Üç Maddeli Hadisler ve Bazı Üçlü Öğütler
Mübârek üç ayları bir kere daha idrâk etmenin bahtiyarlığı ile Regaib Kandilinin eşiğine gelmenin sevinç ve saadeti içinde 4 Recep 1439 tarihine tevâfuk eden 22 Mart 2018 Perşembe günü YOYAV’da yaşanan mutlu birliktelik, görmeyi değer güzellikte anlamlı ve önemli bir birliktelik idi. Sevinçlerin iç içe ve dinî duyguların yüce olduğu bu günde tertiplenen toplantının konusu “Üç Maddeli Hadisler ve Bazı Üçlü Öğütler” idi.
Üç ayların başlamış olması ve Regaib kandilinin arefesinde bulunulması münasebetiyle salonu dolduran davetlilerle birlikte duygulu dakikalar ve unutulmaz anlamlı anlar yaşandı.
Üç aylar; Recep, Şaban ve Ramazan aylarını içine alan feyizli ve bereketli bir maneviyat mevsimidir. Bu aylar dinî duygularımızın yoğunluk kazandığı, merhamet, şefkat, yardımlaşma ve dayanışma hislerimizin doruk noktaya ulaştığı kutlu zaman dilimleridir.
Üç aylar, yaratılış gayemizi düşünmemiz, yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi gözden geçirmemiz için bulunmaz bir fırsattır. Kandiller geçidi olarak adlandırılan Regaib, Miraç, Berat ve Kadirgecelerinin de içinde bulunduğu üç aylar, kendimizi denetleme ve değerlendirmenin, tâ’at, ibâdet ve şükürlerimizi artırmanın, bir kere daha geçmişimizin muhasebesini yapıp geleceğe hazırlıklı olmanın bir vesîlesidir.
Üç ayların fazîletine dâir Hz. Peygamber (s.a.v.)’den nakledilen rivayetlerin yanı sıra dinî kültürde mübârek sayılıp kutlanan kandillerin dördünün bu aylarda yer alması, üç aylara ayrı bir önem verilmesine vsîle olmuştur. İbâdet, dua, zikir ve hayırlı işlerle daha fazla meşgul olunarak dinî duyarlılığın daha yoğun olarak yaşanmasına zemin hazırlamıştır.
Üç aylar; tevbe etmenin, affın, manevî arınmanın ve kendini yenilemenin habercisi olan Regaib, Miraç, Berat ve Kadir geceleri ve Ramazan Bayramı gibi mübârek gün ve gecelerin içinde bulunduğu değerli bir zaman dilimidir. Bu aylar, geçmişin muhasebesini yaparak geleceğe daha bir azim ve enerji dolu olarak girmek için iyi bir imkândır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), bu aylarda her zamankinden daha çok ibâdet eder ve şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Recep ve Şaban ayını hakkımızda hayırlı kıl, bizi Ramazan ayına kavuştur.”
Üç aylar, yaratılış gayemizi düşünmemiz, yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi değerlendirmemiz için bulunmaz bir fırsattır. Bu aylarda yapılan dualar, tevbe-istiğfarlar, kalıcı iyilik ve hayırlar, sevinç ve kederlerin gönülden paylaşılması Rabbimizin katında karşılığını fazlasıyla bulacaktır.
Bu mübârek aylarda Yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, milletimize ve tüm insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızın olduğu bir kez daha hatırlanmalı, yanlış ve kusurlarımızdan dönmeli, elimizi ve gönlümüzü uzanabileceğimiz herkese açmalı, yüce dinimizin bizden istediği kardeşlik ve beraberliğimizin güçlenmesine, insanî ve ahlâkî meziyetlerin yaygınlaşmasına gayret gösterilmelidir.
Yıllardır yürüte geldiği kültürel faaliyetler cümlesinden olarak üç aylar, kandiller ve diğer mübârek gün ve gecelerin fazîlet ve meziyetleri hakkında mensuplarıyla dostlarını doğru ve doyurucu bilgilerle donatmaya özen gösteren YOYAV, önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da üç ayların başında tertiplediği toplantıda Dr. İbrahim Ateş ile sohbetlerini takip eden dinleyicileri buluşturdu.
Salonu tıklım tıklım dolduran davetlilere hitap eden Dr. Ateş, dikkatle dinlenen konuşmasında şunları söyledi:
“Kıymetli konuklar, değerli dostlar, sevgili kardeşlerim!
