Kıyamet Günü Hakk’ın Himayesinde Olanlar
YOYAV’ın yürüte geldiği Kur’ânî Birliktelik ve Dua Günü programlarının 18.si 7 Mart 2018 Çarşamba günü gerçekleştirildi. “Üç Ayların İçerdiği Kandillerin İlki Regâib Kandili” konulu broşürün dağıtıldığı programda okunan 357hatm-i şerîf, 1016 Yâsîn-i şerîf, 828 Mülk Suresi, 862 Nebe’ Suresi, 1011 Fetih Suresi, 176 bin 750 Fâtiha-i Şerîfe, 40 bin 400 İhlâs-ı şerîf, 160 bin Ayet’el-Kürsî, 1 milyon 5 bin Kelime-i Tevhid, 364 bin 670 salevât-ı şerîfe, 184 bin Esma’ül-Hüsnâ’nın duasını yapıp sevabını din ve devlet büyükleri, şehitler, gaziler ve toplantıya katılanların isimlerini verdikleri yakınlarının ruhlarına bağışlayan Dr. İbrahim Ateş, yaptığı “Kıyamet Günü Hakk’ın Himâyesinde Olanlar” konulu kısa konuşmada önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Ateş özet olarak şunları söyledi:
“Yücelme yörüngesine girmek, Yaradan’a yaklaştıracak yakarış ve davranışlarda bulunmak için bir Kur’ânî Birliktelik ve Dua Günü programına daha katılmak gayesiyle evlerinden çıkıp YOYAV’a gelen ve salonumuzu şereflendiren kıymetli kardeşlerim!
Hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, hayat boyu Hakk’ın himâyesinde, hidâyetinde ve inâyetinde olmanız temennisiyle sözlerime başlarken, kalbinizde îmânın, elinizde Kur’ân’ın ve dilinizde duanın dâim olmasını diliyorum.
Bugün ve yarın bizler ve sizler için bir birini izleyen iki önemli gündür. Bugün 7 Mart 2018 Çarşamba günü, 18. Kur’ânî Birliktelik ve Dua Günü programı dolayısıyla salonumuzu şereflendiren siz saygıdeğer misafirlerimizle bir araya gelmenin sevinç ve saadetini yaşadığımız gibi, nasip olursa inşallah yarın da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla planladığımız “Kadının Gücü” konulu kutlama programında sizler ve diğer konuklarımızla bir araya gelmenin gayreti içinde olacağız.
Bugün Yaradan’a yalvarıp yakararak Mevlâ-i Müte’âl Hazretlerine dua ve niyazda bulunacak, yarın da yapacağımız konuşmada “Kadının Gücü” konusunda duygu ve düşüncelerimizi dile getirmeye çalışacağız.
Her ayın ilk Çarşamba günü gerçekleştirmeyi gelenek hâline getirdiğimiz Kur’ânî Birliktelik ve Dua Günü programlarının 2018 yılı Mart ayı serisinin 7 Mart’a denk gelmesi vesîlesiyle, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in yedi maddelik hadîs-i şerîflerinden birini sizlerle paylaşma düşüncesi kalbimden geçti. Dolayısıyla bugünkü sohbetimizde sizlere, kıyamet gününde Allah Teâlâ’nın himayesinde olacak yedi kesimden kimselerle ilgili hadîs-i şerîfi arz etmek istedim.
Zor zamanlarda barınacak ve başımızı sokup korunacak bir yer aradığımızı hepimiz biliriz. Aşırı sıcak, fırtına, yağmur ve sel gibi hayatımız için tehlike arz eden hallerde hep böyle bir arayış içinde oluruz. Yaz mevsiminin sıcak günlerinde güneşin tepeden vurduğu saatlerde dışarı çıkmamaya, sokakta ve sahilde dolaşmamaya dikkat ederiz. Çıkma mecburiyetinde olduğumuz zamanlarda da bir şemsiye alır onu kullanırız. Böylece yaşadığımız yer ve yöredeki aşırı sıcağın tehlikesinden korunmaya çalışırız.
Kıyamet günü aşırı sıcağın, günümüzdekinden kat kat fazla olacağı anda da herkes barınacak bir yer ve sığınacak bir gölge arar ama ne çare. O gün Allah Teâlâ’nın gölgesinden başka bir gölge olmayacaktır. İşte çoğu kimsenin çaresiz olacağı ve sıcaktan bunalacağı o anda yedi kesimden kimselerin ilahî himâyede olacağını belirten sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in yedi maddelik bir hadîs-i şerîfi şöyledir:
Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Yedi sınıf insan vardır ki, Allah Teâlâ onları hiçbir gölgenin bulunmadığı (Kıyamet) gününde Arş’ın gölgesinde gölgelendirir. Adâletli yönetici, Allah’a ibâdetle büyüyen genç, kalbi camilere bağlı kimse, Allah için birbirini seven, bu uğurda bir araya gelip bu sevgi ile ayrılan iki kimse, mevki sâhibi olan güzel bir kadın tarafından birlikte olmaya çağırıldığı halde, “Ben Allah'tan korkarım.” cevabı ile karşılık veren kimse, sağ elinin verdiği sadakayı sol eli duymayacak şekilde gizli sadaka veren kimse, tenha yerde Allah'ı anarak gözleri yaşla dolup taşan kimse.”
Bu yedi sınıf insanı ayrı ayrı tanıtmadan önce bir hususa işaret etmemiz uygun olacaktır. Ahirette, Allah'ın himâyesine kavuşacakları bildirilen insanların vasıflarına şöyle bir göz atınca, her birinin, büyük güçlükleri göğüslemiş, hemen hemen aynı seviyede "zor"u başarmış kimseler oldukları, hepsinin bir çok dâhilî ve hâricî mâni’lere rağmen, soylu bir mücâdele vermiş oldukları anlaşılmaktadır. Yani hepsinin ortak özelliği, kullukta sevgiye dayalı kahramanlıklarıdır. Ödülleri de ona göredir. Kıyametin o dehşetli ortamında ilahî koruma altında olmak...
