KİLİS’İN KURTULUŞU YOYAV’DA KUTLANDI
Güneydoğu Anadolu’nun tarihî yerleşim merkezlerinden Suriye sınırındaki serhat şehrimiz Kilis’in düşman işgalinden kurtuluşunun 89. yıldönümü 7 Aralık 2010 Salı günü Kilis’te olduğu gibi Ankara’da da coşkuyla kutlandı. YOYAV ve Kilis Yardımlaşma Derneği’nin ortaklaşa düzenledikleri kutlama programı, Ankara’daki Kilislilerle dostları tarafından yoğun ilgi gördü.
YOYAV Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen kutlama programına katılan konuklar arasında Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca ve eşi Ayten Yavaşca, Kilis milletvekilli Hasan Kara ile eski milletvekillerinden Veli Kaya, Ertan Yülek ve eşleri, Koza İpek Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Melek İpek, Kanaltürk Ankara Temsilcisi Sami Dadağlıoğlu, Kilis eski valilerinden Güner Özmen ve Tevfik Başakar, Milli Eğitim Bakanlığı Eski Genel Müdürlerinden Sıtkı Dalkılıç, Prof. Dr. Hayrettin Gürbüz, Prof. Dr. Aykut Mısırlıgil ve Prof. Dr. Zafer Öner ile Çırak Eğitim ve Öğretim Vakfı Başkanı İbrahim Karakoç da vardı.
Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başlayan programda, Kilis Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı M. Yahya Efe, YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, Kilis Milletvekili Hasan Kara ve Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca birer konuşma yaparak Kilis ve Kilisliye sevgileriyle, Kilis’in kurtuluşu için canlarını seve seve feda eden şehitlerle gazilere minnet ve şükran duygularını dilegetirdiler. Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca’nın sesinden sunulan Kilis destanı, okunan Kilis şiirleri ve Kilis Yardımlaşma Derneği Türk Halk Müziği Korosunun seslendirdiği Kilis türküleri programa renk kattı. Programın sonunda, YOYAV’ın şehitlerin ruhuna ithafen okuttuğu hatm-i şerîfin duasını yapan Dr. İbrahim Ateş, davetlilere duygulu dakikalar yaşattı.
Dr. Ateş’in yaptığı mesaj yüklü konuşmasında şu cümleler yer aldı:
“Türkiye’nin takdirini toplayan ve Kilisimizin medâr-ı iftihârı olan değerli büyüğümüz Prof. Dr. Sayın Alâeddin Yavaşca, muhterem eşleri, sayın milletvekillerimiz, kıymetli konuklar, değerli dostlar, sevgili kardeşlerim, basınımızın güzîde temsilcileri!
Serhat şehrimiz Kilisimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 89. yıldönümü dolayısıyla düzenlediğimiz kutlama programına katılarak sevinç ve saadetimizi paylaşan ve şehitlerimizi bir kere daha minnet ve şükranla anmamıza vesîle olan güzîde heyetinizi gönülden ve samîmî duygularımızla selamlıyor, sizlere sağlık ve saadet, şehitlerimize de rahmet ve mağfiret dileğiyle sözlerime başlarken Kilis’in kurtuluşu için canlarını seve seve feda eden büyüklerimizin ruhlarının şâd, mekânlarının cennet ve makamlarının yüce olmasını niyaz ediyorum.
Hayatlarını Hakka ve halka adayıp, canlarını vatan ve vatandaşlarına feda edenler, her zaman hürmet, muhabbet ve hayırla anılmayı hakeden yüce ruhlu insanlardır. Onlar, sergiledikleri örnek davranışlar, öğrettikleri faydalı bilgiler ve insanların istifadesine sundukları eserlerle ölümlerinden sonra da geride kalanların gönüllerinde yaşar, devamlı rahmet ve mağfiretle anılırlar. Ebediyete intikal eden Hak dostları, şehit ve gazilerimizle büyüklerimizi sevgi ve saygı ile anarak ruhlarını şâd edecek duyarlı davranışlarda bulunmamız, onlara karşı ifâsı icabeden bir insanlık görevi olduğu gibi Hakka hürmetin de gereğidir. Yüce Rabbimiz kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in müteaddid ayetlerinde bizden bunu istemektedir.
Bize, geçmişlerimize karşı saygılı olmak düşer. Biz bu saygıyı hâl, davranış ve sözlerimizle anlatmalı ve onları hayırla yâd etmeliyiz; etmeliyiz ki, arkadan gelenler de bizi rahmetle yâd etsinler. Aksine bugün bize önemli bir mirası tevdî’ edip emanet bırakan kimseleri unuttuğumuz zaman, yarın bizim de unutulacağımız muhakkak ve mukadderdir.
