Kudüs’ün Korunmasında Kalkan Olan Vakıflar
Her yıl Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün organizatörlüğünde Mayıs ayı başında kutlanan Vakıf Haftası etkinliklerine katılan YOYAV, bu yıl da gerçekleştirdiği örnek bir etkinlikle haftanın kutlamalarına katılan kuruluşlardan biri oldu. Hafta dolayısıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü 8-9 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde “Uluslararası Kudüs Vakıfları Forumu” düzenleyerek örnek ve önemli bir adım atmış olduğundan YOYAV da bu yıl, Vakıf Haftası münasebetiyle gerçekleştirdiği panelin konusunu “Vakıf Şehir Kudüs” olarak belirledi.
13 Mayıs 2017 Cumartesi günü YOYAV Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele katılan davetliler arasında VGM Vakıflar Meclisi Üyesi Ahmet Temizkök ve Teftiş Kurulu Eski Başkanlarından Ali Eren, Ahmet Sıvacı ve Mehmet Haltaş, İnsan Kaynakları Daire Başkanı Aslan Yıldız, Emlak Dairesi Eski Başkanı Ali Taha Özaydın, Mülhak ve Yeni Vakıflar Eski Başkanı Mehmet Özcan, MEB Eski Müsteşar Yardımcısı Mehmet Temel, İlahiyat Fakültesi Eski Dekanı Prof. Dr. Nesimi Yazıcı da vardı.
Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başlayan panelde Dr. Ateş’in yaptığı “Kudüs’ün Korunmasında Kalkan Olan Vakıflar” konulu açış konuşmasından sonra, üç bildiri sunuldu. Paneli, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız yönetti.
Çok sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleştirilen panelde sırasıyla, Kültür Bakanlığı Eski Müsteşar Yardımcısı Dr. Nazif Öztürk “Kudüs Nasıl Kaybedildi?”, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seyfettin Erşahin “İslam medeniyetinde Kudüs’ün Yeri” ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Uzmanı Dr. Şerife Eroğlu Memiş “18. Yüzyılda Osmanlı Kudüs’ünde Taşra Toplumu Vakıf İlişkisi” konulu birer bildiri sundular.
Panelin hitamında konuşmacılarla katılımcılara takdir ve teşekkürlerini ileten YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, panel yöneticisi Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız ile panelistlere birer şükran plâketi takdim etti. Davetlilere Dr. Ateş’in panel dolayısıyla yazdığı “Kutsal Kent Kudüs” başlıklı şiiri dağıtıldı ve toplantı konuklara sunulan ikramın alınmasıyla noktalandı.
Dr. Ateş, yaptığı açış konuşmasında şu cümlelere yer verdi:
“Orta Doğu’nun en eski yerleşim merkezlerinden biri de kutsal kentlerin üçüncüsü olan Kudüs, Müslümanlar nezdinde müstesnâ mekânlardan biri olup, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’den sonra gelen mübârek bir mekândır.
İki kıblenin ilki ve iki haremin üçüncüsü olan Mescid-i Aksâ’yı bağrında barındıran Kudüs, değeri Kur’ân’da dile getirilen mübârek bir şehirdir. Her karış toprağında, nice peygamberlerle Hak dostu velîlerin hâtırasını ve izini taşıyan en eski ikinci ve en mukaddes üçüncü mescidin bulunduğu müstesnâ bir mekândır. Tabii, mekânın şerefi mekîn iledir. Kudüs’ün kalbi niteliğindeki Mescid-i Aksâ ile Hz. Peygamber (s.a.v.)’in huzûr-u Hakk’a yüceltildiği yer üzerine yapılan Kubbet’üs-Sahra, şehrin değerine değer katan ve manevî meziyetini yansıtan mekînlerin önde gelenlerindendir.
Bu mekînlerin muhafazasını temin etmek için şehre muhkem surlar yaptırmanın yanında, halkına hizmeti de gözeten atalarımız, kurdukları vakıflarla gerçekleştirilen hayrî, sosyal ve kültürel hizmetlerle şehri bir vakıf cenneti hâline getirmişlerdir.
Büyük çoğunluğu Türkler tarafından kurulan bu vakıflar, Anadolu’ya gösterilen ilgi ve ihtimamın, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere ile Kuds-ü Şerîfe de gösterildiğine tanık olan tarihî varlıklardır. Kanunî’nin, Kudüs’ü kuşatan surları ile Hürrem Sultan’ın Kudüs şehrini tezyîn eden çeşme, sebil, imaret ve Dâr’ül Eytâm gibi vakıf eserleri, bu ilgi ve ihtimamın günümüze kadar devam eden görkemli göstergelerindendir.
Hürrem Sultan’ın Kudüs’te meydana getirdiği vakıf varlığı ile ilgili vakfiye ve benzeri belgeler, Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde muhafaza edilmekte olup, araştırmacıların incelemelerini beklemektedir.
Halkı himâye ve şehri vikaye maksadıyla meydana getirilen vakıf varlığı o kadar çok ve çeşitlidir ki, “Kudüs’ün taşı, toprağı vakıftır” denilse, mübalağa edilmiş olmaz. Bunun için biz, teşrifinizle taçlandırdığınız panelimize “Vakıf Şehir Kudüs” paneli dedik.