Şimdi hadîsimizin haber verdiği yedi güzel insanı tek tek kısaca tanıyalım:
Adaletli yönetici: Müslümanların yönetimini üstlenmiş kişi demektir. Müslümanlar dünyada onun himâyesinde, bir başka ifadeyle gölgesinde bulunmuşlardır. Bu sebeple böyle bir yöneticinin ahirette göreceği karşılık da yaptığına uygun olarak ilahî koruma altında olmaktır. Âdil devlet başkanı, diğerlerinden üstün olduğu için birinci sırada zikredilmiştir. Çünkü devlet başkanının himâyesi onların hepsini içine alır.
Allah'a ibâdetle büyüyen genç: Gençlik yıllarını namazlı-niyazlı dindar bir çizgide geçiren genç, nefsini Allah'ın emirlerine muhalefetten korumuş, hevâ ve heveslerin, şehevî duyguların, gemlenmesi güç arzuların etkisine karşı koyup kulluğa sarılmıştır. Bu, ondaki derin Allah saygısının delilidir. Zira Allah'ın emirlerine sarılıp günahlardan kaçınmak büyük bir fazîlettir. Hele bu, gençlik yıllarında gerçekleştirilmişse, her türlü takdirin üstündedir.
Kalbi mescide bağlı kimse: Kalbi sanki mescide asılmış kandil gibi, sürekli mescidle ilgili olan, mescidlere devamda kusur etmeyen, Allah'ın evi demek olan mescidleri ve oralarda bulunmayı seven kişi, mescidlerle ilgilenmek suretiyle Rabbine olan sevgisinde devamlılığını göstermiş demektir. Bunun karşılığı olarak da ahirette arşın gölgesinde barındırılacaktır.
Allah için birbirini seven, bu uğurda bir araya gelip bu sevgi ile ayrılan iki kimse: Allah rızası için birbirlerini seven, başka hiçbir maksat taşımayan, bir araya gelmeleri Allah için, şayet ayrılacaklarsa ayrılıkları yine Allah için olan yani bir arada iken de ayrı iken de Allah için duydukları sevgiyi muhafaza eden iki insan, sanki bir anlamda yekdiğerini Allah'ın emirlerine muhalefetten korumaktadır. Zira mü'min mü'minin aynasıdır. Onların bu birbirlerini Allah için sevmeleri ve dostluklarını bu çizgide birbirlerine yardımcı olarak geçirmeleri, ahirette her ikisinin birden ilahî koruma altına alınmaları ile ödüllendirilecektir. O halde sevgimize ve sevdiklerimize bu açıdan iyice dikkat etmeliyiz.
Güzel ve mevki sahibi bir kadının gayr-i meşru davetine "Ben Allah'tan korkarım" diye yaklaşmayan yiğit: Böylesine bir davete içinden veya açıkça "Ben Allah'ın emrine muhalefet etmekten veya O'nun azabından ve gazabından korkarım" diyerek yaklaşmayan, nefsini koruyan kişi gerçekten büyük bir yiğitlik göstermiştir. "Allah'tan korkan kurtulmuştur." müjdesi gereği onun da ödülü ahiretteki sıkıntılardan kurtulmaktır. Bu husus, her türlü gayr-i meşru kadın-erkek ilişkilerinin kitle iletişim ve haberleşme vasıtalarıyla yaygınlaştırılmaya çalışıldığı günümüzde çok daha büyük önem arz etmektedir.
Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse: Allah için verdiği sadaka ve yaptığı iyilikleri mümkün olduğunca gizli yapan, gösteriş ve riyadan uzak kalmaya çalışan kimse, Allah'ın rızasını her şeyin üstünde tutmuş demektir. Bunun karşılığı da, ahirette ilahî korumaya mazhar kılınmak suretiyle o kişinin fazîletinin açığa çıkarılmasıdır. Bu, gıpta edilecek bir durumdur.
Tenha yerde Allah'ı anıp gözyaşı döken kişi: İnsanlardan ve gözlerden uzak, kimsenin bulunmadığı ortamlarda Allah'ı anarak gözlerinden sevgi yaşları dökülen kimse, çoğu insanın başaramadığı bir kulluk çizgisini yakalamış demektir. Onun bu samîmî ve gizli kulluğunun karşılığı da mahşer yerinde ilahî koruma altına alınmak suretiyle, herkesin gözü önünde ödüllendirilmesidir. Böyle bir ödüllendirmeyi kim istemez.
Ahirette Allah Teâlâ’nın himâyesine vesîle olacak bu özelliklere sahip olanlara ne mutlu! Onlardan birine bile sahip olmayanlara ne yazık!
Kıyamet gününde arş-ı â’lânın gölgesinde olmayı dileyenler, bu özellikleri ihmal etmemeli, mümkünse tamamına, değilse bir kaçına sahip olmanın gayreti içinde olmalıdır.
Hepimizin bu güzel özelliklere sahip ve Hakk’ın himâyesine nâil olan hak dostlarından olmamızı diliyor, okunan hatm-i şerîflerle süver-i şerîfeler, salâvât-ı şerîfeler ve kelime-i tevhidler hürmetine rahmet-i Rahmân’a ve mağfiret-i Mennân’a mazhar olmamızı niyaz ediyorum.”
Kurs Öğretmeni Ayşe Doyuk
Dua görüntüler.
İkramdan görüntüler
Haberi bu kare kod ile telefonunuza indirebilirsiniz,