DOSTLARA DUA
Dostlarını dualarla anmayı güzel bir gelenek hâline getiren YOYAV, kurulduğu günden bu yana ebediyete intikal eden üyeleri ve öğrencileriyle dostlarını rahmet ve mağfiretle yadetmektedir. 24 yılda sayıları 55’e ulaşıp ilki Ali İpek, sonuncusu da İrfan Hamamcı olan bu merhumlara ithafen okuttuğu hatm-i şeriflerin dualarını düzenlediği anma toplantılarında yaparak ruhlarına armağan etmektedir. Her yıl Aralık ayında okuttuğu yüzlerce hatm-i şerife çok sayıda, yasin-i şerif, ihlas-ı şerif, fatiha-i şerife ve salavat-ı şerifelerin sevabını ruhlarına bağışlayarak onlara karşı vefa borcunu yerine getirmektedir. Ayrıca yıl içinde bazı mensuplarının ölüm yıldönümlerinde anma toplantıları tertipleyerek Kur’ân-ı Kerîm tilâveti ve hayırlı dualarla ruhlarını şad etme cihetine gitmektedir. Bu cümleden olarak Fatma Tezcan’ın vefatının 15. yıldönümü dolayısıyla kızı Şengül Tezcan ve bazı yakınlarının organizesiyle 22 Mart 2012 Perşembe günü düzenlenen anma toplantısında duygulu dakikalar yaşandı. Merhumenin ruhu için Kur’ân-ı Kerîm tilâvet edip, duasını yapan YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, davetlilere hitaben yaptığı kısa konuşmada şunları söyledi:
“Kıymetli kardeşlerim!
Şengül Hanım’ın rahmetli annesi, değerli büyüğümüz Fatma Tezcan teyzemizin ebediyete intikalinin 15. yıldönümü dolayısıyla Vakfımızın çatısı altında biraraya gelip salonumuzu şereflendiren seçkin heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, hanenizde ve hayatınızda her zaman huzur havasının hâkim olması, kalbinizin iman ve Kur’ân nuruyla dolması, ömür boyu her hayırlı muradınızın hâsıl olması temennisiyle sözlerime başlarken, aramızdan ayrılıp rahmet-i Rahman’a göçen tüm büyüklerimizle yakınlarımıza Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyor, ruhlarının şâd, mekânlarının cennet ve makamlarının yüce olmasını niyaz ediyorum.
Değerli dostlar!
Anmak ve anılmak güzel. Unutmak ve unutulmak kötüdür. Anan anılır, anmayan yanılır. Anılmak isteyen anmayı ihmal etmemelidir. Allah Teâlâ Bakara Suresi’nin 152. ayet-i kerimesinde: “Beni anın ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın bana nankörlük etmeyin.” buyurmuştur. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) de bir hadîs-i şerîfinde: “Ölülerinizi hayırla anın.” buyurmuştur.
Anmamız gerekenlerin başında Allah, Peygamber ve ana-babamız gelir. Zira, Allah Teâlâ’ya başta hayatımız olmaküzere sahip olduğumuz herşeyimizi, Peygamber (S.A.V.)’e müslümanlığımızı, ana-babamıza dünyaya gelmemizi, hocalarımıza bilgimizi, yakınlarımızla arkadaşlarımıza da kardeşlik ve dostluğumuzu borçluyuz. Bizleri yaratıp yaşatan Rabbimizi, Kur’ânla tanıştırıp, islamla kucaklaştıran Peygamberimizi, doğurup dünyaya getiren annemizi, besleyip büyüten babamızı ve eğitip öğreten hocamızı unutamayız. Haklarını inkâr eden nankörlerden olamayız.