Özlemle beklediğimiz üç aylara girmenin ve Regaib Kandilinin eşiğine gelmenin sevinç ve saadetiyle tertiplenen böylesine önemli ve anlamlı bir toplantıda siz muhterem misafirlerimiz ve kıymetli kardeşlerimizle buluşmanın bahtiyarlığı içinde güzîde heyetinizi gönülden ve samîmî duygularımızla selamlıyor, değerli varlığınızla gördüğüm görkemli tabloyu teşkil etmenizin haz ve huzuru içinde hepinize hürmet ve muhabbetlerimizi arz ederek hoş geldiniz diyorum.
Bir kere daha idrâk etme bahtiyarlığına erdiğimiz üç aylarla Regaib Kandilinin hepimiz için hayırlara vesîle olması niyazıyla sözlerime başlarken, bu mübârek mevsimin feyiz ve fazîletinden faydalanan müstesnâ ve mümtâz Müslümanlardan olmamızı diliyorum.
Malumunuz olduğu üzere üç ayların ilki olan Recep ayı tevbe, hürmet ve ibâdet, ikincisi olan Şaban ayı da muhabbet ve hizmet, üçüncüsü olan Ramazan ayı ise yakınlık ve nimet ayıdır. Zünnûn-i Mısrî Hazretlerinin ifadesiyle de; Recep tohum ekme, Şaban sulama, Ramazan ise hasat ayıdır. Dolayısıyla bugün tohum ekme günlerin dördüncü gününde ve mübârek Regaib Kandilinin eşiğindeyiz. Öyle ya Recep ayının ilk Cuma gecesi Regaib Kandilidir. Aslında Recep ayının her gecesi kıymetlidir. Her Cuma gecesi de kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince daha da değerli olmaktadır.
Bu itibarla inşaallah birkaç saat sonra manevî atmosferine gireceğimiz Regaib Kandili, sevinçlerin iç içe olduğu ve kıymetinin katlandığı müstesnâ ve mübârek bir gecedir. Böyle güzel bir gecenin arefesinde siz kıymetli kardeşlerimizle bir araya gelmenin sevinci de o iki sevince eklenince sevinç ve saadetimiz daha da artarak katlanmaktadır. Bizleri böyle bir sevinç ortamına erdiren yüce Rabbimize sonsuz hamd-ü senâlar ediyor, ebedî hayatta cennetine girdirmesini, rızasına erdirmesini ve Cemâlini gördürmesini de niyaz ediyoruz. İnşaallah bu akşam idrâk ve ihyâ etme saadetine ereceğimiz gece, Müslümanlar için tevbe etmenin, affın ve manevî arınmanın habercisi olan rahmet ve mağfiret mevsimi üç aylara girdiğimizi müjdeleyen Regaib Kandili’dir. Üç aylar, mübârek gün ve geceler, yüce Rabbimiz tarafından bizlere lütfedilen asla dönüş, manevî diriliş ve yükseliş fırsatlarıdır.
Üç ayların manevî iklimine girildiği müjdesini taşıyan Regaib Kandili de Cenâb-ı Hakk’a yürekten yöneliş ve yakarışın, günahlardan arınmanın, nefsimizin yanıltıcı arzularından uzaklaşmanın imkânıdır.
Bu gecede Rabbimizle, yakınlarımızla ve çevremizle bağlarımızı yeniden gözden geçirir, bu vesîleyle olgun dindarlığın îmân-ibâdet-ahlak bütünlüğünü sağlamaktan geçtiğini bir kez daha hatırlarız; doğruluk ve dürüstlüğün, paylaşımın, hak ve hukuka riayetin, barış içinde yaşamanın, kutsala saygının insanî erdemler bağlamında ulaşılabilecek en üstün değerler olduğunu hissederek ahlakımızı bu erdemlerle donatma irademizi yenileriz.
Her ânı hayırlı hizmetler, ibâdet, tâ’at ve Hakk’ın rızasına vesîle olacak dirâyetli davranışlarla değerlendirilmesi gereken hârika bir zaman dilimi olan mübârek üç ayların başında gerçekleştirilen bu programda, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hayatımıza yön verecek hadîs-i şerîflerinden üç maddeli olanlarının bir kısmını sizlerle paylaşıp, hâfızanıza nakşederek hayatınıza yansıtmanın gayret ve kararlılığı içinde olmanızı temenni ve tavsiye ediyorum.
