Hayat Hay Huyla Geçirilmemeli, Hakk’a Götüren Yol Edilmelidir
YOYAV’ın ayda bir defa düzenlediği Kur’ânî Birliktelik ve Dua Günü programlarının 25.si, 2 Ocak 2019 Çarşamba günü gerçekleştirildi.
Yeni yılın ikinci gününde ve Ankara’da yoğun kış şartlarının yaşandığı soğuk bir zaman diliminde, programı kaçırmamak için YOYAV Kültür Merkezine akın eden konuklarını hürmet ve muhabbetle selamlayarak, yeni yılın herkese hayır, huzur, refah ve mutluluk vesîlesi olması temennisinde bulunan YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, okunan 41 hatm-i şerifle, 726 Yâsîn-i şerif, 527 bin 100 İhlâs-ı şerif, 89 bin 200 Fatiha-i şerife, 857 Mülk Suresi, 793 Nebe’ Suresi, 613 Fetih Suresi, 70 Taha Suresi, 10 bin 430 Ayet’el Kürsi, 732 bin Kelime-i Tevhid, 914 bin 21 salâvât-ı şerife, 12 bin Esmai Hüsna, 265 bin Besmele ve 97 bin 800 istiğfarın duasına geçmeden önce yaptığı mesaj yüklü konuşmasında “Hayat Hay Huyla Geçirilmemeli, Hakk’a Götüren Yol Edilmelidir” uyarısında bulundu.
Hz. Mevlana’nın: “Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım.” vecizesini hatırlatarak geçmişe takılıp kalmanın ve geleceğe bel bağlamanın bir anlam ifade etmediğini, yaşanan ânı yararlı iş ve uğraşlarla değerlendirmenin, akılcı bir davranış olduğunu vurguladığı konuşmasında şunları söyledi:
“Kıymetli konuklar!
Ömür servetimizden bir yılı daha harcayarak yeni bir yılın ikinci gününe girdik. İki gün önce yaşanan miladî yılbaşında hayat imtihanını kazanmış ve büyük bir başarı elde etmiş gibi, çılgınca sevinip eğlendik. En kıymetli varlığımız olan ömür servetimizden bir yılı daha yok ettiğimizin farkına varmadan ve geçen 365 günde ne kazanıp ne kaybettiğimizin hesabını yapmadan geç saatlere kadar yedik, içtik, eğlendik. Gideceğimiz yere biraz daha yaklaştığımızı düşünmedik. Milli şairimiz merhum Mehmet Âkif Ersoy’un dediği gibi: “Bir uykuya daldık ki, Cehennem’de uyandık.” Dolayısıyla kendimize çok yazık ettik. Çünkü biz, ömrümüzü çar-çur etmek ve oynayıp eğlenmek için yaratılmadık. Hakk’a ibâdet ve halka hizmet etmek, çalışıp üretmek ve insanlara yararlı iş ve uğraşlarda bulunarak, dünya ve ebedî hayatı kazanmak için yaratıldık. Geçen geçti. Dünü döndürmek ve yarını bugüne getirmek imkânsızdır. Öyleyse gelin, aklımızı başımıza alalım, yaşadığımız ânı değerlendirmeye çalışalım.
Malumunuz olduğu üzere İslam dini israfın her çeşidini yasaklamıştır. İnsanın ömrünü veya vaktini boş, faydasız ve gelişi güzel şeylerle zayi etmesi anlamına gelen zaman israfı da dinimiz tarafından yasaklanan hususlardan birisidir.
Bu konu ile ilgili olarak sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), Buhârî’nin rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfinde: “İki nimet vardır ki, bunlar hakkında çoğu kimse aldanmıştır. Onlar sıhhat ve boş vakittir.” buyurmuştur.
