“Kalkınma ve Kalkındırmada Karz-ı Hasen’in Yeri” Semineri
12-18 Aralık 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen “23. Yoksullarla Dayanışma Haftası” etkinliklerinden biri de “Kalkınma ve Kalkındırmada Karz-ı Hasen’in Yeri” semineri idi. 17 Aralık 2015 Perşembe günü YOYAV Kültür Merkezi’nde 09.30-13.00 saatleri arasında gerçekleştirilen bu seminerde sunulan bildirilerle yapılan konuşmalarda değerli düşünceler dile getirildi.
İki oturumdan oluşan seminerin 1. Oturumunu A.Ü. İlahiyat Fakültesi Eski Dekanı Prof. Dr. Nesimi Yazıcı, 2. Oturumunu da Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız yönetti.
Seminerin açış konuşması ile oturum başkanlarının konuşmalarının yanında 1 ve 2. Oturumda birbirinden güzel altı bildiri sunuldu. Seminerin açış konuşmasını yapan YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, amaç ve içeriğini özetleyen şu cümlelere yer verdi:
“Yirmi yedi yıldır yardımlaşma ve dayanışma yolunda bizimle birlikte olup, yüce Yaradan’ın rızası doğrultusunda yapılan çalışmalara katılıp kıymetli katkılarda bulunan saygıdeğer konuklar, değerli dostlar, sevgili kardeşlerim, basınımızın güzîde temsilcileri!
23. Yoksullarla Dayanışma Haftası’nın altıncı gününde gerçekleştirilen “Kalkınma ve Kalkındırmada Karz-ı Hasen’in Yeri” konulu semineri şereflendiren seçkin heyetinizi sevgi ve saygı ile selamlıyor, şerefli varlığınızla seminerimizi onurlandırmanızın haz ve huzuru içinde hepinize hürmet ve muhabbetlerimizi arz ederek hoş geldiniz diyorum. 1993 yılında ihdas edilen yoksullarla dayanışma haftasının hedeflediği hususlardan biri “toplu kalkınmayı teşvik ve temin etmede devlete destek olmak”tı. Bu hedef doğrultusunda düzenlenen“Kalkınma ve Kalkındırmada Karz-ı Hasen’in Yeri” konulu bu seminere katılmak için sabahın erken saatlerinde salonumuzu şereflendiren siz dava arkadaşlarımız ve dostlarımızla kıymetli konuşmacılarımıza gönülden ve samîmî şükranlarımızı sunuyor, sayinizin meşkûr ve gayretinizin me’cûr olmasını diliyorum.
Böylesi fikrî faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde etken olan iki unsur vardır. Bu unsurların biri konuşan, diğeri de dinleyendir. Bunların biri bulunmazsa hedeflenen hizmet hâsıl olmaz. Konuşan olmazsa, dinleyen duymak istediğini bulamaz. Dinleyen olmazsa, konuşan duvarlara hitap etmek istemez. Dolayısıyla ikisi de birbirine muhtaçtır.
Öte yandan imkân ve mekân da, hedeflenen hizmetlerin gerçekleşmesinde önem arz eden hususlardan biridir. Biz imkân ve mekânı sağladık. Mekînlerimize gönül bağladık. Konuşmacılarımızın dirayetli, dinleyicilerimizin dikkatli olduklarından emin olduğumuz için, inşallah hedefe ulaşacağımızdan da eminiz.
Malumunuz olduğu üzere bu yıl birlikte gerçekleştirdiğimiz 23. Yoksullarla Dayanışma Haftası’nın ana teması “iyilik”, sloganı da “iyiliği ilke edinen, cenneti ülke edinir”di.
İyiliğin önde gelen türlerinden biri de “karz-ı hasen”dir. Çoğunuzun anlamadığını sandığım, ama herkesin duymasını ve icabına uymasının zaruretine inandığım bu deyim, günümüz gençlerinin duymadığı önemli bir deyimdir. Yüce Rabbimizin kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in 6 ayetinde dikkatimize getirip yaşatılmasını istediği önemli bir kalkındırma şeklini ifade eden bir deyimdir. Onun için bu yıl düzenlediğimiz Yoksullarla Dayanışma Haftası’nda planladığımız seminerde bu konuyu gündeme getirmek istedik.
