Kurban Sosyal Hayata Bereket ve Ekonomik Hayata Harekettir
Bizleri bir kere daha Kurban Bayramına erdiren ve dar gelirli kardeşlerimizle buluşturup birlikte sevindiren yüce Rabbimize hamd-ü senâ ediyor, bayramların ülke genelinde milletimize mutluluk vesîlesi olmasını diliyoruz.
Sevinçlerin paylaşıldıkça artacağına ve üzüntülerin de paylaşıldıkça azalacağına inanarak coşkuyla kutladığımız Kurban Bayramının yurt sathında yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma duygularının gelişip güçlenmesine vesîle olmasını temenni ediyoruz.
Malum olduğu üzere İslâmın imkân sahibi insanlara emrettiği malî ibâdetlerden biri de kurbandır. Yaradılanı Yaradan’a yaklaştıran ve yaratıklarla kucaklaştıran bu ibâdet, kurban kesmeyi gerektiren malî miktara mâlik olan her müslümanın, yılda bir defa îfâsı îcâp eden bu ibâdet, insanı Allah’a ve O’nun rahmetine ulaştıran önemli bir ibâdettir.
Kurban ibâdetinin tarihi oldukça eskidir. İnsanlık tarihiyle birlikte var olmuştur. Hak olsun, bâtıl olsun bütün kavimlerde kurban hadisesini görmekteyiz. Tanrılara, tapınaklara, aya, güneşe, ateşe veya kutsal saydıkları birçok değerlere geçmişteki insanlar kurbanlar adayıp, kesmişlerdir. Bugünkü şekliyle dinimizdeki kurban ibâdeti, Hz. İbrahim (a.s.)’den bir hatıradır.
Hz. İbrahim (a.s.) Allah’dan başka kimseyi sevmediği iddiasına sahipti. Yüce Allah İbrahim (a.s.)’i bu konuda imtihandan geçirmiştir. Hz. İbrahim bir oğlu olursa, onu Allah yolunda kurban edeceğini adamıştı. Aradan uzun zaman geçmiş, oğlu olmuş, İbrahim (a.s.) ise bu adağını unutmuştu. Rüyasında Cenab-ı Hak, İbrahim’e bu adağını hatırlattı. Ailece çetin bir imtihandan geçmekteydiler. Yıllarca ayrı yaşadığı, doya doya sevemediği oğlunu kurban etmesi isteniyordu. Durum anne Hacer’e bildirildiğinde, o tevekkül ile şu sözü söylüyordu; “Allah bizi zayi etmez” diyordu. Şeytan önce kararından vazgeçirmek için İbrahim (as)’e geldi. Sonra Hacer annemize gitti. Daha sonra oğul İsmail’e gelerek bu karara itiraz etmelerini istedi. Her biri de şeytanı taşlayarak, yanlarından kovdular. Can tatlı, istenilen fedâkârlık ise çok büyüktü. Neticede; kesme emrini alan bıçak, İsmail’i kesmiyor, Allah tarafından gönderilen koçu kesiyordu. Bu tarihi olay Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle haber verilmektedir. “(İbrahim), ‘Ey Rabbim! Bana iyilerden (bir oğul) ihsan et’, dedi. Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. Oğlu yanında koşacak çağa gelince ; ‘Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?’ dedi. (İsmail), ‘Babacığım! Sana ne emrolunuyorsa onu yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın’ dedi. Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) teslim olup, İbrahim onu yüz üstü yatırınca, ona şöyle seslendik: Ey İbrahim, rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. Şüphesiz bu apaçık imtihandır. (İsmail’e karşılık) büyük bir kurbanlık fidye verdik. Kendisinden sonra gelenler arasında ona güzel bir nam bıraktık. Selâm olsun İbrahim’e, İşte biz iyi insanları böyle ödüllendiririz. Çünkü o Mü’min kullarımızdandır.” (Saffât Suresi, 100-111)
Bir hadîs-i şerîfinde bu hususa dikkat çeken sevgili Peygamber (s.a.v.): “Kurban kesiniz, çünkü, babanız Hz. İbrahim (a.s.)’in sünnetidir.” buyurmuştur.
Kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in Kevser Suresi’nin 2. ayetinde: “Rabbin için namaz kıl, kurban kes.” buyurularak kurban kesilmesi emredilmiştir. Bu ayetteki “venhar” emri, “kurban kes” anlamına geldiği gibi, bunun başka anlamlara da geldiğini söyleyen bilginler bulunmaktadır.
Kurban ibâdetinin kesin dayanağı Hz. Peygamber (s.a.v.)’in konu ile ilgili sözleri ve uygulamalarıdır. Kurban ibâdeti, hicretin 2. yılında meşru kılınmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.), birçok hadîs-i şerîfinde kurban kesilmesini teşvik ve tavsiye etmiştir: “Âdemoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmış olmaz. Şüphesiz ki, kesilen kurban kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnakları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kesilen kurban kanı yere akmadan önce Allah katında kabul görür. Öyleyse gönüllerinizi kurban ile hoş ediniz.”
