CENNETİN ÖZLEDİKLERİ
Ramazanın rahmet ve mağfiret dilimlerinde düzenlediği iftar programlarında dost ve kardeqşlerine duygulu dakikalar yaşatan YOYAV, kurtuluş diliminde düzenlediği iftarda da bazı öğrencileriyle kursiyerlerine ikramda bulundu. 10 Ağustos 2012 Cuma (Ramazanın yirmiikinci) günü Vakfın Genel Merkez binasındaki lokalinde verilen iftardan sonra yapılan duada, günahlardan ve kötülüklerden arınıp cehennemden uzaklaşma ve cennette buluşma dileğinde bulunuldu.
İlim, irfan ve iyiliklerde biraraya geldikleri gibi iftar ve ikramlarda da biraraya gelmenin güzelliğini yaşayan öğrencilerle kursiyerlere, Ramazanın son on gününü değerlendirmede daha duyarlı davranmaları hususunda önemli öğütlerde bulunan YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, yaptığı yüreklendirici ve yönlendirici konuşmasında şunları söyledi:
“Kıymetli kursiyerlerimiz, sevgili öğrencilerimiz!
Dinî duyguların doruk noktaya erdiği, iyilik, incelik ve yücelik hislerinin arttığı ve inanan insanların ibadethanelerle iftar sofralarında buluşup kenetleştiği Ramazan-ı şerifin üçüncü dilimi olan “Cehennemden Kurtuluş” diliminin ikinci gününde siz muhterem misafirlerimizle biraraya gelmenin sevinç ve saadeti içinde hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, orucunuzun makbul, gayretinizin meşkûr ve ecrinizin bol olmasnı diliyorum.
Bugün, bilindiği üzere Ramazan ayının yirmiikinci ve “Cehennemden Kurtuluş” diliminin ikinci günündeyiz. Yirmiiki gün önce Ramazana girerken “Onbir Ayın Sultanı Hoşgeldin” demiştik. Sekiz gün sonra da nasip olursa inşaallah güle güle diyeceğiz. Kadir Gecesi kapımızda, bayram hazırlıkları da başlamak üzeredir. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz son on gün oldukça önemli günlerdir. Bu günlerin dakikaları dahi dolu dolu değerlendirilmeli, saniyeli bile boş geçirilmemelidir.
Evet, onbir ayın sultanı Ramazan ayı geldi, hoşgeldi. Ama bizi hoş buldu mu onu düşünmek gerekir. Bizi hoş bulmadı ya da boş veya nahoş buldu ise, bu hal bizim için Ramazan gibi önemli bir imkânın heba edilmesi demektir. Zira O, Allah Teâlâ’nın bizlere ihsan ettiği muhteşem bir kredidir. O’nu iyi değerlendirmeyip çarçur edersek kaybeden Ramazan değil, biz oluruz. Bunun bilincinde olup, arta kalan günlerini dolu dolu geçirmenin gayret ve kararlılığı içinde olmalıyız.
Görüyorsunuz ya sayılı günler nasıl da çabuk geçiyor, tıpkı ömrümüz gibi. Daha dün çocuktuk, delikanlıydık, genç kızdık. Evlendik, damat-gelin olduk. Ana-baba olduk, çoluk çocuğa karıştık. Derken dede-nene olduk. Bugün belimiz büküldü, dişimiz döküldü, pir-i fânî olduk. Yaşlandık, yolun sonuna yaklaştık. Allah akıbetimizi hayr eylesin inşaallah.
Mübarek mevkimlerde de durum öyle oldu. Üç aylar geldi geliyor derken, Recep ayına ulaştık, kendimize çeki-düzen verdik. Kandillerini (Regaib ve Miracı) kutladık. Şaban-ı şerifle şereflenip hazırlıklarımızı hızlandırdık. Berat Kandilini ihya edip Ramazan için günleri saymaya başladık. Nihayet, Ramazan geldi, yüzler güldü, eller Allah’a açıldı, diller duada daim oldu. Hatimler ve mukabeleler okundu, oruçlar tutuldu, iftarlar yapıldı, teravihler kılındı, zekatlar, sadakalar, fidyeler ve fitreler verildi. Sahurlar-seherler birbirini izledi. Herkes haz-huzur buldu. Hanelerde huzur, gönüllerde nur ve yüzlerde sürur havası hâkim oldu.
Güzellikler birbirini izledi, bir de baktık ki Ramazan-ı şerifin birinci, ikinci dilimleri derken, ücüncü dilimine girmişiz.
Ramazanın “Cehennemden Kurtuluş” dilimi olan son on gününün ikinci gününe ermişiz. Kadir Gecesi’ne ramak kalmış. Ramazan-ı şerif ayrılmak üzere. Yedi-sekiz gün sonra bizlere veda edip onbir ay sonra tekrar misafirimiz olmak üzere bizlerden uzaklaşacak. Kim bilir gelecek seneki Ramazana kadar kaç kişi hayata gözlerini yumup ebediyete intikal edecek. Bir daha mübarek Ramazan-ı şerifle buluşacak mıyız bilemeyiz. Sağ kalan canlar öğünsün.
Geçen yirmiiki günü nasıl geçirdik bilemiyoruz bari geride kalan yedi-sekiz günü değerlendirmede daha dikkatli olalım. Mübarek Ramazan-ı şerifin son on günlerindeyiz. Başka bir ifadeyle cehennemden kurtuluş günlerindeyiz. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) bir hadis-i şerifinde: “Kadir Gecesini Ramazanın son on gününde arayın.” buyararak bu günlerde daha duyarlı ve dirayetli davranışlarda bulunmanın önemine işaret etmiştir. Bu güzel günleri boşa geçirmeyip kurtuluşumuza vesîle olacak ibadet, taat, infak ve itikâf gibi güzelliklerle değerlendirmeyi emretmiştir.
Kıymetli kardeşlerim!
İçinde bulunduğumuz günler oldukça önemli olup, değeri dünyevî ölçülerle belirlenemeyecek kadar kıymetli günlerdir. Herşeyden önce bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi bu on günün içindedir. Ayrıca Efendimiz (S.A.V.)’in uyarılarından öğrendiğimize göre bu günler cehennemden kurtulmaya ve cennetin özlediklerinden olmaya vesîle olan günlerdir. Bir hadis-i şerifte buyurulduğu üzere cennet dört kesimden kimseleri özler: Kur’an okuyanları, aç doyuranları, dilini koruyanları ve Ramazan orucunu tutanları. Cennetin özlediği bu şanslı insanlardan olmak için, Ramazan ayı en uygun zamandır. Bilhassa Ramazanın son on gününde bu özelliklere sahip olmaya çalışmak gerekir. Zaten Ramazanda oruç tutulmakta ve Kur’an okunmaktadır. Diğer ikisine de dikkat edilirse yani dili koruma ve bir pide ya da birkaç hurma ile olsa da açları doyurma cihetine gidilirse, cennetin özlediği insanlardan olunur.
Ne dersiniz, Cennetin özlediği insanlardan olmak ister misiniz? Tabii istersiniz. Öyleyse işi yarına bırakmayınız.
Allah hepinize tevkini refik eylesin (Amin).