katkıda bulunacağına inandığımız kıymetli katılımınızla gayretimizi kamçılayan, gücümüze güç katan ve davamıza destek veren güzîde heyetinize şükranlarımızı sunuyor, bir araya gelmemize vesîle olan baba oğul Timurtaşların, ruhlarının şâd, mekânlarının cennet ve makamlarının yüce olmasını niyaz ediyor, yüce heyetinizi bugün için yazmış olduğum iki dörtlükle selamlamak istiyorum.
Baba oğul Timurtaş,
Oldular bilgide baş.
Sende çalış ve uğraş.
İlmen onlara ulaş.
Olmak istersen bir baş,
Taş üstüne koy bir taş.
Devam et engeli aş.
Yol al, amaca ulaş.”
Panel yöneticisiyle panelistlerin konuşmaları deşifre edilerek daha sonra okuyucularımızın tetkikine takdim edileceğini bildirir, panelin gerçekleştirilmesine katkıda bulunan panelistlerle katılımcılara şükranlarımızı sunarız.
PANELDEN GÖRÜNTÜLER
Sunucu Yasemin Aras
Muslihiddin Kartal
PANELİSTLERE ŞÜKRAN BELGESİ TAKDİMİ
Mehmet Temel
Prof. Dr. Ali Birinci
Prof. Dr. Mustafa Özkan
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yalvaç
Muslihiddin Kartal
Yasemin Aras
(Soldan sağa) Yasemin Aras, Prof. Dr. Ali Birinci, Muslihiddin Kartal, Prof. Dr. Mustafa Özkan, Dr. İbrahim Ateş, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yalvaç ve Mehmet Temel panel sonu birarada.
İKRAMDAN GÖRÜNTÜLER