Bazı nebîler, velîler ve manâ büyüğü sâlih insanlar adına kurulan vakıflar başta olmak üzere bir çok din ve devlet büyükleriyle hayırsever tarafından kurulan vakıflarla ilgili belgeler incelendiğinde, vakıf kuran zevâtın, bir çok peygambere beşik ve mirâc-ı Muhammedî’ye eşik olan Kudüs’ün korunmasına gösterdikleri itina ve ihtimam anlaşılacaktır.
Bu belgelerin tümünün incelenmesi, irdelenmesi, içeriklerinin gün ışığına çıkarılması ve başta İsrail devleti olmak üzere dünya devletlerinin gözleri önüne konulması, hayatî ehemmiyet arz etmektedir.
Aslâ ihmal edilmemesi ve bir an önce başlatılıp sonuçlandırılması gereken böyle bir çalışma, atalarımızın ülke ve insanımızla mukaddesâtımız ve kutsal mekânlarımıza verdikleri değer hakkında genç kuşaklarımızı bilgilendirmemiz bakımından yerine getirilmesi gereken önemli bir görev olduğu gibi, İsrail’in Kudüs’ü Yahudileştirme girişimlerine karşı, uluslar arası platformlarda savunulmasına done oluşturulması bakımından da îfâsı îcâp eden zarurî bir iştir.
Nebîler diyarı ve ecdâd yâdigârı Kuds-ü Şerîfin kutsallığında kuşku olmadığı gibi, değişik tarihlerde muhtelif saldırılara maruz kaldığı da herkesin malumudur.
Tarih boyunca yaşadıkları yer ve yörelerin yararına yönelik çok ve çeşitli vakıflar kuran Müslümanlar, Haremeyn-i Şerîfeyn ile Kuds-ü Şerîf, Mescid-i Aksâ ve el-Halil şehrindeki Hz. İbrahim (a.s.)’in medfûn olduğu el-Halîl Mescidi için vakıflar kurmayı da ihmal etmemişlerdir.
Haremeyn-i Şerîfeyn görevlileri ve fukarası ile Kudüs halkına hizmeti hep göz önünde bulundurmuşlardır. Kudüs’te kurulan bazı vakıflar olduğu gibi, başka yerlerde kurulup gelirinin tamamı veya bir kısmı Mescid-i Aksâ ve Kudüs’teki hayrat müesseseleri ile halkına meşrut olan vakıflar da vardır.
Kudüs’ün korunmasında kalkan ve halkının himayesinde harman olan bu vakıflar, uzun yıllar misyonunu muhafaza etmiş ise de, son zamanlarda koruyucu olma vasfını kaybetmenin ötesinde, korunmaya muhtaç konuma gelmişlerdir. Koruyanın korunmaya muhtaç konuma gelmesi de hazîn bir hâldir.
Vakıflar çarçur edilip, işlevsiz kalınca, Kudüs’te kalkansız kaldı. Binalar bakımsız, mekânlar metrûk oldu. Surlar saldırıya uğradı. Kapılar, İsrail askerlerinin kurşunlarıyla delik deşik hâle geldi.
Tesis edilen vakıflarla tahkîm edilen Kudüs’ün tarihî misyonu ile manevî mehâbetinin muhâfaza ve müdâfaasında müstesnâ ve mümtâz bir yeri olan Kudüs Vakıflarının mâzîdeki müessir rolüne kavuşturulması temennisiyle sözlerimi noktalarken, panelistlerimize katkıları, konuklarımıza da katılımları için takdir ve teşekkürlerimizi sunuyor, bugün için yazdığım “Kutsal Kent Kudüs” başlıklı altı dörtlükten oluşan şiirimle sizleri selamlamak istiyorum:
Kudüs’e sahip ol, O, kutsal kenttir.
Sultan Selahaddin’den emanettir.
Ecdâd yâdigârı vakıfla dolu,
Miraca mahal olan bir cennettir.
Mescid-i Aksâ bir büyük ma’beddir.
Hazret-i Süleyman’dan emanettir.
Kullar için kıble-i ibâdettir.
O’na bomba atmak bir cinayettir.
Kudüs Müslümana ikinci vatan.
Aksâ ve çevresi mübârek mekân.
Hürmet eder O’na inanan insan.
İflâh olmaz O’na yan gözle bakan.
Kudüs ve Kıbrıs’ı koruyan kalkan,
Olmuştu vakıflar, uzunca zaman.
Çarçur edilince vakıflar, heman.
Aktı oralarda oluk oluk kan.
Gün geldi İsrail Aksâ’yı yaktı.
Makaryos da Magosa’ya çan taktı.
Gözlerden yaş, damarlardan kan aktı.
Müslümanlar O’na uzaktan baktı.
Uyanalım artık derin uykudan.
Kopmadan kıyamet, geçmeden zaman.
Ecele fayda yok, kardeş korkudan.
Aslâ korkan değil, olun korkutan.”
Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ
Dr. Nazif ÖZTÜRK
Prof. Dr. Seyfettin ERŞAHİN
Bu kare kodu okutarak haber ve resimleri
cep telefonunuza indirebilirsiniz.