İFTAR SAATLERİ SEVİNÇ VE SAADET ANLARIDIR
Her günü ve her anı, haz ve huzur zamanı olan Ramazanı amacına uygun davranışlarla değerlendirmenin gayret ve kararlılığı içinde olan YOYAV, dostlarıyla mensuplarını iftar sofralarında buluşturup dostluk ve kardeşlik bağlarını pekiştirmeye yönelik çaba ve çalışmalarını sürdürmektedir. İlk iftarını, evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş olan bu mübarek ayın rahmet diliminin sekizinci günü olan 27 Temmuz 2012 Cuma günü Risiss Oteli’nde davasına destek veren bürokratlarla vakıf, dernek, sendika ve benzeri sivil toplum örgütlerinin başkan ve temsilcilerine vermişti.
İkincisini de mağfiret diliminin 5. günü olan 3 Ağustos 2012 Cuma (Ramazanın onbeşinci) günü aynı otelde verdi. Bazı hayırsever ve vakıf üyeleri ile kurs öğretmenleri ve kursiyerlerin katıldığı bu iftarda konuklarıyla ayrı ayrı ilgilenen YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, yaptığı yemek duasından sonra misafirlerine minnet ve şükran duygularını dilegetirdiği mesaj yüklü konuşmasında şu cümlelere yer verdi:
“Kıymetli konuklar, değerli dostlar, sevgili kardeşlerim!
Ramazan-ı şerifin onbeşinci gününde ve ikinci dilimi olan mağfiret diliminin yarısında yaşadığımız iftar sevincini siz saygıdeğer konuklarımızla paylaşmanın haz ve huzuru içinde hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, iftarımızı onurlandırmanızdan dolayı takdir ve teşekkürlerimizi arzederek hoşgeldiniz diyorum.
İftar sevinçleri inanan insanlar için dünyadaki sevinçlerin en değerlileridirler. Zira bu sevinçler, oruç ibadetini ifa edip, açlık hâlinden tokluk hâline geçmenin verdiği doyum sevinci olmasının yanında, ondan daha değerli ve daha önemli olan ebedî ve sonsuz bir sevincin habercisi olmalarıdır ki, o da oruçlunun Rabbiyle karşılaştığı anın sevincidir. Müslümana bu iki sevinci yaşatma vesîlesi olan ibadet, oruç ibadetidir. Öyle diyor Kâinatın Efendisi (S.A.V.): “Oruçlunun iki sevinci vardır. İftarı anındaki sevinci ve Rabbine kavuştuğu anın sevinci.” Allah Teâlâ’dan bizlere bu sevinçlerin ilkini iftar saatlerinde yaşattığı gibi, ikincisini de cennet-i âlâda cemaliyle şereflendirerek de yaşatmasını diliyor ve Allah’ım! Bizleri sevdiğin, sevdirdiğin ve sevindirdiğin kullarından eyle. Cennetine girdirdiğin, cemalini gördürdüğün ve rızana erdirdiğin bahtiyar kullarından kıl ya Rabbi diye niyaz ediyoruz.
Ramazan aylarında ilk iftarla birlikte ülke genelinde bir sevinç seferberliği başlatılmalı, yaşanan sevinçler paylaşılmalı ve yurt sathında yaygın hâle getirilmelidir. Üzgünlerin üzüntüleri giderilmeli, gönlü kırık birileri varsa bulunmalı ve gönüllerinin şad edilmesi cihetine gidilmelidir. Sevindirmekle sevinmek, mutlu etmekle mutlu olmak, doyurmakla doymak her müslümanın meziyeti olmalıdır.
Tabii kişiyi sevindirmenin yolları çok ve çeşitlidir. Karnını doyurmak, sırtını giydirmek, ihtiyacını gidermek, hediye vermek, güler yüz göstermek, güzel söz söylemek, derdine derman olmak ve acısını dindirmek gibi davranışlar bunların başta gelenleridir. İnsanlar bu tür yapıcı yaklaşımları birbirinden esirgememelidirler. Yekdiğerlerine samimi, sevecen ve sempatik davranışlar sergilemelidirler. Özellikle asık suratlı olmamaya özen göstermelidirler.
Allah için birbirini seven ve sevindiren duyarlı ve dirayetli insanlardan olmamız dileğiyle sözlerimi noktalarken, iftarımıza iştirâk ederek sevincimizin artmasına vesîle olan güzîde heyetinize hürmet ve muhabbetlerimizle şükranlarımızı sunuyor, hayatınızın her anında en az bu kadar sevinçli olmanız temennisiyle saygılar sunuyorum.”