Bu inanç ve anlayışla faaliyet ve hizmetlerini gerçekleştirmenin gayreti içinde olan biz YOYAV’lılar, cennet vatanımızı düşman işgalinden kurtarmak için canlarını seve seve feda eden şehitlerimizi rahmet ve mağfiretle anmayı yerine getirilmesi gereken zevkli bir görev kabul etmekteyiz.
Değerli dostlar!
Doğup büyüdüğümüz ve nimetlerinden yararlanarak yetiştiğimiz şirin şehrimiz Kilisimizin düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümünü kutlayarak sevinip duyarlı ve coşkulu anlar yaşamamız tabiidir. Bu vesîleyle sevinç ve saadetimizi dostlarımızla paylaşarak duygularımızı doruk noktaya çıkaracak dirayetli davranışlarda bulunmamız da güzel bir yaklaşım olur. Ama bunların tümünde ölçülü olmak ve şehitlerimizin ruhlarını rencide edecek davranışlardan kaçınmak gerekir. Canlarını Allah yolunda vatan ve vatandaşı için feda ederek şehadet şerbetini içen insanları anmak, onların ruhlarını şâd edecek yaklaşım ve uygulamalarda bulunmayı gerektirdiği gibi, sahip oldukları yurt ve insan sevgisiyle, sergiledikleri şecaat ve cesareti genç kuşaklara layıkı veçhiyle aktarmak suretiyle hâtıralarını hâfızalara nakşetmeyi de icab eder.
Bize göre kurtuluş günleri, kurtuluşu sağlayan şehitlerle gazilerin inanç, anlayış ve arzularına uygun olarak kutlanılmalıdır. Kutlama programları da anmalara, anlatmalara, tanıtmalara, atılımlara, katılımlara, iyiliklere, güzelliklere ve yararlı yeniliklere yönelik olmalıdır.
Bu noktadan hareketle toplantımıza katılmak için İstanbul’dan Ankara’ya gelerek salonumuzu şereflendiren Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca hocamız ile eşi Ayten Yavaşca hanımefendiye ve ailesiyle birlikte Başkentte bir ebru sergisi düzenleyerek bugün saat 18.30’da Türk-Amerikan Derneği Sanat Galerisi’nde açılışını yaptıkları bu sergiyi Kilis’in kurtuluşunun 89. yıldönümüne adayan Sayın Salih Elhan Beyefendi’ye takdir ve teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Âlimleri, şairleri, edîpleri, düşünürleri, sanatkârları, ünleri ülke sınırlarını aşan din ve devlet büyükleriyle uzun yıllar mantık ve medeniyet merkezi olan Kilisimizin geçmişteki görkemli konumunu korumak, tarihî belgelerin tanıklık ettiği ilmî mevkiyle manevî mehâbetini muhâfaza ve müdâfaa etmek her Kilislinin öndegelen görevlerinden biri olmalıdır.
Dünün dev isimlerini yetiştiren, Necip Asım Yazıksızları, Zihni Babaları, Abdullah Sermestleri, Mehmet Vâkıf Efendileri, Muallim Rıfatları, Çekmecilileri, Üryanizadeleri, Hocazadeleri, Uncuzadeleri, Yavaşçazadeleri, Sadakazadeleri, Baytazzadeleri, Müftü Muharrem Efendileri, Faruk Kadri Timurtaşları, Nedim Ökmenleri, Alaeddin Yavaşcaları ve benzeri binlerce büyük insanı yetiştirip ülke ve insanımızın hizmetine sunan Kilis neden geçmişteki üretkenliğini günümüzde gösteremiyor? Antep, Maraş ve Kilis halkı Fransızlara karşı yürütülen milli mücadelede omuz omuza çetin savaşlara katılarak çok şehitler verdiler ve vatanı düşman işgalinden kurtardılar. Antep Gazilik, Maraş da Kahramanlık unvanını aldı. Peki Kilis hangi unvanı aldı? Antep ve Maraş bu unvanları aldılar da Kilis neden alamadı? Anteplilerle Maraşlılar istediler ve aldılar. Kilisliler talep etmediler ve alamadılar. Tâlibi olan hiçbir hak zayi olmaz. Her Kilisli bu işin tâlip ve takipçisi olmalıdır. Bizim hükümetimizden talep ve temennîmiz böyle bir unvanın Kilis’ten esirgenmemesidir.
Başta parlamenterlerimiz olmak üzere siyasilerimizi, işadamlarımızı, sanatkârlarımızı, sivil toplum örgütlerimizi, basınımızı ve tüm Kilislileri bu konuda daha duyarlı davranmaya davet ediyor, şehitlerimizle gazilerimizi bir kere daha rahmet ve mağfiretle anarak sözlerimi noktalarken, gecemize katılarak bizleri onurlandıran sizlere takdir ve teşekkürlerimizi arzediyor, yüce heyetinizi yıllar önce yazdığım bir mısra ile selamlıyorum:
Kilisim, Kilislim, kişiliklim, hislim!
