29.Hizmet Sezonu Başlatıldı Yolumuz Kur’ân Yoludur
12 Aralık 2016 tarihinde yani bundan 72 gün sonra 28 yaşını doldurup 29 yaşına girecek olan YOYAV, bilgi ve beceri kurslarının 55. dönemi ile 29. hizmet sezonunu, bazı devlet büyükleri ve kardeş kuruluşların başkanları ile çok sayıda davetlinin katılımıyla 1 Ekim 2016 Cumartesi günü düzenlediği görkemli bir törenle başlattı.
28 yıl önce yardımı yaymak, yoksulu saymak ve gafili aymak amacıyla 12 hayırsever ve hamiyetperverin girişimi ile kurulup, bugüne kadar on binlerce yoksulun bacasını tüttüren, bir o kadar insana ilim irfan öğreten ve binlerce fakir öğrenciye burs veren bu güzîde kuruluş, tarihî vakıf anlayışını günümüze yansıtmış ve çağdaş vakıfçılığın öncülerinden olmuştur.
Devletin yanında, milletin emrinde ve yoksulun hizmetinde olmayı ilke edinen bu vakıf, yıllardır yürüte geldiği hayrî, sosyal ve kültürel hizmetleri her yıl 1 Ekim’de başlatıp 30 Haziran’da noktaladığı 9 aylık hizmet sezonlarında önceden belirlediği aylık programlar doğrultusunda gerçekleştirmenin gayreti içinde olmuştur.
Millet ve memleket yararına olan çok ve çeşitli çalışmalara sahne olan bu hizmet sezonlarının 29.su ile binlerce insanın ilim-irfan edinmesine imkân sağlayan bilgi ve beceri kurslarının 55.sinin açılışı 1 Ekim 2016 Cumartesi günü gerçekleştirildi.
Törene katılanlar arasında Kilis Milletvekili Hilmi Dülger, 20. Dönem Adana Milletvekili Dr. İ. Ertan Yülek, 24. Dönem Ankara Milletvekili Ülker Güzel, 21 ve 22. Dönem Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal, 22. Dönem Kilis Milletvekili Veli Kaya, Gaziantep Eski Senatörü Selahattin Çolakoğlu, MEB Emekli Müsteşar Yardımcısı Mehmet Temel, Çankaya Başkent Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Fikret Selamoğlu, Emekli Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Gürcan Yülek, Çırak Eğitim ve Öğretim Vakfı Başkanı İbrahim Karakoç, Kırşehir Dernekler Federasyonu Kadın Kolları Başkanı Nermin Hendek, Özel Çağrı Okulları Kurucu Müdürü Nuran Altunbaş, Tüm Bağ-Kur Emeklileri Derneği Başkanı Ali Kılıç, 06 İbra Tur Sahibi Seyid Ali Dosdoğru, Diyanet Vakfı Eski Genel Müdürlerinden Ahmet Uzunoğlu, YOYAV Mütevelli Heyet Üyelerinden Nurçin Sayan, A. Naci Öz ve M. Yahya Efe ve YOYAV Onur Kurulu Üyelerinden Yücel Mutlu da vardı.
Tören dolayısıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş’e başarı ve iyi dilek mesajı gönderdi.
Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başlayan törende YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, Çırak Eğitim ve Öğretim Vakfı Başkanı İbrahim Karakoç, Çankaya Başkent Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Fikret Selamoğlu, 24. Dönem Ankara Milletvekili Ülker Güzel ve Kilis Milletvekili Hilmi Dülger birer konuşma yaparak YOYAV’ın yıllardır yürütegeldiği hayrî, sosyal ve kültürel hizmetleriyle eğitim faaliyetlerinden övgü ile söz ederek, başarılı çalışmalarının devamını dilediler.
Dr. Ateş, özetle şunları söyledi:
“Kur’ânî hayatı yaşamanın gayret ve kararlılığı içinde olduklarına inandığım kıymetli konuklar, dinimizin direktifleri doğrultusunda davranışlarını dizayn etmelerini dilediğim değerli dostlar, bilgi ile beyin bilemeyi ve ilgi ile iyilik dilemeyi ilke edinmelerini temennî ettiğim sevgili kardeşlerim, basınımızın güzîde temsilcileri!
