Fatih'e Fatiha
Üzerinde huzur içinde yaşadığımız cennet vatanımızı bizlere armağan ve emanet eden atalarımızı minnet, mağfiret ve şükranla anıp, ruhlarına rahmet dilememiz ve eserlerine sahip çıkıp, gözümüz gibi koruyarak bizden sonrakilere aktarmanın gayreti içinde olmamız, onlara karşı yükümlü olduğumuz vefâ borcunun gereklerindendir.
Bu inanç ve anlayışla Anadolu’yu bizlere vatan eden büyüklerimizle İstanbul’u Türk-İslam topraklarına katan sultan Mehmet Fâtih’i şükranla anıp, hatm-i şerîfler ve hayırlı dualarla ruhlarını şâd etme cihetine gitmeyi güzel bir gelenek hâline getiren YOYAV, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da İstanbul’un fethinin yıl dönümü dolayısıyla 29 Mayıs 2015 Cuma günü “Fâtih’e Fâtiha” konulu bir anma programı düzenledi.
YOYAV Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilip saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başlayan programda, Kur’ân-ı Kerîm tilâvet edildi ve okunan hatm-i şerîflerin duası yapılarak sevabı Fâtih Sultan Mehmet Hân Hazretleri ile hocası Akşemseddin ve O’nunla birlikte savaşan mücâhidlerin ruhlarına armağan edildi.
Fetihle ilgili değerli düşüncelerin dile getirildiği ve birbirinden güzel şiirlerin okunduğu toplantıda konuşan YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, şu cümlelere yer verdi:
“Geçmişi şanlı, gönlü imanlı ve dili Kur’ân’lı olan kıymetli kardeşlerim!
Millî mefâhirimizden olan İstanbul’un fethinin 562. yıl dönümü dolayısıyla düzenlediğimiz “Fâtih’e Fâtiha” konulu programımıza katılarak sevinç ve mutluluğumuzu paylaşan güzîde heyetinizi gönülden ve samîmî duygularımızla selamlıyor, Sultan Mehmet Fâtih Hân Hazretleri ile diğer devlet büyüklerimize karşı sergilediğiniz vefakâr yaklaşımınızdan dolayı takdir ve teşekkürlerimizi arz ederek hoş geldiniz diyorum.
Sultan Mehmet Fâtih, genç yaşta güç ve görkemli bir işi başaran büyük bir insandır. Kendinden önce İstanbul’u kuşatan çok sayıda kumandana nasip olmayan müjde-i Muhammedî’ye mazhar olan mübarek ve çağ açıp çağ kapatan kudretli bir kumandandır. “İstanbul mutlaka feth olunacaktır. O’nu fetheden kumandan ne güzel kumandan, O’nun ordusu da ne güzel ordudur.” mealindeki hadîs-i şerîfi duyar duymaz onu kafasına koyup, “Ya Ben İstanbul’u alırım, ya İstanbul beni” diyen ve 23 yaşında iken kimsenin eremediği bu şerefe eren müstesnâ bir insandır.
Malumunuz olduğu üzere İstanbul’un fethi, 6 Nisan-29 Mayıs arasında 53 gün süren muhasaradan sonra gerçekleştirilmiştir. Fâtih Sultan Mehmed Hân otağını, Topkapı-Maltepe’de kurmuş, Topkapı-Edirnekapı arasındaki merkez cephesini bizzat idare etmiştir. 300 bin asker ve 20 parça donanmadan müteşekkil ordunun, yeri ve göğü sarsan tekbir ve tehlil sesleri arasında, Sultan, Topkapı’dan şehre girmiştir.
Bu fetih, Türk ve cihan tarihi bakımından çok önemlidir. Donanmayı, Beşiktaş’tan Haliç’e indirmesi ve Kasımpaşa’dan başlayarak boş fıçılar üzerinde kalaslar bağlatıp, Kasımpaşa-Ayvansaray arasında 5,5 metre eninde köprü teşkil ettirmesi, O’nun askerî ve teknik dehâsının mahsulüdür.
Genç yaşta böyle büyük bir başarıyı elde eden Fâtih, bu başarıyı imanına, irfanına, iz’anına ve enbiyâyü evliyâya istinâdına borçludur. O, bu inanç ve bilincini şu dizelerle dile getirmiştir:
İmtisâl-ı “câhidû fillâh” olupdur niyyetim.
Dîn-i islâmın mücerred gayretidir, gayretim.
Enbiyâyü evliyâya istinâdım var benim.
Lütfu Hakdandır hemen ümîd-i feth-ü nusratım.
Ol Muhammed mu’cizât-ı Ahmed-i Muhtâr ile,
Umarım gâlip olur a’dâyı dîne devletim.”
1432’de Edirne’de dünyaya gelen II. Mehmet, II. Murat Hân’ın oğludur. Osmanlı Devleti’nin yükseliş dönemi padişahıdır. Henüz çocuk yaşında iken ileri düzeyde eğitim almış, farklı alanlarda kendini geliştirmiştir. Aldığı eğitim kalitesi ve şahsî kabiliyetleriyle temâyüz eden II. Mehmet, genç yaşta yönetime geçmiş ve büyük başarılara imza atmıştır.
“Fâtih Sultan Mehmet Hân” ünvanını aldığı en önemli başarısı, 1453 yılındaki İstanbul’un fethidir. Zira bu zafer, Osmanlı Devletini değil, dünya tarihini de doğrudan etkilemiştir. 2600 yıl önce kurulan İstanbul, Roma’nın bölünmesinden sonra Bizans’ın başkenti olmuştu. Fetihle beraber Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul’un her yerinde Fâtih’in fermanları okundu. Halkın huzur ve güveninin sağlanacağı, canlarının, mallarının, ırzlarının korunacağı ve herkesin din hürriyetinin teminat altına alınacağı ilan edildi.
Fâtih, bu fetihle Orta Çağ’ı kapatıp Yeni Çağ’ı açmış ve Peygamberimiz (S.A.V.)’in meali arz edilen hadîs-i şerîfteki müjdesine nâil olmuştur.
Rûhu şâd, mekânı cennet ve makamı yüce olsun.”
Dr. Ateş’ten sonra kürsüye gelen Araştırmacı-Yazar ve Şair Abdullah Satoğlu yaptığı kısa konuşmayı merhum Arif Nihat Asya’nın “Fetih Marşı” şiiri ile noktaladı. YOYAV Kurs Öğretmenlerinden Gültekin Alkan’ın okuduğu Salman Topal’ın Fetih Şiiri ile nihayete erdi.