19 MAYIS: KURTULUŞA GİDEN YOL
Milletimizin medâr-ı iftihârı olan milli bayramlarımızdan biri de "19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı"dır. Bu bayramın kutlanmasına dayanak teşkil eden 19 Mayıs 1919 tarihi, Türk tarihinin önemli köşe taşlarından biridir. Birinci Dünya Savaşı sonucunda yurdumuzun büyük bir bölümü işgal edilmiş ve işgal kuvvetleri, başta Yunanlılar olmak üzere işgal ettikleri yerlerde halka büyük bir zülüm ve baskı uygulamışlardı. Anadolu'nun büyük bir bölümünü elegeçiren işgalcilerin baskı ve zulümlerine maruz kalan halkın feryat ve çığlıkları gerek yurtiçinde ve gerekse yurtdışında yankılanır olmuştu. Halkın bu feryadına yurtdışından hiçbir tepki gelmediği gibi işgali destekleyici mahiyette bir tutum takınılmıştı. Ülkenin içine düştüğü bu durum karşısında çare arayışlarına giren Osmanlı münevverleri, gizli gizli yaptıkları görüşmeler neticesinde ülkenin her tarafından yükselen feryatları dindirmenin ve işgalden kurtulmanın yegâne yolunun Anadolu'dan başlatılacak bir kurtuluş hareketiyle olacağı kanaatine varmışlardı. Bu kanaate sahip olanların başında gelen Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu'ya geçerek kurtuluş harekâtını başlatmak için zemin oluşturmaya çalışmış ve bunda da muvaffak olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmıştır. Dolayısıyla 19 Mayıs 1919, asırlardır hür yaşamış Türk milletinin -kısa süreli de olsa- esarete maruz bırakılmasına isyan edişinin ve kurtuluşa giden yolun ilk basamağını oluşturmaktadır. Bu sürecin sonucunda Anadolu, işgalden ve düşmanın verdiği ızdıraptan kurtulmuş, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyetin ilanı ile yepyeni bir devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş ve şu anda da bu devlet, dünyanın saygın devletleri arasında yerini almıştır. Bu günlere gelmenin kolay olmadığı tarihî kaynaklara bakıldığında görülecektir. Bir daha o günlerin ızdırabını yaşamamak için uyanık olmamızı hatırlatacak bir mahiyet arz eden 19 Mayıs günü, 20.06.1938 tarih ve 3466 sayılı kanunla Gençlik ve Spor Bayramı olarak kabul edilmiştir. 1981 yılında ise, çıkarılan yeni bir kanunla "Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı" olarak değiştirilmiştir. Her yıl olduğu gibi bu yıl da yurt genelinde düzenlenen tören ve toplantılarla coşkulu bir şekilde kutlanan bu bayram, YOYAV tarafından da anlamlı bir programla kutlanmıştır. 19 Mayıs 2010 Çarşamba günü saat 11.00'de YOYAV Kültür Merkezinde düzenlenen programa YOYAV'dan burs alan gençler davet edilerek, programa katılan gençler, ülkemizin bugünlere gelişinde hangi süreçlerden geçtiği konularında bilgilendirilmiş ve sevinçlerinin ikiye katlanması için Mayıs ayı bursları da bugün verilmiştir. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan kutlama programında günün anlam ve önemini dile getiren ve gençleri geçmişten ders alarak uyanık ve bilgili olmaya davet ederek yönlendirici bilgiler veren YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, yaptığı kısa konuşmada şu cümlelere yer vermiştir: “Sevgili gençler, kıymetli konuklar, basınımızın değerli temsilcileri! Millî mefâhirimizden olan “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” dolayısıyla düzenlediğimiz bu toplantıda sizlerle biraraya gelmenin sevinç ve saadeti içinde bayramınızı en içten ve samîmî duygularımızla kutlayarak hepinize güzel günler ve mutlu yarınlar diliyorum. Gençler toplumların geleceğidir. Toplumlar, kendi değerlerine sahip çıkabilecek fertler yetiştirmek ve böylece geleceklerini garanti altına almak mecburiyetindedirler. Aksi takdirde, tarihin derinliklerine gömülmekten kurtulmaları bir hayli güçtür. Tarih bunun canlı misalleriyle doludur. Hz. Peygamber, İslâmiyetin ilk yıllarında en büyük desteği genç nesilden almıştır. Hz. Ali, Abdurrahman b. Avf, Musab b. Umeyr ve daha niceleri, yaşları henüz 20'nin üzerine çıkmadığı bir dönemde, İslâm davasına gönül verip onun kolu kanadı olmuşlardı. Hz. Peygamber, Muaz b. Cebel'i 21 yaşında iken Yemen'e büyük sorumluluk gerektiren bir görevle, öğretmenlik yapmak ve hukukî meselelere bakmak için göndermiş, böylelikle onun bilgisine ve ahlakına olan güvenini ortaya koymuştur. Sevgili gençler! Hayatımızda her yaşın farklı farklı güzellikleri vardır. Ancak gençlik çağının güzellikleri bambaşkadır. Bundan dolayı gençlik günleri hep özlenir. Bir Arap şairi; "Ah o gençlik, bir gün geri dönse de ihtiyarlığın bana neler ettiğini birbir anlatsam" diyerek özlemini dile getirir. Ne yazık ki ömürden gidenin geri gelmesi artık mümkün değildir. Akıllı insan gençliğinin bitip tükendiğini her an görmeli, onun kıymetini bilmeli ve gençliğini sonradan pişman olmayacağı şekilde geçirmeye gayret etmelidir. Huzur ve mutluluk arayan genç nesillerin; enerjilerini, çeşitli çevrelerin etkisiyle toplumun onaylamadığı davranışlarda bulunarak heba ettikleri görülmektedir. Gençler arasında yaygınlaşan uyuşturucu ve alkol kullanımı; satanizm, anarşizm gibi sapık akımlardan etkilenenlerin sayısının artması; özellikle kentlerde yaşayan gençler arasında suç işleme oranının çoğalması herkesi derinden düşündürmektedir. Unutmayalım ki dinimiz İslâm, gençlerin yetiştirilmeleri, sorunlarının anlayış ve hoşgörü ile çözümlenmesi hususlarında ebeveynlere ve topluma büyük sorumluluklar yüklemektedir. Yüce Allah'ın bizlere tertemiz olarak emanet ettiği gençlerimizi modern çağın yetimleri ve yalnızları haline getirmeyelim. Anne-babasız, yetim, öksüz, kimsesiz kalmış çocuklarımızın da ilgiye ve şefkate muhtaç, bizlere de birer emanet olduklarını unutmayalım. O tertemiz kalpleri İslam'ın, millî ve manevî değerlerimizin bereketli ve feyizli ellerine teslim edelim. Kendine, dinine ve milletine hatta tüm insanlığa yararlı bir fert olarak yetiştirmeye çalışalım. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi noktalarken, bir kere daha idrak etme bahtiyarlığına erdiğimiz bu bayramı bizlere armağan eden Atatürk’ü minnet ve mağfiretle anıyor, ruhunun şâd, mekânının cennet ve makamının yüce olmasını niyaz ediyorum.” Dr. Ateş’ten sonra kürsüye gelen Faruk Oray’ın yazıp okuduğu “19 Mayıslarda Samsun ve Ata” başlıklı şiiri törene renk kattı.
Dr. İbrahim Ateş, YOYAV Genel Başkan Yard. Edip Geyik ve Şair Faruk Oray burs alan öğrencilerle birlikte.