Kadir Bilelim Ki, Kadrimiz Bilinsin
YOYAV’ın yirmi birinci Kur’ânî Birliktelik ve Dua Günü programı Kadir Gecesi programıyla birleştirilerek, 10 Haziran 2018 Pazar günü gerçekleştirildi. Saat 13.30’da YOYAV Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programa 110 davetli katıldı. Önceki yıllarda Kadir Gecesi vesîlesiyle tertiplediği toplantılarda:
1 9.11.2004 tarihinde “Değeri Kur’ân İle Bildirilen Gece”
2 19.10.2006 tarihinde “Kadir Gecesini İhyâ Ederken”
3 26.9.2008 tarihinde “Kur’ân’da Kurtuluş Kriterleri”
4 15.9.2009 tarihinde “Kur’ân’ın Kadrini Bilmek”
5 5.9.2010 tarihinde “Hangi Güne Ne Kadar Önem Vereceğiz?”
6 26.8.2011 tarihinde “Kadir Gecesinin Hatırlattığı Hakikatler”
7 14.8.2012 tarihinde “Sabaha Kadar Selam”
8 3.8.2013 tarihinde “Ramazan ve Her Zamanın Kalbi Kadir Gecesi”
9 22.7.2014 tarihinde “Meleklerin Müminlere Karıştığı Gece”
10 2.7.2016 tarihinde “Kadir Kandili”
11 22.6.2017 tarihinde “İslam’ın Sembolü Selam” konularını gündeme getiren YOYAV, bu yıl 10 Haziran 2018 tarihinde düzenlediği programda “Kadir Bilelim ki, Kadrimiz Bilinsin” konusunu işledi. “Değeri Kur’ân’la Bildirilen Kadir Gecesi” başlıklı broşürün dağıtıldığı ve okunan 500 hatm-i şerîf, 4 bin 322 Yasîn-i şerîf, 125 bin 340 İhlâs-ı şerîf, 1645 Mülk-ü şerîf, 1928 Nebe’i şerîf, 3480 Feth-i şerîf, 42 bin 550 Fatiha-i şerîfe, 9400 Ayet’el Kürsî, 2 milyon 120 bin 300 Kelime-i Tevhid, 3 milyon 226 bin Salevât-ı şerîfe, 36 bin Esma’ül Hüsna, 947 bin istiğfarın duasının yapıldığı programda davetlilere hitap eden YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, önemli açıklamalarda bulunduğu konuşmasında şu cümlelere yer verdi:
“Ramazan-ı şerîfin üçüncü dilimi olan cehennem azabından kurtuluş bölümünün altıncı gününü geride bırakıp, Kadir Gecesine kavuşmak üzere olan kıymetli konuklar, üç ayların içerdiği dört kandilin dördüncüsü olan Kadir kandilinin eşiğine gelmenin sevinç ve saadetini yaşayan değerli dostlar, günahlardan arınıp, rızâ-i Rahmân’a ermeyi dileyen duyarlı ve dirayetli kardeşlerim!
Nasip olursa inşaallah birkaç saat sonra bir kere daha idrâk ve ihyâ etme bahtiyarlığına ereceğimiz Kadir Gecesi dolayısıyla düzenlediğimiz “Kadir Bilelim ki, Kadrimiz Bilinsin” konulu programa katılarak, gördüğüm görkemli tabloyu teşkil eden güzîde heyetinizi gönülden ve samîmî duygularımızla selamlıyor, Kur’ânî hayatın; Kur’ân’ı okumak, anlamak ve gereğince yaşamakla mümkün olacağını bilen, bilinçli ve basîretli Müslümanlardan olmanızı diliyorum.
Konuya geçmeden önce Mevlâ-i Müte’âl Hazretlerinden bana anlatıp aktarmada, sizlere de duyduklarınızı değerlendirip uygulamada tevfîkini refîk etmesini ve eşiğine geldiğimiz mübârek Kadir Gecesi’nin hepimiz için hayırlara vesîle olmasını niyaz ediyorum.
Malumunuz olduğu üzere kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in, Bakara Suresi’nin 185. ayetinde Ramazan ayında, Kadir Suresi’nin 1. ayetinde de Kadir Gecesi’nde indirildiği beyan buyurulmaktadır. Bu ayet-i kerîmelerin incelendiğinde de anlaşılacağı üzere Kadir Gecesi, hayat kitabımız olan Kur’ân-ı Kerîm’in indirilmeye başladığı mübârek bir gecedir. Kur’ân-ı Kerîm kelamullahtır, kitabullahtır. Allah Teâlâ’ya ait olduğu için, “sözlerin en güzeli” dir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in ifadesiyle: “Sözlerin en doğrusu, Allah’ın kelamı; hâl ve tavrın en güzeli ise Muhammed’in hâl ve tavrıdır.” Kur’ân-ı Kerîm kıyamete kadar her çağda ve her coğrafyada insanlara en doğru yolu gösteren rehberdir. Kur’ân ruhlara şifa, kalplere rahmettir. Kur’ân bize Rabbimizi tanıtır, sorumluluğumuzu bildirir, ahireti hatırlatır. İnsan olmanın anlamını ve insanca yaşamanın sırlarını öğretir.