İnsanî ilişkilerin iyileşmesinde, kardeşlik bağlarının pekişmesinde ve dostluk duygularının derinleşmesinde etken olacağına inandığım bu sistem, her Müslüman tarafından bilinmesi ve icrası cihetine gidilmesi gereken hayatî bir sistemdir. İnsanın insana, hiçbir maddî menfaat ve şahsî çıkar gözetmeksizin sadece Allah rızası için Allah’ın kuluna ödünç vermeyi esas alıp, her türlü sömürüye son vermeyi hedefleyen bu sistem, İslâmın insanlara getirdiği iyilik türlerinin başında gelen güzelliklerden biridir.
Tabii, iyiliğin çirkini olmaz. Her iyilik güzeldir ama az sonra içeriği arz edildiğinde anlaşılacağı üzere “karz-ı hasen”, zorluğu yok ama güzelliği çok olan bir iyiliktir. Bu iyiliğin yapıldığı yerlerde gerileme ve gerilme olmaz, gelişme ve güzelleşme olur. Üretim artar, istihdam çoğalır. Kimse kimseyi sömürmez. Kimse kimsenin sırtından semirmez. Herkes kendi elinin emeği ve alnının teri ile temin ettiği geliri ile geçinir. Ödünç veren kalkındırır, ödünç alan da kalkınır. Kalkındıran ve kalkınan insanlar arasında kıskançlık, hased ve fesad olmaz. Ödünç veren, varlığının şükrünü ifa etmenin huzuru içinde olur. Ödünç alan da kardeşinin katkısı ile kalkınmanın mutluluğu içinde ona dua eder.
Öyleyse böylesi bir güzelliği bizlere sağlayacak ilahî bir sistemi öğrenip uygulama cihetine gitmede neden acele etmiyoruz? İşte konuşmacılar, işte siz. Allah, doğruları dile getirenlerimizle dinleyenlerimizi eksik etmesin. Bu konuşmalar bitinceye kadar da kimse bir yere gitmesin. Konuşmaları dinleyenler duyduklarını kulak ardı etmesin, hemen uygulama cihetine gitsin.
Dilerseniz konuşmacılarımızın dile getirecekleri değerli düşüncelere sağlam bir zemin oluşturması için Kur’ân-ı Kerîm’deki karz-ı hasen ile ilgili ayetlerin meallerini buyurun birlikte okuyup, içerdikleri İslamî inceliklerle insanî yücelikleri değerlendirmeye çalışalım:
“Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah’a güzel bir borç (isteyene faizsiz ödünç) verecek yok mu? Varlık veren de, bolluk veren de Allah’tır, sadece O’na döndürüleceksiniz.” (Bakara, 245)
“Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil olarak) İçlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah’a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki, sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa, doğru yoldan sapmış olur.” (Maide, 12)
“Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükâfatı da vardır.” (Hadid, 11)
“Sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara ve Allah’a güzel bir ödünç verenlere verdiklerinin karşılığı kat kat ödenir ve onlara değerli bir mükâfat vardır.” (Hadid, 18)
“Eğer Allah’a (rızası uğruna) ödünç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Allah çok mükâfat verendir, ceza vermekte acele etmeyendir.” (Tegâbün, 17)
“… Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyun, namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah’tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah, çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” (Müzzemmil, 20)
Mealleri arz edilen ayet-i kerîmelerde geçen, “Allah’a ödünç vermek”ten maksat, sırf yardım gayesiyle ve Allah rızası için maddî sıkıntı içinde bulunanlara faizsiz borç vermek ve bu borcun tahsilinde kolaylık göstermektir. Bu kolaylığın nasıl yapılacağı Bakara Suresi’nin 280. âyetinde şöyle beyan buyurulmaktadır: “Eğer (borçlu) darlık içinde ise, eli genişleyinceye kadar ona mühlet vermek (gerekir). Eğer (gerçekleri) anlarsanız, bunu sadakaya (veya zekâta) saymak sizin için daha hayırlıdır.”
