FÂTİH’E FÂTİHA
Türk büyüklerini anma ve anlatmaya özen gösteren YOYAV’ın, İstanbul’un fethinin 560. yıldönümü dolayısıyla düzenlediği “Fâtih’e Fâtiha” konulu program yoğun ilgi gördü. Bazı vakıf mensupları ile davetlilerin katılımıyla gerçekleştirilen toplantı, saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başladı. Fâtih’in ruhuna ithâfen okutulan hatm-i şerîfin duasını yaparak ruhuna armağan eden ve: “Fâtih, fethin tanıtılmasını ve fetih anlayışının anlatılmasını istemiş” diyen YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, toplantıda yaptığı konuşmada şu cümlelere yer verdi:
“Kıymetli konuklar, değerli dostlar, sevgili kardeşlerim, basınımızın güzîde temsilcileri!
İstanbul’un fethinin 560. yıldönümü dolayısıyla düzenlediğimiz böylesine anlamlı ve önemli bir toplantıya teşrif ederek sevinç ve saadetimizi paylaşan seçkin heyetinizi sevgi ve saygı ile selamlıyor, şerefli varlığınızla törenimizi taçlandırmanızın haz ve huzuru içinde hepinize hürmet ve muhabbetlerimizi arz ederek hoş geldiniz diyorum.
Müjde-i Muhammedî’ye mazhar olmayı ve İstanbul’u Türk-İslam topraklarına katmayı hedefleyen Sultan Mehmet Fâtih: “Ya Ben İstanbul’u alırım. Ya da İstanbul Beni” diyerek çaba ve çalışmalarını sürdürmüş, Allah’ın inayeti, ordusunun gayreti ve kendisinin dirayetiyle fetih müyesser olmuştur.
Feth-i mübîn müyesser, genç kumandan mübeşşer, kahraman ordu muzaffer ve Müslüman Türk milleti müşerref olmuştur. Böylece mekarr-i hilâfet ve merkez-i hükümet olan İstanbul kısa bir sürede imar ve ihya edilmiş, camiler, medreseler, mektepler, kütüphaneler, imarethaneler ve dâr-uş şifâlarla donatılarak dünyanın gözdesi haline getirilmiştir. Haç yerini Hilâle, teslis yerini tevhide, zulüm yerini adalete, cehalet yerini ilim ve hikmete bırakmış, Müslümanlarla hristiyanlar bir arada yan yana huzur ve güven içinde kardeşçe yaşamaya başlamışlardır. Hukuka riayet esas alınmış, herkes halinden ve hayatından memnun olmuştur. Yönetenler yönetilenleri, yönetilenler de yönetenleri saymayı görev bilmişlerdir.
Fâtih’in vakfı ile ilgili olarak 35 köy ve çiftlik, 1453 dükkan, 4 han, 14 hamam, 212 menzil, 790 ev, 174 oda, 134 mahzenden oluşan akarlarla, 7 cami ve mescid, 1 medrese, 1 imaret, 1 dar-uş şifa, 1 dar-ut talîm, 1 zaviyeden oluşan hayrat müesseselerinin vakfedildiği belirtilen vakfiyede fethin tanıtılması ve anlatılması ile ilgili olarak: “Ümit varım ki, feth-i mezbûr tâ kıyâm-ı kıyamet elsine-i âlemyânda mezkûr, kütüp ve sahayifde alâ vech-it tafsîl mestûr ola.” Yani: “Ümit ederim ki, sözü geçen fetih (İstanbul’un fethi) kıyamete kadar alemlerin dillerinde anılır, kitap ve sayfalarda detaylı bir şekilde yazılır olsun.” denilmiştir.
Ne dersiniz, Fâtih’in bu dileği yerine getirildi mi acaba? İlgililere sormak lazım!”
Dr. Ateş’in konuşmasından sonra, Faruk Oray’ın yazmış olmuş olduğu “Fetih” şiiri M. Yahya Efe tarafından okundu.