Zaman insanın sahip olduğu en değerli sermayedir. Bu sermayeyi kaybetmek de, onu dolu dolu yaşayıp kıymetini artırmak da bizim elimizdedir. Bize düşen görev, içinde bulunduğumuz ânı en güzel ve yararlı bir şekilde değerlendirmektir. Kutsal Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in İnşirâh Suresi’nin: “O halde boş kaldın mı, yine kalk (başka bir iş ve ibâdetle) yorul.” mealindeki 7. ayeti de buna işaret etmektedir.
Bu ayette, Resûlullah ve O’nun şahsında Müslümanlardan, bütün vakitlerini hayırlı ve yararlı faaliyetlerle değerlendirmeleri, ibâdet, dua, tebliğ ve irşâd gibi dinî faaliyetlerin de; çalışma, üretme, öğrenme, öğretme, yardımlaşma ve dayanışma gibi dünyevî faaliyetlerin de hakkını vermeleri, vakitlerini israf etmemeleri istenmiştir.
Aslında hayat, Allah’a giden bir yol, insan bir yolcu, ömür de süresi bilinmeyen bir yolculuktur. Birçok ayet ve hadiste İslam’ın, ‘sebîl’ ve ‘sırât-ı müstakîm’ şeklinde ‘dosdoğru yol’ olarak anılması bunu gösterir. Mümin, ebedî hayata doğru yaptığı bu yolculuğunda, yoldaki işaretlere dikkat ederek vuslata erişmeye çalışır. Şüphesiz dünya fânîdir, dünya yolculuğu geçicidir. Bu nedenledir ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Abdullah b. Ömer’e hitaben: “Bu dünyada gurbetteki biri veya yolcu gibi ol!” buyurmuştur.
Şu hâlde kendisinin bu dünyada bir yolcu olduğunu kabul eden mümin, gideceği yere hangi azıkla ve hazırlıkla ulaşabileceğini, oraya neler götüreceğini iyi bilmelidir. Bakara Suresi’nin: “Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. Ahiret için azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı tavadır.” mealindeki 197. ayeti, en güzel hazırlığın nasıl yapılacağına işaret etmektedir.
Sonuçta her yolculuk, dünyadan ahirete yapılan asıl yolculuğun bir parasıdır ve düşünen bireye gerçek yolu ve yolculuğunu hatırlatır.
Bugün, ikinci gününe girdiğimiz yeni yılın hepimiz için hayırlara vesîle olmasını diliyor ve sözlerimi bu program için yazmış olduğum beş dörtlükten oluşan “Gelen Gider” başlıklı şiirimle noktalamak istiyorum:
Dünyaya gelen herkes,
Bir günde gidiverir.
Topraktan olan her şey,
Aslına dönüverir.
Dünyada kalan var mı?
Sakın kalırım sanma.
Bir gün sende gidersin,
Gençliğine aldanma.
Dünün geçtiği gibi,
Günün de geçiverir.
Vakit kılıç gibidir.
Kesilmez, kesiverir.
Yıkılsan da sen yıkma.
Kalp kırma, gönül yıkma.
Sıkılsan da sen sıkma.
Nefsinden yana çıkma.
Çalış, uğraş, gez, dolaş.
Dağ, dere engeli aş.
Deme kış yaz, kuru yaş.
Yürü, menzile ulaş.
Okunan hatm-i şeriflerle, süver-i şerifelerin duasını da yapıp sevabını din ve devlet büyükleriyle, şehitler, gaziler ve toplantıya katılanların yakınlarından ebediyete intikal edenlerin ruhlarına bağışlayarak: “Yâ Rabbî! Dualarımızı müstecap, amellerimizi makbul, hayatımızı rızana götüren yol ve ecrimizi bol eyle.” niyazında bulundu.
“Yakınlara Yakınlık ve Sıla-i Rahim” konulu broşürün de dağıtıldığı program, davetlilere sunulan ikramın alınmasıyla noktalandı.
HATİM DUASINDAN GÖRÜNTÜLER
İKRAMDAN GÖRÜNTÜLER