Mealleri arz edilen ayet-i kerîmelerde geçen “karz-ı hasen” kavramı, iki kelime ve on harften oluşan önemli bir kavramdır. Varlıklı Müslümanların, dar gelirlileri kalkındırmaya katkıda bulunmaları ile ilgili önemli bir sistemi dikkatimize getirmektedir. Kendi işini kurup, elinin emeği ve alnının teri ile ihtiyacını gidermek isteyen insanı kalkındırmaya yönelik bir yardım ve katkı şeklidir karz-ı hasen. Bu kalkındırma şekli her yönüyle güzel ve mükemmel olan bir sistemdir. Kur’ân-ı Kerîm’de iki kelime ile ifade edilen ve altı ayette geçen bu sistem, Arap harfleri ile altı, Türk harfleri ile de on harften oluşmaktadır.
“Güzel ödünç veya borç verme” anlamına gelen karz-ı hasen, diğer hiçbir din, düşünce, doktrin ve fikrî felsefede benzeri bulunmayan güzel bir sistemdir.
Mealleri arz edilen ayet-i kerîmelerin incelendiğinde de anlaşılacağı üzere, karz-ı hasende Allah rızası hedeflenmekte ve ödünç verilen kimseden hiçbir karşılık beklenmemektedir. Bu sistemde, tefecilikteki gibi muhtacın ihtiyacını sömürme ve bankacılıktaki gibi faizle kredi verme uygulamasına yer yoktur. Dolayısıyla bu sistem, Kur’ân-ı Kerîm’in ifadesiyle “güzel ödünç verme” sistemidir. Bu sistemde hiçbir çirkinliğe yer yoktur. Bu sistemde varlıklı insanların, dar gelirli insanlara verdikleri ödünç, Allah’a ödünç verme olarak ifade edilmiştir. Oysa Allah Teâlâ, kulundan ödünç alacak değildir. Kastedilen ödünç verme, Allah için Allah’ın muhtaç kuluna verilen ödünçtür. Onun için güzel bir ödünç vermedir. Bu ödünç vermenin ecri de Allah nezdinde güzel ve büyük olacaktır.
Kalkındırmaya yönelen kimselerle, kalkındırılması düşünülen kimseler arasındaki ilişkilerin dizaynında düstûr olması gereken anlayış ve yaklaşımı yansıtan “karz-ı hasen” kavramı, dar gelirliye destek olma, güçsüzü gözetme ve yoksula yardım elini uzatmada uyulması icap eden ve uygulanması gereken sistemi ifade eden Kur’ânî bir ifadedir.
Bu Kur’ânî kavramı kavramamıza ışık tutacak bildirileri sunacak konuşmacılarımızla siz kıymetli konuklarımıza tekrar teşekkür ediyor, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.”
YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş’in konuşmasından sonra seminerde yer alan bildirilerin sunulmasına geçildi. A.Ü. İlahiyat Fakültesi Eski Dekanı Prof. Dr. Nesimi Yazıcı’nın yönettiği 1. Oturumda 20. Dönem Adana Milletvekili Yük. Müh. Dr. Ertan Yülek “Kalkınmanın Anahtarı Yatırımlar ve Karz-ı Hasen” konulu bildirisini, DPT Eski Daire Başkanı Recep Dumanlı “Sosyal Kalkınmada Karz-ı Hasen” konulu bildirisini, TÜSİAV Başkanı Veli Sarıtoprak “Kalkınma ve Kalkındırmada Sivil Toplum Kuruluşlarının Yeri ve Önemi” konulu bildirisini sundular.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız’ın yönettiği 2. Oturumda A.Ü. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seyfettin Erşahin “İslam Medeniyetinde Bir Yardımlaşma Kurumu ve Kalkınma Aracı: Karz-ı Hasen” konulu bildirisini, Kültür Bakanlığı Eski Müsteşar Yardımcısı Dr. Nazif Öztürk “Sadece Erdemli Toplumlarda Uygulanabilen ‘Karz-ı Hasen’ İmkânların Paylaşımında ve Dayanışmada Bir Zirvedir” konulu bildirisini, Hizmet-İş Sendikası Genel Başkan Vekili Av. Hüseyin Öz “Güçlü Bir Medeniyet İçin Öze Dönüş” konulu bildirisini sundular.
Seminer, Dr. İbrahim Ateş’in kapanış konuşmasından sonra konuşmacılara İyilik Madalyası ve Beratının takdimini takiben, ikram edilen öğle yemeği ile noktalandı.