Hepimiz hastalandığımızda doktora koşar, verilen ilaçları ikişer üçer kullanmaya başlayıp sağlığımıza kavuşmaya çalışırız. İcabında daha fazla miktarlarda, hattâ avuç dolusu ilaçları kullanır, bir an önce sağlıklı günlerimize dönmenin gayreti içinde oluruz.
Tabii bu tutum, yapılması gereken akılcı bir yaklaşımdır. Ancak daha doğru olanı hastalığa yakalanmamak için koruyucu önlemlerin alınmasıdır. Zira insanları suç işlemekten ve hasta olmaktan korumak, suçluları cezalandırmaktan ve hastaları tedavi etmekten önce gelir. Korumanın en iyi tedavi şekli olduğu unutulmamalıdır.
Az sonra meallerini arz edeceğimiz hadîs-i şerîflerle de sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) ümmetinin maddeten ve manen hatalı hareketlerle hastalıklı hallere dûçâr olmalarını önleyecek koruyucu metotları dile getirerek hayatlarını himâye edecek ve rızâ-i Rahmân’a erdirecek tavsiye ve telkinlerde bulunmaktadır.
Böylece Müslümanların manevî hastalıklardan korunmalarını sağlayacak ve hastalananlarını tedavî edecek nitelikte olup, hepimiz için hayatî ehemmiyet arz eden tavsiyelerde bulunmaktadır. Dolayısıyla duyarlı ve dirâyetli Müslümanlar olarak bu tavsiyeleri kafamıza ve kalbimize yerleştirip îcâbının îfâsı cihetine gitmemiz gerekir.
Tabîb-ü’l Kulûb olan sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadîs-i şerîfleriyle Hak dostu velîlerin, manâ büyüğü ehlullâhın ve ilim erbâbı sâlihlerin sözlerinde yer alan üç, dört, beş, yedi maddeyi içeren öğütlerle yönlendirici tavsiyeler vardır. Müminleri iyiye, doğruya ve güzele yönlendirip, Yaradan’a yaklaştıracak ve manevî merdivenleri tırmandırıp yüce makamlara erdirecek tavsiye ve telkinleri dikkatimize getiren bu öğütler, duymamız ve uymamız îcâp eden öğütlerdir.
Müslümanların manen motive olmasında ve Mevlâ-i Müte’âl Hazretlerinin rızasına vesîle olacak duyarlı davranışlarda bulunmasında etken olacak üç maddeli hadîs-i şerîflerden bir kısmını vaktimizin elverdiği nispette sizlerle paylaşmaya çalışacağım:
Şu üç kimse, imanın tadını alır: 1- Allah ve Resulünü her şeyden çok seven,2- Sevdiğini, yalnız Allah için seven,3- İmana kavuştuktan sonra, küfre düşmeyi, ateşe düşmekten tehlikeli bilen. (Buhârî)
Şu üç şey imandandır: 1- Az olandan da vermek,2- Tanıdığı, tanımadığı, her Müslümana selam vermek,3- Kendi aleyhine de olsa, âdil davranmak. (Bezzar)
Şu üç haslet sahibinin îmânı kâmildir: 1- Allah yolunda kınanmaktan korkmayan,2- İbâdetine riya karıştırmayan, 3- İki işten, ahiret için olanı, dünya için olana tercih eden. (Deylemî)
Üç şey imandandır: 1- Hayâ, 2- Haramdan sakınmak, 3- Haklı olsa da ısrar etmemek. (Câmi-üs-sagir)
Şu üç şeye bakmak ibadettir: 1- Ana babanın yüzüne, 2- Kur’ân'a, 3- Kabe’ye. (Ebu Nuaym)
Kurtarıcı üç şey: 1- Gizli ve açık Allah’tan korkmak, 2- Fakirlik ve zenginlikte itidal üzere bulunmak, 3- Gazapta ve rızada, adalet üzere olmak. (Hatib)
Derece yükselten üç şey: 1- Yemek yedirmek, 2- Selamlaşmayı yaymak, 3- Herkes uyurken, gece namazı kılmak. (Hatib)
