YOYAV Kapılarını Yeniden Kursiyerlerine Açıyor
1 Ekim 2018 tarihinde başlayacak olan 59. Dönem bilgi ve beceri kurslarıyla ilgili olarak hazırlık çalışmalarını gözden geçirmek ve yararlı yeniliklere yönelmek için kurs öğretmenlerini yönlendirecek açıklama ve uyarılarda bulunmak amacıyla, 15 Eylül 2018 Cumartesi günü kurs öğretmenleriyle bir toplantı yapıldı. Kurs öğretmenlerinden Afet Tan, Sami Aydın, Gülsen Akgöl ve Filiz Şevik’in katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda değişik konulara değinen YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Kıymetli kurs öğretmenlerimiz!
Malumunuz olduğu üzere Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği hâlinde düzenlediğimiz bilgi ve beceri kurslarının 59. Dönemi 15 gün sonra 1 Ekim 2018 Pazartesi günü tertiplenecek törenle başlatılacaktır.
Besmeleyle başlatılıp başarıyla noktalanmasını dilediğimiz bu eğitim ve öğretim yılında eğitim hizmeti verecek kuruluşlardan biri olan Vakfımızın, geçmişte gerçekleştirdiği başarıları gelecekte de gerçekleştirmesi samîmî temennilerimiz arasındadır.
Başlamak, başarının yarısıdır. Diğer yarısı da yapılan işi benimseyerek samimiyet, iyi niyet, içtenlik ve ihlâsla çalışmaktır. Bu inanç ve anlayışla 1 Ekim’de başlatacağımız 59. Dönem bilgi ve beceri kurslarımızın, Allah’ın inâyeti, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin gayretiyle beklenen sonucu sağlayacağına inancım tamdır.
17 Eylül 2018 Pazartesi günü (iki gün sonra) ülke genelinde öğrenciler okulları doldurarak yeni öğrenime başlayacaklardır. 1 Ekim 2018 Pazartesi günü de YOYAV, kapılarını yeniden kursiyerlerine açacaktır. Bu vesîleyle belirtilen tarihte bir tören tertiplenecektir. İki gün sonra başlanacak olan 2018-2019 eğitim ve öğretim yılıyla, on beş gün sonra başlayacak olan YOYAV’ın 59. dönem bilgi ve beceri kurslarının öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, milletimiz ve memleketimiz için hayırlara ve ilimsel gelişmelere vesîle olmasını diliyorum.
Bilindiği üzere bireyin ve toplumun ilerlemesi, kaliteli eğitimle mümkündür. Biz eğitimin beşikten mezara kadar sürdürülmesi gerektiği inancına sahip bir toplumuz. Okuyup öğrenmeyi tavsiye ve telkin eden bir kültür ve medeniyetin mensuplarıyız. Kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm: “Oku!” emriyle başlıyor. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): “Beşikten mezara kadar ilim talep ediniz.” buyuruyor.
Bunlar ve benzeri dinî direktifleri duyan bir müslümanın okuma yazma bilmeyip câhil kalması düşünülemez. Büyük-küçük herkesim ve her seviyedeki herkes, bilgiyle beslenmeyi ihmâl etmemeli, edindiği bilgilerle yetinmemeli, her geçen gün yeni ve yararlı bilgiler edinmenin gayreti içinde olmalıdır.
Çocukları okula göndermekle kalmamalı, yetişkinleri de yeni bilgilerle donatmanın gayreti içinde olmalıyız. Unutulmamalıdır ki, çocuklarımız geleceğimiz olduğu gibi, yetişkinlerimiz de yetiştirenlerimiz ve yönlendirenlerimizdir. Her ikisiyle de yakından ilgilenmemiz gerekir. Çocuklarımızı yaşayacakları zamana göre yetiştirmemiz, yetişkinlerimizi de yaşantılarını, Yaradan’ın rızasına götürecek yol hâline getirecek bilgi ve becerilerle donatmamız îcâp eder.
