Akif'i Anarken
79 yıl önce ruhunu Rahman’a teslim ederek ebediyete göçen millî şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy, önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da YOYAV’da düzenlenen manalı ve muhtevalı bir toplantıda rahmet ve mağfiretle anıldı. Bazı YOYAV’lılarla vefakâr dostlarının katılımı ile gerçekleştirilen toplantı, saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başlayıp, Kur’ân-ı Kerîm tilâveti ile devam etti. Merhumun ruhu için okunan hatm-i şerîfin duasını da yapan YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, toplantıyı açış konuşmasında şunları söyledi:
“Kıymetli konuklar, değerli dostlar, sevgili Akif severler, basınımızın güzîde temsilcileri!
Yılın en soğuk aylarından biri olan Aralık ayının böyle dondurucu soğuk bir gününde rûhunu Rahmân’a teslim ederek ebediyete göçen millî şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’u vefatının 79. yıldönümü dolayısıyla düzenlediğimiz anma toplantısına katılarak, gösterdiğiniz vefakâr yaklaşımınızdan dolayı hepinize hürmet ve muhabbetlerimizi sunarak hoş geldiniz diyor, güzîde heyetinizi gönülden ve samîmî duygularımızla selamlıyor, yüce Rabbimizin selâm ism-i şerîfinin esenliğinde sağlık ve saadette dâim olmanızı diliyorum.
Ülkemizi işgale yeltenen yaratıklardan korumak ve insanımızı Yaradan’a yaklaştıracak davranışlarda bulunmaya teşvik için harekete geçen Anadolu erenlerinden biri olan merhum Mehmet Akif Ersoy’u, bugün sizlerle birlikte bir kere daha minnet, mağfiret ve şükranla anmanın huzuru içinde ruhuna rahmet diliyorum. Akif’i anlayan, düşüncelerini yayan, eserlerini koruyan, uyarılarına uyan, duyarlı ve dirayetli insanlardan olmamızı temenni ediyor, benzeri Akifleri yetiştirmeyi yüce milletimize nasip etmesini Mevla-i Müte’âl Hazretlerinden niyaz ediyorum.
Akif’i anlatmaya saatler yetmez, sözler kifayet etmez. Ama, O’nun müttakî bir mümin, dâhî bir düşünür, şuurlu bir şair ve edepli bir edîp olduğunu söylemek belki hakkında bir fikir verir. O’nu tam olarak tanımak için, Safahat’ı sayfa sayfa okumak lazım. Zira O’nun referansı, sözleri ve şiirleri ile geride bıraktığı eserleridir. Bir düşünür: “Eserlerimiz bizleri gösterir.” der. Akif’in eserleri de O’nun dehâ, dirâyet ve duyarlılığı ile düşünce düzeyini gösterir.
Kur’ân ve sünnetin içerdiği islamî yücelik ve insanî incelikleri terennüm ederek insanları irşad ve îkaz etme istikametinde ciddî çalışmalar yapan ve Kur’ân-ı Kerîm’in uygulamalarda esas alındığını görmek için can atan Mehmet Akif’in, Kur’ân-ı Kerîm tilâveti ile anılması ve özlediği Kur’ânî hayatın geliştirilerek gerçekleştirilmesi, O’nun ruhunu rahatlatacak önemli bir yaklaşımdır.
Bu inanç ve bilinçle okunan hatm-i şerifin sevabını ruhuna armağan ederek mekânının cennet ve makamının yüce olmasını diliyorum.
“Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhamı,
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslamı.” diyen merhum Akif’in temennîsinin tahakkuk etmeye başladığını belirterek, Kur’ânî eğitimin ülke genelinde yoğunlaştırılarak yürütüldüğünü görmekten duyduğumuz memnuniyetle, bu önemli hizmetin gerçekleştirilmesinde emeği geçen yöneticilerimize hürmet ve şükranlarımızı arz etmeyi, ifası icap eden önemli bir görev kabul ettiğimi beyan etmek istiyorum.
Akif’in düşlediği diğer iyiliklerin de yaşandığı güzel günleri görmemiz temennisi ile sözlerimi noktalarken, andığınız gibi anılmanızı diliyor, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.”
Dr. Ateş’ten sonra kürsüye gelen Kültür Bakanlığı Emekli Müsteşar Yardımcısı Dr. Nazif Öztürk “İstiklâl Marşı’nın Yazıldığı Mekân: Taceddin Dergahı” konulu konuşmasında detaylı açıklamalarda bulundu.
Toplantı, dağıtılan lokum ve sunulan ikramın alınmasıyla noktalandı.