Günahlara keffâret olan üç şey: 1- Mescide gitmek, 2- Namazı kılıp, diğer namazı beklemek, 3- Çok soğukta, uygun abdest almak. (Hatib)
Üç şey geciktirilmez: 1- Vakti girince namazı kılmak, 2- Hazır olunca cenazeyi defnetmek, 3- Dengini bulunca, kız veya dulu evlendirmek. (Tirmizî)
Yalnız üç mescit için yola çıkılır: 1- Mescid-i Nebî, 2- Mescid-i Harâm, 3-Mescid-i Aksâ. (Buhârî)
Allah Teâlâ başka ümmetlere vermediği üç şeyle bizi üstün kıldı: 1- Saflarımızı meleklerin safları gibi kıldı. 2- Yeryüzünün her tarafı bize mescit kılındı. 3- Su bulunmayınca, toprağı (teyemmüm için) bize temizleyici kıldı. (Nesâî)
Şu üç kesim yedikleri yemeklerden sorguya çekilmez: 1- İftar yemeğinden,2- Sahur yemeğinden,3- Misafirle yediğinden. (Deylemî)
Şu üç sözü, ihlâsla söyleyen Cennete girer: 1- Rabbimin Allah Teâlâ olduğuna râzıyım, 2- Dinimin Müslümanlık olduğuna râzıyım, 3- Peygamberimin Muhammed aleyhisselam olduğuna râzıyım. (İ. Ahmed)
Şu üç haslet sahibi Cennete girer: 1- Zayıflara, güçsüzlere merhamet eden, 2- Ana babaya şefkat gösteren, 3- Emri altındakilere iyilik eden. (Tirmizî)
Şu üç şeyden uzak olan, sorgusuz Cennete girer: 1- Kibir, 2- Kul borcu, 3- Hıyanet. (Nesâî)
Şu üç şeyi Cennet ehli yapar: 1- İlim öğrenir, 2- Ölülere acır, 3- Fakirleri sever. (Deylemî)
Dua eden, şu üç şeyden birine kavuşur: 1- Günahı affedilir, 2- İyilikleri artar, 3- Kabul edilmiş ibadet sevabı alır. (Deylemî)
Üç dua ret olmaz: 1- Ana babanın evladına duası, 2- Oruçlunun duası, 3- Yolcunun duası. (Beyhekî)
Şu üç hürmeti gözetenin, dini ve dünyası muhafaza edilir: 1- İslamiyet'e hürmet, 2- Resûlullah’a hürmet, 3- Resûlullah’ın nesline (seyyidlere ve şeriflere) hürmet. (Taberânî)
Şu üç şeyi yapan, dünya ve ahirette bol nimetlere kavuşur: 1- Belaya karşı sabreden, 2- Kadere razı olan, 3- Refah ve bollukta dua eden. (Deylemî)
Şu üç şeyi gizlemek, iyilik hazinesidir: 1- Hastalığı, 2- Musîbeti, 3- Sadakayı. (Taberânî)
Şu üç şey, seni arkadaşına sevdirir: 1- Karşılaştığında selam vermek, 2- Bir toplulukta otururken, gelince ona yer vermek, 3- Onu sevdiği ismiyle çağırmak. (Taberânî)
Üç şey Allah katında güzel huylardandır: 1- Zulmedeni affetmek, 2- Vermeyene vermek, 3- İrtibatını kesenle, iyi ilişkiler kurmak. (Taberânî)
Şu üç nimet sahibi, Davud aleyhisselamın ailesine verilen nimetlere kavuşmuş sayılır: 1- Kızdığına da, sevdiğine de, adaletli davranan, 2- Fakirken de, zenginken de, iktisatlı davranan, 3- Gizlide de, açıkta da, Allah’tan korkan. (Hâkim)
Şu üç haslete sahip olan, Allah Teâlâ’nın himâyesinde olur: 1- Bir şey verene teşekkür eden, 2- Güçlü iken affeden, 3- Öfkesine hâkim olan. (Beyhekî)
Şu üç kişi Allah’ın himâyesindedir: 1- Camiye gitmek için yola çıkan, 2- Allah yolunda savaşa çıkan, 3- Hac için yola çıkan. (Ebu Nuaym)
Şu üç kişiyi Cehennem ateşi yakmaz: 1- Kocasına itaat eden kadın, 2- Ana babasına itaat eden evlat, 3- Kocasını kıskanıp sabreden kadın. (Ebu-ş-şeyh)