Bu gerçeği dikkatimize getiren ayet-i kerîmelerden biri, Bakara Suresi’nin: “O kitap (Kur’ân); onda aslâ şüphe yoktur. O, muttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.” mealindeki 2. ayetidir. Bir diğeri de Yunus Suresi’nin: “Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve insanlar için yol göstericisi bir rehber ve rahmet olan Kur’ân geldi.” mealindeki 57. ayetidir. Bir başkası da İsra Suresi’nin: “Şüphesiz ki bu Kur’ân en doğru yola iletir, iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” mealindeki 9. ayetidir.
Bu ayet-i kerîmelerin incelendiğinde de anlaşılacağı üzere kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm, insanların dünya ve ahiret saadeti için bir öğüt, gönül dünyalarını aydınlatan manevî bir ışık, hayatlarını sürdürürken başvuracakları bir rehber ve bütün insanlığa gönderilen bir rahmet kaynağıdır.
Kur’ân-ı Kerîm’in ana konusu, Allah Teâlâ’nın varlığı ve birliğidir. O’nun muhatabı insandır ve Allah-insan-varlık üçgeni arasındaki ilişkileri konu edinmiştir. Böylelikle O, insanın Rabbi, kendi cinsi ve kâinât ile bağlantısını düzenleyen bir rehberdir.
Kur’ân-ı Kerîm’in hedefi, insanın dünya ve ahirette mutluluğunu sağlamaktır. İ’tikadî, ahlakî ve amelî her bakımdan insanların ihtiyaç duyduğu ilkeleri ihtiva eder.
O’nu okurken tefekkür etmek ve bize söylemek istediği ilkeleri iyi kavramak gerekir. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’in emir ve yasakları tüm insanlığın mutluluğuna yönelik hükümler içerir. Sadece tilâvetle yetinmek ve ne söylediğine önem vermemek, O’ndan beklediğimiz faydayı bize sağlamayacaktır.
Kur’ân-ı Kerîm, bizlere yüce Rabbimizin mesajlarını aktaran ilahî bir mektuptur. O mektubu alıp bir kenara koymak doğru olmadığı gibi, içeriğini anlamaya çalışmamak da doğru olmaz.
Evet, Kur’ân-ı Kerîm’i okumak ibâdettir ve bu ibâdetin büyük sevabı vardır ama, O’nun bize gönderilmesinin amacı, anlaşılması ve içerdiği emirlerle yasaklara uyularak uygulanmasıdır.
Merhum Mehmet Âkif’in, yaşadığı yıllardaki bazı Müslümanların Kur’ân-ı Kerîm’e yaklaşımlarını yansıtan:
“İbret olmaz bize her gün okuruz ezber de.
Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetler de.
Lafz-ı muhkem yalnız anlaşılan Kur’ân’ın.
Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın.
Ya açar nazm-ı celîlin bakarız yaprağına.
Yahut üfler geçeriz, bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur’ân, bunu hakkıyla bilin.
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için.” dediği dizelerinde dile getirdiği gibi yanlış yaklaşımdan kaçınıp:
“Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhamı,
Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslam’ı.” dediği dizesindeki uyarıya uyulmalıdır. Bu gerçeğin bilincinde olan her Müslüman, Kur’ân-ı Kerîm’i okumalı, anlamalı, hayatına yansıtmanın gayret ve kararlılığı içinde olmalıdır.
Bakara Suresi’nin yukarıda sözü geçen 185. ayetini okurken dikkatimizi celbeden kavramlardan birisi de “Furkân”dır. Dolayısıyla hak ile batılın ayrışım noktası olan mukaddes kitabımız, bizlere sahih olana yönelip, batıldan uzak durmayı işaret etmektedir. Bu da takdir edersiniz ki, yalnızca ilimle gerçekleşecektir. Bu sebeple, Yaratıcımızın kemal sıfatları nasıl ilimsıfatıyla anlam kazanmışsa, biz kulların da kemale ermesi ancak ilimle olacaktır. Dolayısıyla, Kur’ân’la anlam kazanan bu mübârek aydan başka, söz konusu ideale uygun münasip bir vakit yoktur. Fakat Müslümanlar maalesef bahsini ettiğimiz bu önemli eşiği ihmal ettiklerinden dolayı, insanlığa kıyamete kadar yön verecek olan yüce kitabımızın değerleri ile ağlantıyı koparma noktasına geldiler. Bunun sonucunda da müslümana muvafık olmayan tezahürler bizlerden sadır olmaya başladı. İşte, her zaman olduğu gibi bugün de bu feyizli ayı vesîle kılarak, evlerimizde ya da camilerimizde yüzünden okuduğumuz Kur’ân-ı Kerîm, özellikle mana boyutuna ağırlık vereceğimiz veçhesiyle bizleri önce Rabbimizle sonra kendimizle buluşturup, son raddede güzel ahlakla taçlandıracaktır Allah’ın izniyle. Bu itibarla, içerisinde Kur’ân okunan ev ile Kur’ân okunmayan ev arasındaki farkın, ölü ile diri arasındaki fark gibi olduğunu idrak edebilen her mümin, insanlığın dirilişine zemin oluşturacak bu ay vesîlesiyle ilk emri “Oku!” olan Kur’ân-ı Kerîm’e azami ilgi göstermeli, O’ndan faydalanmanın yollarını aramalı ve Kur’ân terbiyesi içerisine girerek O’nunla hemhâl olmalıdır.