İlk emri “Oku!” olan dinimizin bilgiyle ilgili direktiflerinden biri, Allah Teâlâ’dan ilmimizi arttırması niyazında bulunmak, diğeri de her geçen gün yeni bilgiler edinerek yücelme yoluna girmektir. Dolayısıyla ilim ilerlemenin ilkesi ve yücelmenin yörüngesidir. Bu ilke istikametinde ileri adım atmayanlar, yerlerinde sayar ve başkalarına boyun eğerler. Böyle bir duruma düşenin de hâli harap ve gördüğü serap olur.
Kişi öğrendikleriyle yetinmemeli, yenilerini öğrenmeye yönelmeli ve sürekli kendini yenilemenin gayreti içinde olmalıdır. Herkes öğrenmeli ama öğrenmekle kalmamalı, öğretmeye de yönelmelidir. Bildiğinin öğreticisi, bilmediğinin öğrenicisi olmalıdır. Öğrendiğini korumanın, öğretmenin ve uygulamanın gayreti içinde olmalıdır. Öğrenileni unutmamanın yolunun da onu uygulamaktan ve başkalarına öğretmekten geçtiğini bilmelidir.
Dünyada meydana gelen gelişmelerle değişiklikleri izlemeli ve onlara ayak uydurmaya çalışmalıdır. Kendini değiştiremeyenlerin başkalarını değiştiremeyeceklerini bilmeli, bu işe kendisinden başlamalıdır. Dolayısıyla her öğretmen, önce kendini geliştirmeli, sonra öğrencilerini geliştirmeye yönelmelidir. Çünkü kimse sahip olmadığını veremeyeceği gibi, bilmediğini de başkalarına öğretemez. Öğretmen, önce kendisi vereceği ders üzerinde çalışmalı, mevcut bilgisine yenilerini eklemeli, sonra bildikleriyle bulduklarını öğrencilerine aktarma cihetine gitmelidir.
Kıymetli kardeşlerim!
Öğrencilerimize yaklaşım tarzıyla ilgili önerilerimizi önceki yıl arz ettiğim için bu toplantıda onları tekrar ederek vaktinizi almak istemiyorum. Onları tekrar gözden geçirip uygulama cihetine gideceğinizi ümit ediyorum.
Bu vesîleyle bir hususu daha dikkatinize getirmek istiyorum ki, o da her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığıdır. Zira, devletin imkânları sınırlı, ülkenin ihtiyaçları sınırsızdır. Sınırlı imkânlarla sınırsız ihtiyaçları karşılamak da mümkün değildir. Dolayısıyla herkesin elini taşın altında atması ve üzerine düşeni yapması gerekir. Her vatandaş üretimi arttıracak ve tüketimi azaltacak duyarlı ve dirâyetli davranışlarda bulunmalıdır.
Yıllardır “Devlet-millet elele, yoksullukla mücadele” diyerek çaba ve çalışmalarını sürdüren Vakfımız, karınca kararınca da olsa üzerine düşen görevleri îfâ etmenin gayreti içinde olmuştur. İki kanadından biri ile yoksulluğu yenmeye yönelik faaliyetlerde bulunmuş, diğeriyle de ülke eğitimine katkıda bulunmuştur. Verdiği burslar, düzenlediği kurslar ve yaptığı eğitim yardımlarıyla imkânları nispetinde eğitime destek çalışmalarını sürdürmüştür.
Otuz yıldır yürüte geldiği hayrî, sosyal ve kültürel hizmetlerini geliştirerek gerçekleştiren Vakfımız, sosyal yardım faaliyetleriyle, eğitim hizmetlerini imkânlarının el verdiği nispette devam ettirmenin gayret ve kararlılığı içindedir.
Yürüttüğü bu çalışmaları davasına destek veren dostlarının katkısı ve çalışanlarının gayretiyle arttırarak ve geliştirerek sürdürmenin gayreti içinde olacaktır.
Say’u gayret bizden, muvaffakiyet yüce Allah’tandır.”