Allahın rahmeti, şu üç kişiye yağar da yağar: 1- Namaz için saf tutana, 2- Gece yarısı namaz kılana, 3- Yalın kılıç, Allah yolunda savaşana. (İbni Mâce)
Üç kişi için melekler istiğfar eder: 1- İlim öğreten, 2- İlim öğrenen, 3- Cömert olan. (Ebu-ş-şeyh)
Şu üç şeye ikram eden, Allah Teâlâ’ya tazim etmiş olur: 1- Müslüman olarak ihtiyarlayana, 2- Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyene, 3- İlim sahibine ikram edene. (Râmûz)
Üç türlü komşu vardır: 1- Bir hakkı olan komşu. Akraba olmayan gayrimüslim komşudur, 2- İki hakkı olan komşu. Müslüman komşu ki, hem Müslümanlık, hem de komşuluk hakkı vardır, 3- Üç hakkı olan komşu. Akraba olan Müslüman komşudur. Bunun hem Müslümanlık, hem akrabalık, hem de komşuluk hakkı vardır. (Ebu Nuaym)
Müslümanın Müslüman üzerindeki üç hakkı şudur: 1- Hasta ise, ziyaret etmek, 2- Cenazesine katılmak, 3- Aksırıp Elhamdülillâh derse, Yerhamükellâh demek. (Buhârî)
Şu üç göz, Kıyamette Cehennem ateşini görmez: 1- Allah korkusundan ağlayan göz, 2- Allah yolunda nöbette gözcülük eden göz, 3- Haramlara bakmaktan sakınan göz. (Taberânî)
Sevabı en çok olan üç amel şunlardır: 1- Her durumda Allah’ı zikretmek, 2- Herkese karşı insaflı davranmak, 3- Din kardeşinin maddî sıkıntısını gidermek. (İ. Mübârek)
Şu üç kişiye günah yazılmaz: 1- Uyanana kadar uyuyana,2- İyi olana kadar deliye, 3- Büluğa erene kadar çocuğa. (Buhârî)
Lanetlenen üç zümre şunlardır: 1- Ana babaya lanet eden, 2- Allah’tan başkası için kurban kesen, 3- Arazinin sınırını geçen, (İ. Asâkir)
Dünyayı ahirete tercih eden, şu üç şeye maruz kalır: 1- Sıkıntısı hiç eksilmez, 2- Yokluktan kurtulmaz, 3- Öyle bir hırsa kapılır ki, hiç bir zaman boş vakit bulamaz. (Taberânî)
Allah Teâlâ üç şeyden hoşlanmaz: 1- Çok konuşmak, 2- Çok sual sormak, 3- Malı telef etmek. (Müslim)
Helak edici üç şey: 1- Aşırı cimrilik, 2- Nefse uymak, 3- Kendini beğenmek. (Hatib)
Allah Teâlâ, sizi şu üç felaketten korudu: 1- Peygamberiniz, size beddua edip, topyekûn helak olmaktan, 2- Ehl-i bâtılın, ehl-i hakka galip gelmesinden, 3- Sapıklık üzere ittifak etmekten. (Ebu Davud)
Üç şey münafıklık alametidir: 1- Müstehcen konuşmak, 2- Hayâsızlık, 3- Cimrilik. (Câmi-üs-sagir)
Şu üç kimse, başa beladır: 1- İyilikten anlamayan, kötülüğü affetmeyen âmir, 2- Hayrı görmeyip, kusuru yayan zâlim, 3- Yanındayken, eziyet eden, yokluğunda hıyanet eden kadın. (Taberânî)
Üç şey kalbe sıkıntı verir: 1- Yemeği sevmek, 2- Uykuyu sevmek, 3- Rahatı sevmek. (Deylemî)
Şu üç kişiye acıklı azap vardır: 1- Eteklerini yerde sürüyerek yürüyen kibirli, 2- Verdiğini başa kakan, 3- Malını yalan yere yeminle satan. (Müslim)
Şu üç kişi helak oldu: 1- Çok kibirli, 2- Allah’tan şüphe eden, 3- Onun rahmetinden ümit kesen. (Buhârî)
Cennet üç kişiye haramdır: 1- İçki müptelası,2- Ana babaya âsi,3- Deyyus. (İ. Ahmed)
Şu üç huy, kişiye ayıp olarak yeter: 1- Kendi kusurunu görmeyip, başkalarındaki aynı kusuru görmesi, 2- Kendi utanç verici halini görmeyip, başkalarının aynı durumundan utanç duyması, 3- Oturup kalktığı kimselere sıkıntı vermesi. (Taberani)