Yurdumuzun yücelmesi ve insanımızın ilerlemesi yolunda attığımız ilmî ve içtimaî adımlardan birinde daha sizlerle bir araya gelmenin sevinç ve saadeti içinde seçkin heyetinizi sevgi ve saygı ile selamlıyor, şerefli varlığınızla törenimizi taçlandırmanızın haz ve huzûru içinde hepinize hürmet ve muhabbetlerimizi arz ederek hoş geldiniz diyorum.
Bugün başlayıp 30 Haziran 2017 tarihinde sona erecek olan 29. Hizmet sezonumuzun daha çok ve çeşitli hizmetlere sahne olması temennisiyle sözlerime başlarken, bu sezonun içereceği 55 ve 56. Dönem bilgi ve beceri kurslarımızın yeni ve yararlı bilgiler edinmeye vesîle olmasını diliyorum.
3 ay dinlenip yeterli enerjiyi edinerek taze bir azim ve gayretle yeni bir hizmet sezonunu başlattığımız böylesine anlamlı ve önemli bir günde sizleri yanımızda görmek, gayretimizi kamçılamakta ve mutluluğumuzu arttırmaktadır. Değerli desteğinizin devamına ve gerçekleştireceğimiz hayırlı hizmetlerin kıvamına vesîle olacağına inandığımız bu birliktelik, dostluğumuzun gereği, dayanışmamızın direği ve gücümüzün bileğidir.
Bu dilek ve bilekle 28 yıldır hedeflediği hayırlı hizmetler ve faydalı faaliyetlerle devletin yanında, milletin emrinde ve yoksulun hizmetinde olan YOYAV, tarihî vakıf anlayışını günümüze yansıtıp yaşatmanın yanında, çağdaş vakıfçılığın öncülerinden oldu. Dayanışmayı düstur, paylaşmayı prensip ve çalışmayı ilke edinerek çevresindeki yoksullarla dar gelirlilere desteğini devam ettirdi. Darda kalana dost, yolda kalana yoldaş ve aç kalana arkadaş oldu.
Öte yandan yıllardır yürüte geldiği burs ve kurs hizmetleri ile ülke eğitimine önemli katkılarda bulundu. Burs verdiği öğrencilerin öğrenimlerini sürdürmelerine, düzenlediği bilgi ve beceri kurslarına katılan yetişkinlerin de yeni ve yararlı bilgiler edinmelerine imkân sağladı. Özellikle Kur’ân-ı Kerîm’i tecvid kurallarına uygun olarak doğru ve düzgün okuyup içeriğini öğrenme yolunda, örnek alınması gereken ve takdire şâyân olan güzel bir çığır açtı. Böylece Kur’ânî hayatı kavrama, yaşama ve yayma yolunda tüm mensupları ile dostlarına övünç vesîlesi ve alın akı olacak nitelikte başarılı adımlar attı.
Bu vesîle ile bugün bir kere daha arz ve ifade etmek isterim ki, Müslümanın hayatı Kur’ânî hayat olmalıdır. Rotası, rehberi ve refîki Kur’ân olmalıdır. Kur’ân evinden, elinden, dilinden ve hayatından eksik olmamalıdır. Hayatını Kur’ânî kurallara göre düzenlemeli, davranışlarını Kur’ân’ın direktifleri doğrultusunda dizayn etmelidir.
Bunun için Kur’ân’ı okumalı, anlamalı, derinliğine dalmalı, içeriğini öğrenmeli, emirlerini duymalı ve uyarılarına uymalıdır. İlk işi, O’nun ilk emrine uymak olmalıdır. Okuyan, öğrenen ve öğrendiğini uygulayan insan olmalıdır. Ömür boyu okumayı ilke edinmeli, her faydalı şeyi okumalı ama, ilk okuyacağı kitap Kur’ân olmalıdır.
Okumakla da kalmamalı, her gün Kur’ân-ı Kerîm’den birkaç ayet ezberleyerek kafasını ve kalbini Kur’ân’ın nuruyla aydınlatmanın gayreti içinde olmalıdır.