Kurban kesmenin fazilet ve meziyetlerini ifade eden bu ve benzeri hadîs-i şerîflerdeki tavsiye ve telkinlere uyan Müslümanlar, kestikleri kurbanlarla Yaradan’a yar ve yakin olmanın yanında kurbanın sosyal hayata bereket ve ekonomik hayata hareket olacağı anlayışıyla bu ibâdeti îfâya özen göstermişlerdir.
Bu gerçeği göz önünde bulunduran YOYAV, 29 yıldır bazı mensupları ve hayırsever dostlarının değerli destek ve kıymetli katkılarıyla vekâleten kurban kesme ve etlerini dar gelirli ailelere dağıtmaya devam etmiştir. Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da, bayram sevincini bu kardeşleri ile paylaşmanın mutluluğunu yaşamıştır. Vakıf Genel Merkez binasının arka bahçesinde güzel bir bayram havası estirmiştir. Kurban kestirenlerle kurban eti alanları buluşturarak kardeşçe kaynaşma ve dostça dayanışmalarına imkân sağlamıştır.
Geçen yıllarda gerçekleştirilen bu örnek hizmetin güzelliğini gören mensupları ile dostlarının devam ettirdikleri değerli destek ve kıymetli katkılarıyla genel merkezce kestirilen 113.150 (yüzonüçbin yüzelli) TL. tutarındaki 146 kurbanın etinden, kurban bağışı yapan 87 kişi birer but aldıktan sonra arta kalan kurban etinden, 6 kişiye birer tam kurban, 16 kişiye yarımşar kurban, 6 kişiye birer çeyrek kurban, 532 kişiye de birer büyük parça kurban eti olmak üzere toplam olarak 560 kişiye dağıtılarak yüzleri güldürülmüş ve mutlu bir bayram geçirmelerine katkıda bulunulmuştur.
Kilis Şubesi’nin kestirdiği 45.000 (kırkbeşbin) TL. tutarındaki 37 koyun ve bir danadan oluşan kurbanların eti 300 kişiye de birer pay olmak üzere toplam olarak Genel Merkez ve Kilis Şubemizce 158.150 (yüzellisekizbin yüzelli) TL. tutarındaki 183 koyun ve bir danadan oluşan kurbanın eti 860 kişiye dağıtılmıştır.
Bayram namazından sonra başlayıp akşama kadar devam eden kesim ve dağıtım hizmetini dikkatle ve dirayetle yürüten kasaplar ve yardımcıları ile diğer personelin başında bulunan Dr. İbrahim Ateş, her kurbanın kesiminden önce kurban sahipleri adına kasaplara vekâlet verip tekbir getirerek ve besmele çekerek kesilmesine özen göstermesinin yanında, kurban sahipleri ve fakirlerle ilgilenmeyi de ihmal etmemiştir.
Bu yoğun ve yorucu çalışma arasında basına kısa bir açıklama yapan Dr. İbrahim Ateş, duygu ve düşüncelerini şu cümlelerle ifade etmiştir:
“İki ay on gün önce Ramazan Bayramını kutladık. Bugün de Kurban Bayramı’nın sevinç ve saadetini dar gelirli kardeşlerimizle paylaşmaktayız.
Bayramlar sadece sevinme değil, aynı zamanda sevindirme zamanıdır. Dolayısıyla bayramı bayram eden şey, sevginin ve mutluluğun paylaşılmasıdır. Bu paylaşım toplumun tüm kesimleri arasında yapılmalıdır. Özellikle aile bireyleri, yakınlar, yaşlılar ve yoksullarla kimsesizler görülüp gözetilmeli, hastalar ve halsizlerle ilgilenilmelidir. Muhtaçların ihtiyaçları giderilmeli, çevremizdeki şehit aileleri ziyaret edilerek acıları paylaşılmalıdır.
Dayanışmayı düstûr ve paylaşmayı prensip edinen YOYAV, yıllardır yürüte geldiği vekâleten kurban kesme ve etini dar gelirli ailelerle fakirlere dağıtma hizmeti ile önemli ve örnek bir uygulamada bulunmaktadır. Böylece dar gelirlilere destek olmanın yanında, birlikte bayram ederek sosyal saadetin sağlanmasına katkıda bulunmaktadır. Bu hayırlı hizmetin geliştirilerek gerçekleştirilmesine vesîle olan hayırsever kardeşlerimizle, davetimize icabet ederek bayram sevincini bizimle paylaşan dar gelirli kardeşlerimize teşekkür ediyor, en içten duygu ve dileklerimizle bayramlarını kutlayarak sağlık ve saadette daim olmalarını diliyorum.”