İnsanların en kötüsü şu üç kimsedir: 1- Ana babaya karşı kibirli olup, onlara hakaret eden,2- Fitne, fesat çıkaran,3- Karı kocanın arasını açıp sonra, o kimsenin karısına sahip olan. (Ebu Nuaym)
Allah Teâlâ, Kıyamette şu üç kişiye rahmet nazarıyla bakmaz: 1- Alışverişinde yalan söyleyerek fahiş fiyatla mal satana, 2- Gelişigüzel her şeye yemin edene, 3- Kendisinde su olduğu halde, başkasına vermeyene. (Ey Oğul İlmihali)
Allah Teâlâ buyuruyor ki: Kıyamet günü şu üç kişinin hasmıyım: 1- Benim adımı anarak söz verip, sözünden dönen, 2- Hür insanı köle diye satan, 3- İşçinin ücretini vermeyen. (Buhârî)
Şu üç şey dünya nimetidir: 1- Uygun bir binek [vasıta], 2- Saliha eş, 3- Rahat ev. (İ. Ebî Şeybe)
Sabır üç çeşittir: 1- Musibette, 2- İbâdetlerde, 3- Haramlardan sakınmakta. (Ebu-ş-şeyh)
İnsan ölünce, şu üç şey hariç ameli kesilir: 1- Sadaka-i cariye,2- Faydalı ilim,3- Sâlih evlat. (Buhârî)
Şu üç şeyi yapan cimri sayılmaz: 1- Zekâtını veren, 2- Misafire ikram eden, 3- Darda kalana yardım eden. (Taberânî)
Öyle bir zaman gelecek ki, şu üç şeyden değerli bir şey olmayacak: 1- Helal para, 2- İhlâslı bir din kardeşi, 3- Sünnete uymak. (Taberânî)
Şu üç şeye bakmak göze cila verir: 1-Yeşilliğe, 2- Akarsuya, 3- Güzel yüze. (Berika) (Buradaki güzel yüz, bakması helal olan kimselerin yüzüdür. Yabancı kadınlara, kızlara bakmak, gözü zayıflatır ve kalbi karartır.)
Şu üç sınıf şefaat eder: 1- Enbiya (nebîler), 2- Ulemâ (âlimler), 3- Şühedâ (şehîdler). (İbni Mâce)
Şu üç kimsenin hakkını ancak münafık olan küçümser: 1- Saçını Müslüman olarak ağartanı,2- İlim sahibi olanı, 3- Âdil idâreciyi. (Taberânî)
Şu üç kişiye yer verilir: 1- Yaşından dolayı ihtiyara, 2- İlminden dolayı âlime, 3- Sultanlığından dolayı âdil hükümdara. (Deylemî)
Bugünkü sohbetimizde sizlere hadîs hazinesinden üç maddeli hadîslerden derlediğimiz bir paketi takdim ettik. Dikkatle dinlediğinizi düşündüğümüz bu hadîs-i şerîfleri dirâyetle değerlendirip hayatınıza yansıtarak Yaradan’a yaklaştıracak duyarlı davranışlarda bulunup, manevî atmosferine girdiğimiz üç ayların estirdiği huzur havasını teneffüs ederek rızâ-ı Rahmân’a eren, cennet-i â’lâya giren ve Cemâlullah’ı gören müstesnâ ve mümtâz Müslümanlardan olmamızı diliyor, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.”
Dr. İbrahim Ateş sohbetinin sonunda okunan 2030 hatm-i şerîf, 517 Yâsîn-i şerîf, 74 bin İhlâs-ı şerîf ve diğer süver-i şerîfelerle getirilen 216 bin 500 salavât-ı şerîfe ve 113 bin 600 kelime-i tevhidin duasını yaparak sevabını başta sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) olmak üzere tüm peygamberlerin ruhlarıyla din ve devlet büyüklerinin ruhlarına, şehîdlerin, gâzîlerin ve programa katılanların yakınlarından ebediyete göçenlerin ruhlarına armağan etti.
Program; kandil simidi, gofret, gerebiç, kahke, hurma ve şekerden oluşan ikramın davetlilere dağıtılmasıyla sona erdi.
Bu kare kod ile haberi telefonunuza indirebilirsiniz.