KADIN VE MANEVİYAT
Kadınlarla ilgili konularda doğru ve doyurucu bilgileri dile getirerek, hizmetlerine ilgi duyan kardeşleriyle davasına destek veren dostlarını aydınlatmanın gayret ve kararlılığı içinde olan YOYAV, yıllardır kadınlar günü dolayısıyla düzenlediği kültürel faaliyetlerine birini daha ekledi. Yurdumuzda ve dünyamızda coşkuyla kutlanan “Dünya Kadınlar Günü” etkinlikleri çerçevesinde 7 Mart 2013 Perşembe günü “Kadın ve Maneviyat” konulu kapsamlı bir program gerçekleştirdi. Çok sayıda davetlinin katıldığı programda konuşan A.Ü. İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Öznur Özdoğan dile getirdiği değerli düşüncelerle davetlilerin takdirini topladı.
Programın açış konuşmasını yapan YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş konuşmasında şunları söyledi: “Saygıdeğer hanımefendiler, kıymetli konuklar, değerli dostlar, basınımızın güzîde temsilcileri! Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlediğimiz “Kadın ve Maneviyat” konulu toplantıya teşrif ederek bizleri onurlandıran ve hanım kardeşlerimizin mutluluklarını paylaşarak sevinçlerini doruk noktaya erdiren seçkin heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, gününüzü gönülden kutlayarak sağlık ve saadette daim olmanızı diliyorum. Malumunuz olduğu üzere insanın ruhu manayı, bedeni de maddeyi temsil eder. Başka bir ifadeyle insanın fikri manayı, fiziği de maddeyi gösterir. Fiili fikrini, davranışı duygusunu, anlayışı inancını ve sözü özünü anlatır. Dolayısıyla her insanın hem maddî hem manevî yönü vardır. Kadın-erkek herkesin, bu yönlerinin bilincinde olması ve her iki yönden de beslenip yeterli gıdayı alması gerekir. Bu yönlerin biriyle ilgilenip diğeri ihmal edilmemelidir. Mideyi ihmalin bedeni, manayı ihmalin de ruhu yıpratacağı bilinmelidir. Bünye, helal ve sağlıklı besin maddeleri ile, ruh da iman, irfan, ibadet, ta’at ve ahlâk-ı hamîde ile beslenmelidir.
Bünyesi yıpranan takatten düşer, ruhu yıpranan da yanılgılara düşer. Takatten düşen verimsiz, yanılgıya düşen de sevimsiz olur. Oysa insandan beklenen, verimli ve sevimli olmasıdır. Dolayısıyla maddeten ve manen beslenip bakımlı olmak, herkes için hayatî ehemmiyet arz etmektedir. Yani madde ve mana insan için su ve ekmek gibi zorunlu bir ihtiyaçtır. Sadece ekmek ya da sadece su ile hayatı idame ettirmek imkânsız olduğu gibi, sadece madde ve sadece mana da insanı ihya etmez. İkisiyle birlikte beslenmek gerekir. Bu bakımdan kadın erkek birbirinden farklı değildir. Her ikisi de iki yönden yani madde ve mana bakımından yeterli gıdayı almalıdır. Bu açıdan birinin ihmal edilmesi, dünyada dengenin sarsılmasına, ahirette azabın artmasına yol açar. Dolayısıyla maddi ve manevi mutlulukla olgunluğa ermede kadın erkek ayrımı yapılmamalıdır. Allah Teâlâ böyle bir ayrım yapmamıştır. İnsanların da bu ayrımı yapmaya hakları yoktur. Kur’ân-ı Kerim’i dikkatle ve dirayetle okuyanlar bu gerçeği göreceklerdir. Dilerseniz Bakara Suresi’nin 21, Nisa Suresi’nin 1 ve Hucurat Suresi’nin 13. ayetlerinin meallerini buyurun birlikte okuyalım:
“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah’ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz.” (Bakara, 21) “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekle bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisa, 1) “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz, Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurat, 13) Mealleri arz edilen ayet-i kerimelerin incelendiğinde de anlaşılacağı üzere, ilahî hitaba muhatap kılınma, manevî mertebelerin merdivenlerini tırmanıp yücelme, cennete girme ve rıza-i rahmana ermede kadın erkek ayrımı yapılmamış, her ikisine de aynı talimat verilmiş ve aynı istekte bulunulmuştur. İkisi içinde iman, ibadet ve iyilik öngörülmüş ve eşlerin cennette birlikte olmalarını sağlayacak davranışlarda bulunmaları tavsiye edilmiştir. Bakara Suresi’nin 35. ayetini teemmül, tedebbür ve tefekkürle okuduğunuzda, dile getirdiğim düşüncenin doğruluğunu siz de onaylayacaksınız. Buyurun bu ayetin mealini de birlikte okuyalım:
“Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin. Orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin. Sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz dedik.” Erkekler ne kadar maneviyata muhtaçlarsa kadınlar da o kadar muhtaçtırlar. Her ikisi de manevî mertebelerde yücelmenin gayret ve kararlılığı içinde olmalıdırlar. Bu cümleden olarak manen mükemmel olmak isteyen kadınlar; Hz. Havva, Hz. Hacer, Hz. Meryem, Hz. Asiye, Hz. Hatice, Hz. Ayşe, Hz. Fatıma, Hz.Nefise ve Hz. Rabia gibi mana aleminin mihmandarı olan hanımları çok iyi tanımalı ve örnek almalıdırlar. Eşleriniz, kardeşleriniz, ebeveynleriniz, evladınız ve tüm sevdiklerinizle birlikte cennete girmeniz dileğiyle sözlerimi noktalarken kadınlar gününüzü tekrar kutluyor, gününüzün kutlu, yaşantınızın mutlu ve geleceğinizin umutlu olmasını niyaz ediyor, saygılar sunuyorum.”