Burada yeri gelmişken arz etmek isterim ki, ben, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın millî ve manevî konularda dile getirdiği dâhiyâne düşüncelerle, yaptığı yönlendirici ve yüreklendirici uyarıları hayranlıkla takip etmekteyim. Bu cümleden olarak 4 Mayıs 2015 tarihinde bir parti liderinin eleştirisine verdiği cevabî konuşmasında söylediği: “Ben, Kur’ân’la büyüdüm, Kur’ân’la yaşıyorum.” sözünü alkışlıyor ve takdir ediyorum.
Her Müslüman, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in: “Kalbinde Kur’ân’dan herhangi bir eser bulunmayan kimse, tıpkı harâbe bir eve benzer.” şeklindeki uyarısını unutmamalıdır. Kalbin nuru iman, cilası Kur’ân olduğunu çok iyi bilmeli ve onları edinmenin gayreti içinde olmalıdır. Kalbini karartacak, kararsızlaştıracak ve katılaştıracak karaktersizliklerle gafletlerden kaçınmalıdır. Nazargâh-ı İlahî olan kalbini, isyan ve nisyandan korumak için, Kur’ân-ı Kerîm’i okumaya devam etmelidir. Bu bakımdan aşağıda meali arz edilen hadîs-i şerîfi devamlı göz önünde bulundurmalıdır:
“Kuşkusuz demirin paslandığı gibi kalpler de paslanır. Cilası nedir? denildi. Kur’ân’ı okumak ve ölümü hatırlamaktır buyurdu.”
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in en büyük bilgi kaynağı, Rabbinden kendisine indirilen vahiylerdi ve onlara ilk önce kendisi iman etti. İman ve esaslarını, ibâdetin çeşitlerini ve rükünlerini, ahlakî erdemleri ve ahkâmının özünü, kendisine gönderilen ilahî vahiy sayesinde öğrendi. Resûlullah (s.a.v.)’ın davranışları sorulduğunda, “Onun ahlâkı Kur’ân idi.” derken Hz. Âişe (r.a.) bunu anlatmak istemişti. Kur’ân vahyi, kırk yaşına kadar Hicaz âdetleriyle yetişen ama her türlü kötülükten sakınan Muhammedü’l-Emîn’i ayet ayet, sure sure âdetâ yeniden inşa etti. Hem O’na öğretti, hem de toplumu eğitti. Mekke’de olsun, Medine’de olsun, O’nu hep vahiy yönlendirdi. Mekke’de bunca baskı karşısında sabretmesini emreden de Medine’de müşriklere karşı savaşmasına izin veren de yine Kur’ân idi. Neticede O, yaşayan bir Kur’ân hâline geldi. Ümmetine de Kur’ân’a sarılmayı emretti: “Size öyle bir şey bıraktım ki, ona sıkı sarılırsanız sapıtmazsınız; Allah’ın kitabı.”
Kur’ân-ı Kerîm, insanlığın son on beş asrını derinden etkilemiş, nüzûlüyle birlikte yeryüzünü şereflendirmiş; Müslümanlar için izzet, ikbal ve hayat kaynağı, dünyevî saadetin ve uhrevî felâhın menbaı olan yüce bir kitaptır.
Kur’ân yeryüzüne inişiyle tarihin akışını değiştirmiş, hayatın ve varlığın ilk günkü anlamını yeniden ifade etmiştir. Kur’ân ile birlikte yeniden kurulan dünya, on beş asırdır bu ilahî çağrıyı ve yankıyı derinden hissetmektedir.
“Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhamı
Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslam’ı” dizelerinde Mehmet Akif’in vurguladığı gibi; Kur’ân’ın inşa edici, diriltici nefesini hayata taşımak ve çağın idrâkine, yani insanlığın geldiği algı düzeyine Kur’ân’ı sunmak gerekmektedir. Kur’ân’ın hayatımıza dokunması ve hayatımızı şekillendirmesi için hayatın her evresinde Kur’ân’ı yaşamak ve solumak lazımdır.
