Paylaşmak, Pastadan Pay Almak Değildir
YOYAV’ın dar gelirli dostlarına ikram ettiği iftarların dokuzuncusu, Kadir Gecesi’nden bir gün önce, Ramazan-ı şerîfin yirmi beşinci gününe denk gelen 9 Haziran 2018 Cumartesi günü verildi. Dokuz Haziran’da verilen dokuzuncu iftarda, dar gelirli dostlarıyla birlikte duygulu dakikalar yaşayan Dr. İbrahim Ateş, yemek duasının akabinde yaptığı kısa konuşmada paylaşmayla ilgili duygu ve düşüncelerini şu cümlelerle dile getirdi:
“Çalışmayı ilke, dayanışmayı düstur ve paylaşmayı prensip edinen YOYAV’ın muhterem misafirleri!
Ramazan-ı şerîfin üçüncü dilimi olan cehennem azabından kurtuluş günlerinin beşinci gününde ve Kadir Gecesi’nden bir gün önce düzenlenen iftar sofrasında sizlerle bir araya gelmenin sevinç ve saadeti içinde hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, yaklaşan Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramınızı kutluyor, aile bireylerinizle birlikte mutlu bir bayram geçirmenizi diliyorum.
Ma’lûmunuz olduğu üzere yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma duygusu insanî duygu ve düşüncelerin en yücesidir. İnsanî ilişkilerin iyileşmesinde ve dostluk bağlarının pekişmesinde etken olan bu duygu, içinde bulunduğumuz Ramazân-ı şerîfte daha yoğunlaşarak yoksullara yardım elinin uzatılmasında ve güçsüzlerin gözetilmesinde itici unsur olur. Paylaşmak kaynaşmaya, kaynaşmak anlaşmaya, anlaşmak da dayanışmaya vesîle olur.
Ramazan ayı kardeşlik, dayanışma ve paylaşma ayıdır. Geçici olarak yeme-içmeden uzak kaldığımızda, yoksulun hâlini anlar, nimetlerin kadrini bilir ve ‘Rezzâk’ olan Allah’a hakkıyla şükretmemiz gerektiğinin farkına varırız.
Ramazan ayı aynı zamanda kötü alışkanlıklara son verme, iyiden güzelden yana yeni sayfalar açma fırsatıdır. Ramazan sayesinde hayırlı işlerde yarışır, iyiliğe yatırım yapar, kötü sözden ve amelden uzak dururuz. Birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı gönülden hissederiz. Aramızdaki sevgi ve saygı bağları güçlenir. Bu ayda yapılan ibâdetlerin, iyiliklerin, hayırların sevapları ve mükâfatları diğer aylara nazaran daha fazladır.
Kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in Maide Suresi’nin 2. ayetinde: “…İyilik ve takvâda yardımlaşın…” buyuran yüce Rabbimiz, kulları arasında yardımlaşma ve dayanışma duygusunun yaygın ve saygın olmasını istemiştir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de paylaşmayı tavsiye ve telkin eden hadîs-i şerîflerinden birinde: “Bir kişinin yemeği iki kişiye yeter. İki kişinin yemeği dört kişiye yeter. Dört kişinin yemeği de sekiz kişiye yeter.” buyurarak paylaşmanın önemine dikkat çekmiş ve müminler arasında bu anlayışın esas alınmasına işaret etmiştir.
Ebu Hureyre (r.a.)’nin rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte ise: “Üç yemeğin hesabı sorulmaz: Sahur yemeği, iftar yemeği ve misafirle birlikte yenilen yemek.” buyurmuştur.
Biri oruç öncesi, diğeri oruç sonrası, üçüncüsü de Müslüman misafirlerle yenilen yemeklerin değerinin dile getirildiği bu hadîs-i şerîfte, sahur ve iftar yemekleriyle misafirlere ikram edilen yemeklerin yenilmesindeki ve yedirilmesindeki amacın yüceliğine işaret edilmiştir.
Bunlar ve benzeri hadîs-i şerîflerden esinlenen Müslümanlar da doyurarak doymayı, sevindirerek sevinmeyi ve mutlu ederek mutlu olmayı ilke edinmişlerdir. Sahip oldukları imkânları, onlardan yoksun olanlarla paylaşmayı, insan olmanın şartı ve şerefi kabul etmişlerdir. İhtiyaç duydukları bir dilim ekmeği, bir kâse çorbayı, bir bardak çayı veya suyu, ondan yoksun olan kardeşleriyle paylaşma cihetine gitmişlerdir.
Böylece: “İnsanların Allah’a en sevimli olanı, Allah’ın nimetlerini kullarına ulaştırandır.” mealindeki hadîs-i şerîfte verilen müjdeye mazhar olmaya ve Süfyân-ı Sevrî’nin: “Aynı sofradan yemek yiyenler, aynı memeden emenler gibi kardeş olurlar.” sözünde belirtilen kardeşliğe ermeye çalışmışlardır.
Onları örnek alan YOYAV’lılar da yardımda yarış, toplumda barış, Hakk’a yakarış ve halka varış ilkeleri istikametinde çaba ve çalışmalarını sürdürerek, insanları sevindirmeyi hedeflemişlerdir.
Bu inanç ve anlayışla sözlerimi noktalarken, soframızı şereflendirerek Ramazân-ı şerifimin estirdiği manevî havayı bizimle birlikte teneffüs eden siz muhterem misafirlerimize şükranlarımızı sunuyor, bugünkü iftarı ikram etmemize vesîle olan hayırsever hanım kardeşlerimizin hayırlarının kabul olmasını ve sevabının geçmişlerinin ruhlarına ulaşmasını diliyorum.”