Kıymetli kardeşlerim!
Kadir Gecesi’nin bin aydan hayırlı bir gece olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Zira hepimiz yıllardır Kadir Suresi’ni okumakta ve manasını anlamaya çalışmaktayız. Bu Surenin 3. ayetinde: “Kadir Gecesi, bin aydan hayırlıdır.” buyrulmaktadır. Bunu biliyoruz ama, neden ve nasıl bin aydan daha hayırlı olduğunu araştıranımız yok denecek kadar azdır.
Kadir Gecesini bin aydan hayırlı kılan faktör nedir? Bu sorunun cevabı, Kadir Suresi’nde saklıdır. Bu Sure’nin ilk ayetinde: “Biz O’nu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik.” buyurulmaktadır. Tabii ki, O’na bu değeri kazandıran sebep, Kur’ân-ı Kerîm’in indirilmeye başlamasına zarf olmasıdır. Allah Teâlâ insanlığa rahmet ve inâyetini göndermiş, kulu Hz. Muhammed (s.a.v.)’e ıssızlığın ve karanlığın tam ortasında Kur’ân’ı indirmiştir. Çöle nur inmiştir…
Kur’ân-ı Kerîm indirilmeden önce, o gece de diğer gecelerden biri gibiydi. Kur’ân-ı Kerîm’in o gece indirilmeye başlamasıyla birlikte değer kazanmış ve bin aydan hayırlı bir gece denecek kadar değer kazanmıştır.
Dolayısıyla ayların en hayırlısı Ramazan ayı, gecelerin en hayırlısı da Kadir Gecesi olmuştur. Ramazan ayı ile Kadir Gecesi’ne bu kıymeti kazandıran Kur’ân-ı Kerîm, O’nu tutan ele, okuyan dile, koruyan kalbe ve barındıran beyne de benzeri kıymeti kazandırır. Beyninin ve kalbinin Kadir Gecesi gibi kıymet kazanmasını, elinin ve dilinin de öyle bir değeri elde etmesini dileyen Kur’ân’a dört elle ve sımsıkı sarılmalı, okumalı, anlamalı ve uygulamalıdır.
Sevgili kardeşlerim!
Kıymetini Kur’ân’dan kazanan Kadir Gecesi’nin kıymetini bilmemiz için, bu gece indirilmeye başlayan Alak Suresi’nin ilk ayetleri ve Kadir Suresiyle başlayarak Kur’ân-ı Kerîm’i kafamıza girdirmeye ve kalbimize indirmeye çalışmalıyız. Yani O’nu ezberlemenin, Efendimiz (s.a.v.)’in okuduğu gibi okumanın, anladığı gibi anlamanın, yaşadığı gibi yaşamanın ve yaydığı gibi yaymanın gayreti içinde olmalıyız.
Kadir Gecesi’nden çıkaracağımız derslerin başında gelen hususlardan biri de, kadirbilirlik olmaktır. Müslümanın muttasıf olması gereken meziyetlerden biri olan bu güzel özelliğe sahip olup:
1 Bizleri Yaradan, yaşatan ve sayısız nimetlerle kuşatan Allah Teâlâ’nın,
2 Kadir Gecesi’nde indirilmeye başlayan kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in,
3 Kur’ân-ı Kerîm’i insanlara tebliğ eden Hz. Peygamber (s.a.v.)’in,
4 Doğup dünyaya gelmenin,
5 İnsan olarak yaratılmanın,
6 Mümin olmanın,
7 Bizleri doğurup dünyaya getiren annelerimiz ve besleyip büyüten babalarımızla, eğitip öğreten hocalarımızın,
8 Nail olduğumuz nimetlerin,
9 Bir kere daha Ramazan ayına ermenin ve Kadir Gecesi’nin eşiğine gelmenin,
10 Allah’a kul, Peygamber’e ümmet ve müminlere kardeş olmanın kadrini bilmeliyiz.
Bu on maddede arz edilen kıymetlerin kadrini bilip, îcâbının îfâsı cihetine giden kadirşinas insanlardan olmalıyız.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi noktalarken, Kadir Gecenizi en içten ve samîmî duygularımızla kutluyor, bizleri de dualarınıza dâhil etmenizi diliyorum.”
Program, hurma, çikolata, şeker, gül şerbeti, lokma tatlısı ve pideden oluşan ikramın dağıtılmasıyla noktalandı.