Allah Resûlü (s.a.v.)’in ibâdet hayatında, hem pek çok ibâdetin vazgeçilmez bir parçası, hem de bizzat bir ibâdet olan Kur’ân okumak büyük bir öneme sahipti. Bu kutlu kitap O’na indirilmişti ve O da bütün hayatını Kur’ân’ı okuyup, O’na uygun bir yaşam sürmeye adamıştı. Kur’ân, Allah Resûlü (s.a.v.)’in en büyük mucizesiydi. Allah Resûlü (s.a.v.) her gün düzenli olarak Kur’ân’dan bir bölüm (hizb) okur, mümkün olduğunca bunu bırakmazdı. Okumak için uygun bir zaman ve mekân beklemez, her vesîleyle Kur’ân okurdu. Kur’ân okuma konusunda, cünüplük hâli dışında hiçbir şey O’na engel olamazdı.Kur’ân okurken uzun okunması gereken harfleri güzelce uzatır, her bir ayetin sonunda ara verir, tane tane ve açık bir şekilde okurdu. O’nu Kur’ân okurken dinleyenler, sesine ve okuyuşuna hayran olurlardı. Allah Resûlü (s.a.v.), Kur’ân’ı başkalarından dinlemeyi de çok sever, bazen dinlediği ayetlerin etkisiyle gözyaşlarını tutamazdı.
Allah Resûlü (s.a.v)’nün en yakınında bulunan, zamanlarının çoğunu onunla birlikte geçiren, kendilerini Kur’ân ve hadis (sünnet) başta olmak üzere İslam’ın esaslarını öğrenmeye adayan suffe talebeleri, bizzat Resûlullah (s.a.v.) tarafından eğitilmiş ve O’nun teşvikiyle ilme her şeyden çok değer vermişlerdi. Bu durumu Suffe Ehli’nden Ukbe b. Âmir el-Cühenî şöyle nakletmektedir: “Biz Suffe’de iken Resûlullah (s.a.v.) yanımıza çıkageldi ve ‘Hanginiz sabahleyin Buthân veya Akîk’a gidip Allah’a (karşı) günah işlemeden ve akrabalık bağlarını kesmeden iri hörgüçlü, gösterişli iki deve almak ister?’ buyurdu. Oradakiler, ‘Hepimiz yâ Resûlallah’ dediler. Efendimiz, ‘Vallahi birinizin her gün sabahleyin mescide gidip Allah’ın kitabından iki ayet öğrenmesi, onun için iki deveden daha hayırlıdır. Eğer üç ayet öğrenirse üç deveden hayırlıdır. Dört ayet öğrenirse onun için dört deveden hayırlıdır. (Okunacak her ayet) kendi sayısınca deveden daha hayırlıdır.’ buyurdu.”
Kıymetli konuklar!
Kur’ânî hayat, Kur’ân’ın emirlerine uymak, yasaklarından uzak durmak, elimizden, evimizden, gönlümüzden, dilimizden ve hayatımızdan eksik etmemek, O’nunla iç içe olmak ve yaşantımıza yansıtmak demektir. Gönül dünyamızı O’nunla dokumak, düşünce, duygu ve davranışlarımızı O’na göre dizayn etmektir. O’na tutunmak, sahip çıkmak, içeriğini anlamanın, anlatmanın, yaymanın, yaşamanın ve yaşatmanın gayreti içinde olmaktır.
Bu inanç ve bilinçle Kur’ânî bir hayat yaşayan kimse, aşağıda mealleri arz edilen hadîs-i şerîflerde beyan buyurulan mutluluklara mazhar olup, dünya ve ahiret saadetine erer. Dilerseniz bu hadîs-i şerîflerin meallerini buyurun, birlikte okuyalım ve üzerlerinde durup düşünelim:
“Size müjdeler olsun. Kuşkusuz bu Kur’ân’ın bir tarafı Allah’ın elinde bir tarafı da sizin elinizdedir. O’na tutunun. Siz O’na tutunduğunuz müddetçe ondan sonra aslâ helâk olmaz ve dalâlete düşmezsiniz.”
“Kim Allah’ın kitabından bir harf okursa, ona bir hasene (iyilik) vardır. Her hasene on misliyle mükâfatlandırılır.”
“Kur’ân’a sahip olan kimseye cennete girdiğinde ‘oku ve yüksel’ denir. (O da) Okur ve her bir ayetle bir derece yükselir. Bu hâl, yanındaki en son ayeti okuyuncaya kadar devam eder.”