Kan döktün, can verdin olmadın teslim.”
Dr. Ateş’ten sonra kürsüye gelen Kilis Milletvekili Hasan Kara yaptığı konuşmada şu cümlelere yer verdi:
"Kilis'in bir özelliği var. Kilisli fedakârdır. Nasıl 7 Aralık'ta canından fedakârlık yaptıysa, bugünde malından fedakârlık yaparak birçok şeyler yapmıştır. Kilis'teki okulların birçoğu işadamlarımız tarafından yapılmıştır. Ben bu işadamlarımıza şükranlarımızı arz ediyorum.
Bugün Kilis, üniversitenin kurulmasıyla farklı bir çehreye kavuşmuştur.
Kilis'te üniversite kurulurken dedik ki, bu üniversiteye ne isim verelim? Düşündük, düşündük ve 7 Aralık ismini bulduk. Niye 7 Aralık? Çünkü 7 Aralık, bizim düşmandan kurtuluşumuzun simgesidir. Bugün cehaletten, okumamazlıktan ve diğer eksi yönlerimizden kurtulmanın en büyük sebeplerinden bir tanesi üniversitedir. Vâkıf insanlarımız, valilerimiz, bürokratlarım, siyasilerimiz ve özellikle Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan sayesinde diğer illerde olduğu gibi Kilis de üniversitesine kavuştu. Kilis 7 Aralık Üniversitesi ismini alan üniversitemizde bugün 6 bine yaklaşan öğrencimiz ile binin üzerinde personelimiz var. Bizim 2015 yılındaki hedefimiz 15 bini geçen üniversite öğrencidir.
Sayın YOYAV Genel Başkanımız Dr. İbrahim Ateş bir hususu belirterek az önce isimle ilgili bir şey söyledi. Bu konuda yüzde yüz değil yüzde bir milyon haklı. Maraş kahraman oldu, Antep gazi oldu, Urfa şanlı oldu Kilis kaldı. Bir sebebi vardı. Kilis sonradan il oldu. Ama il olduğundan buyana bunun aşılması lazımdı. Biz iki-üç yıldan beri bunun üzerinde çalışıyoruz. Ama ne yazık ki uygun bir isim bulamadık. Çünkü tam böyle kahraman, gazi ve şanlıyı doldurabilecek uygun bir ismi ne yazık ki bulamadık.
Ben Kilis adına, Sayın Başbakanımız adına şu sözü çok rahatlıkla verebilirim. İsim bulduğumuz gün kanun teklifini verip, -inşallah bir aksilik olmadığı takdirde- Kilis'in il olma yıldönümüne de bu işi yetiştirip, Kilis'e gazilik madalyası ile birlikte belirlenerek unvanı çok rahat alabiliriz. O konuda hükümetimizin gerçekten çok büyük desteği var. Sadece isim konusunda sıkıntımız var. Kilis'i kahramanlığıyla, fedakârlığıyla ve özellikleriyle anlatabilecek kapsayıcı bir isim bulduğumuz takdirde çok rahat şekilde biz bunu Meclisten çıkartır, Kilis'e ve Kilisliye hediye ederiz diye düşünüyorum. YOYAV'a bu etkinliği yaptığından dolayı teşekkür ediyorum.”
Gecenin son konuşmasını yapan Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca da yaptığı konuşmada düşünce ve duygularını şu cümlelerle ifade etti:
"Benden önce yapılan bu kadar ateşli, güzel, kapsamı geniş konuşmalardan sonra, doğrusu hayatımda en heyecan duyduğum bir gün yaşıyorum. Kilis'e yakışan pek güzel cümleler dinledik. Heyecana katıldık, sağ olsunlar gönüllerinin ifadesini güzel edebi cümlelerle bize sundular. Kendilerine çok teşekkür ediyorum.
Ben şu bakımdan çok heyecan duyuyorum. Kilis'in işgalden kurtuluşunun ifadesi olan 7 Aralık gününü Ankara'da yani Türkiye Cumhuriyeti'nin merkezinde böyle bir hazırlıkla hepimizi toplayarak heyecanı bölüştürme imkânı verdiklerinden dolayı YOYAV'a ve bilhassa YOYAV'ın başında kendisini saygı duyarak her zaman takdir ettiğimiz Dr. İbrahim Ateş'e teşekkür ederim. Lütfettiler, bize böyle bir geceyi yaşattılar ve bu hatıraları yeni baştan gönlümüzün en halisane yerinde tekrar yaşama imkânı verdiler.
Böyle beraberlik günlerinin ara sırada yapılmasının faydalı olacağı inancındayım. Bu inanç ve anlayışla hepinizi sevgi ve saygıyla selamlar, gecenizi gönülden kutlarım."
Program, YOYAV’ın Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca’ya şükran plaketi takdimini takiben davetlilere sunulan ikramın alınmasıyla noktalandı.