Allah’a kullukda kusur etmeyeceğiz. Peygamberin sünnetine sarılacağız. Ebeveynlerimizle dua alışverişi içinde olacağız. Hayatta olan ana-babamızın dualarını alacağız. Ebediyete göçenlere de biz dua edeceğiz. Hayatta olan ana-babamızın; hizmetlerinde olmak, isteklerini yerine getirmek ve her türlü ihtiyaçlarını temin etmek suretiyle gönüllerini kazanıp dualarını almanın gayreti içinde olacağız. Ahirete intikal edenlerin de yapacağımız dua, hayır, hasenat ve Kur’ân-ı Kerîm tilâvetiyle ruhlarını şâd etmeye çalışacağız. Sabah kalkınca, akşam yatmadan önce, beş vakit namazdan sonra, Kur’ân okuduktan sonra, ev halkına ve misafirlere herhangi bir ikramda bulunduğumuzda ve kendimize dua ettiğimizde mutlaka anamıza, babamıza, dedelerimize, ninelerimize ve atalarımıza dua edeceğiz:
“Allah’ım! Anamı, babamı, dedelerimi, ninelerimi, Hz. Adem’e varıncaya kadar tüm büyüklerimi bağışlayıp rahmetine daldırdığın ve cennetine aldırdığın mutlu ve bahtiyar kullarından eyle. Var ise günahlarını hasenâta (iyiliklere) tebdil eyle. Mekânlarını cennet ve makamlarını yüce eyle. Onları benden razı eyle. Sen de onlardan ve benden razı ol ya Rabbi.” gibi hayırlı dua ve dileklerde bulunacağız.
Biz onlara dua edelim ki, bizden sonrakiler de bize dua etsinler. Unutmayalım ki onların, bizim dua, iyilik ve hayrâtımıza ihtiyaçları, yazın sıcak günlerinde susuzluktan dili dudağı kuruyanların bir bardak soğuk suya ihtiyacından, kışın dondurucu soğuğunda titreyip donmak üzere olan bir kişinin bir bardak sıcak çaya ihtiyacından daha fazladır.
Onları dualarımızla doyuralım.
Kur’ân ile ruhlarını şad edelim.
En azından her gün ruhlarına üç ihlas bir fatiha gönderelim. Kur’ân-ı Kerîm’den okunan her harf için bir hasene (sevap) verileceğini ve onun da on katıyla ödüllendirileceğini bilelim. Bu hususta Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.)’in: “Kim, Allah’ın kitabından (Kur’ân’dan) bir harf okursa ona bir hasene vardır. (O) Bir hasene de on misliyledir. Elif lâm mîm bir harftir demiyorum. Ancak, Elif bir harf, lam bir harf, mim de bir harftir.” mealindeki hadîs-i şerifini kulağımıza küpe edelim. Bu arada başka bir hadîs-i şerifinde İhlas Suresi’nin Kur’ân-ı Kerîm’in üçte birine denk olduğunu beyan buyuran Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.)’in ifadesinden esinlenerek üç ihlas ile bir fatiha okuyan kişinin Kur’ân-ı Kerîm’i hatmetmiş gibi sevaba nail olacağı inancıyla sık sık ölülerimize ithâfen üçer ihlas ve birer fatiha okuyup sevabını ruhlara armağan edelim.
Sevgili kardeşlerim!
Sürekli sizleri seveceklerini sandığınız ve devamlı dost kalacağına inandığınız kimseler, zamanla yanınızdan uzaklaşıp sizi yalnızlığa terk edebilirler. Onlarla oyalanmaktansa, darda ve zorda kalacağınız zamanlarda yanınızda olacak daîmî dosta sarılın. O dost Allah Kelamı Kur’ân-ı Kerîm’dir. O’nu kafanıza, kalbinize ve hayatınıza yerleştirmeye çalışın. O’nu elinizden, dilinizden, beyninizden, belleğinizden ve hayatınızdan eksik etmeyin. O’na sımsıkı sarılın. Sağlam tutunun. O size Allah’a götürecek yolu gösterir. Sizin için en iyi koruyucu O’dur. Sizi korumalar değil, O korusun.”
Dr. Ateş’in haz ve huzur içinde dinlenen bu konuşmasından sonra yaptığı duada yer alan dileklerden bir kısmı şunlardı:
“Allah’ım! Kur’ân’ı bize dünyada yakın, Sana giden yolda yoldaş, kabirde arkadaş ve huzurunda şefaatçi eyle. Bizleri Kur’an ile kullukta kâim, iman, ibadet, ilim, ihlâs ve istikâmette dâim eyle. Bizi Kur’ân’dan, Kur’ân’ı da bizden ırak eyleme. Bizi ömür boyu Kur’ân ile içiçe eyle. Kalbimizi Kur’ân ile nurlandır. Gönlümüzü Kur’ân ile duygulandır. Hislerimizi Kur’ân ile uyandır. Karakterimizi Kur’ân ile şekillendir. Yolumuzu Kur’ân ile aydınlat. Hayatımızı Kur’ânî hayat eyle yâ Rabbî.”