“Kul Kur’ân’ı hatmettiği zaman, hatmi esnasında altmış bin melek ona rahmet diler.”
“Kur’ân-ı Kerîm okunan evden arşa kadar nur yükselir.”
“Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenen ve öğreten en hayırlınızdır.”
“Kur’ân-ı Kerîm okuyan kimse bunamaz.”
“Kur’ân-ı Kerîm okunan evin hayrı artar, sâkinlerini sıkmaz, melekler toplanır, şeytanlar oradan uzaklaşır. Kur’ân-ı Kerîm okunmayan ev, içindekilere dar gelir, sıkıntı verir, bereketsiz olur. Melekler uzaklaşır, şeytanlar oraya dolar.”
“Her gece 10 ayet okuyan, gafillerden sayılmaz.”
“Bir ayet öğrenmek, yüz rekât (nafile) namaz kılmaktan daha iyidir.”
“Kur’ân-ı Kerîm okunan yere rahmet yağar, melekler hazır olur.”
“Kur’ân-ı Kerîm’den bir ayet dinleyen, sayısız çok sevaba kavuşur.”
“Kur’ân-ı Kerîm öğrenip gece gündüz okuyana imrenmek gerekir.”
“Kur’ân-ı Kerîm okuyanla dinleyen, sevapta ortaktır.”
“İnsanların en çok ibâdet edeni, en çok Kur’ân-ı Kerîm okuyandır.”
“Kur’ân-ı Kerîm okuyup, ezberleyen, helâli helâl, haramı haram bilen, Cennete girer. Ayrıca (Müslüman) akrabasından, hepsi de cehennemlik olan 10 kişiye şefaat edip, onları cehennemden kurtarır.”
“Evlerinizde Kur’ân-ı Kerîm okumayı artırın! Kur’ân-ı Kerîm okunmayan evin hayrı azalır, şerri çoğalır, o ev halkına darlık gelir.”
“Kur’ân-ı Kerîm okunan evin bereketi artar. Okunmayan ev ise, bereketsiz olur.”
“Kur’ân-ı Kerîm okuyun! Çünkü kıyamette şefaat eder.”
“En üstün ibâdet, Kur’ân-ı Kerîm okumaktır.”
“Kur’ân-ı Kerîm ehli, cennet ehlinin reisleridir.”
“Kur’ân-ı Kerîm okunan ev, gök ehline, yerden yıldız göründüğü gibi görünür.”
“Kur’ân-ı Kerîm ehli, Ehlullahtır (Allah dostudur).”
Bu hadîs-i şerîflerle benzerlerinden esinlenerek 28 yıl önce harekete geçen YOYAV, Kur’ân-ı Kerîm’i kusursuz okuma, içeriğini anlama, anlatma, yaşama ve yaşatma yolunda yılmadan, yorulmadan çalışmalarını sürdürmekte ve Hakk’ın rızâsı doğrultusunda başlattığı hayırlı hizmetlerini devam ettirmektedir.
Açılışını onurlandırdığınız 29. Hizmet Sezonumuzun daha yoğun çalışmalara sahne olması temennisiyle sözlerimi noktalarken, yıllar önce yazdığım “Âlemi Aydınlatan Nur” başlıklı şiirimden altı dörtlükle sizleri selamlayarak huzurunuzdan ayrılmak istiyorum:
Yolumuz Kur’ân yoludur,
Kolumuz irfan koludur,
Kalbimiz iman doludur,
Kur’ân’la yüceliriz biz.
Kur’ân okuyan dilleri,
Kur’ân’la kokan gülleri,
O’nla öten bülbülleri,
Takdir eder, severiz biz.
Âlemi aydınlatan nur,
Ruhlara vermekte sürûr,
O’nla yaşar, O’nu okur,
O’nla bakar, görürüz biz.
Başa takılan altın tac,
Hasta gönüllere ilaç,
Göz ve gönlünü O’na aç,
O’nla şifa buluruz biz.
Kur’ân öğrenip öğreten,
O’nla gelip, O’nla giden,
Ölerek giysek de kefen,
O’nla Hakk’a gideriz biz.
Öğrenip oku ve inan,
Boş yere geçirme zaman,
Son nefeste ruh ile can,
Kur’ân ile verelim biz.